Mevlit Kandili

0
64

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız  bu sabah? İçinde bulunduğunuz hafta sevgili peygamberimizin doğum gününün kutlandığı hafta. Yani doğum anlamında olan “veladet” haftası… Klasik dönemde (Asr-ı Saadet ve Dört Halife Dönemi) kandiller yer almadığı için geçmişi pek eskiye dayanmamaktadır  Ve bugün yine düşünüyorum ki aslında insanlık gerçek inancından uzaklaşmakta ve onu yeniden anımsamak gereği duymakta.

Bilindiği gibi Kandil geceleri aslında İslam’ın ilk zamanlarında var olan bir âdet olmayıp, hicrî 3. asırdan itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Türkiye’de Osmanlı Devleti padişahı II. Selim’den itibaren bu kutlama gün ve gecelerinde, minarelerde kandil yakılmasıyla birlikte kandil adını almıştır.

Sevgili Peygamberimizin  aslında kesin olarak doğum günü tarihi bilinmemektedir. Ancak astronomi alimlerinin bu konuda çeşitli araştırmaları sonucu Mısırlı astronomi âlimi Mahmut Paşa el-Felekî’nin çıkarımlarına göre  Muhammed peygamberin doğum tarihi 9 Rebîülevvel (20 Nisan 571)’dir.

Sevgili peygamberimizin doğum günü olarak kutladığımız bu hafta dilerim bütün dünyaya ve özellikle İslam âlemine ki, yılardır kendi kendileri ile savaşta  olan komşularımıza ve bize barış sevgi birlik ve beraberlik getirsin.  Din Kardeşi ile üç günden fazla dargın durmayı helal kabul etmeyen bir peygambere inanan bizler bu kardeş savaşlarını ve hala süren mezhep kavgalarını anlamakta güçlük çekiyoruz. Ve her an birlik ve beraberlik içinde sağlıkla, anlayış ve sevgiyle kalmak için elimizden gelenden çoğunu yapmaya çalışıyoruz.

mevlid kandili ile ilgili görsel sonucu

Ve şimdilik sevgili okuyucularım kutlu doğum haftası kutlu olsun sağlık ve sevgiyle, birlik ve beraberlik içinde kalım diyorum. Yase

& & & & &

Hz. Muhammed’in Gülümsemesi

Bir gün Resulullah (s.a.v) gülümseyerek göğe bakıyordu, bir adam Hz. Muhammed’in gülmesinin sebebini sorunca Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdular: Evet göğe bakıyordum, iki melek, kendi yerinde ibadetle meşgul olan mümin bir kulun gece gündüz yaptığı ibadetlerinin mükafatını yazmaları için yeryüzüne indiler, fakat onu, hasta olduğundan dolayı ibadetgahında bulamayınca göğe çıkıp Hak Teala’ya şöyle arz ettiler: Ey Rabbimiz! Biz o mümin kulun ibadetini yazmak için her zamanki gibi onun ibadetgahına gittik, fakat onu orada bulamadık, hasta yatağına düşmüştü.

ALLAH-u Teala, o meleklerin cevabında şöyle buyurdu: O mümin kul, hasta yatağında olduğu sürece, her gün ibadetgahında olduğu zaman ona yazdığınız her günün sevabı miktarınca ona sevap yazın. Hasta yatağında olduğu müddetçe onun hayır amellerinin mükafatı bana aittir; onun mükafatını ben vereceğim.

Turfanda Hurma

Bir gün bir sepet hurma getirip: “Buyur ya Resulullah turfanda hurma” dediler. Peygamberimiz, “Hurmalar oldu mu ki?” diye sordu. Hayır, olmadı; ama bizim bahçemiz sıcak bir dere içinde bu yüzden ilk hurma bizde erişir. Kimse yemeden size getirdik ki en önce siz yiyesiniz turfanda hurmayı. Peygamberimiz uzakta oynayan çocukları gösterdi, “götürün bu turfanda hurmaları şu oynayan çocuklar yesinler. Ben komşularımın yemediğini yemem. Ne zaman komşularımız da hurma yemeye başlarsa işte o zaman ben de gönül rahatlığı içinde hurma yiyebilirim.” buyurdu.

Mal Benimü, Borç Resulullah’ın..

Peygamberimiz yoksullara yardım etmeyi çok severdi. Yine bir gün davet ettiği muhtaçlara önceden hazırladığı yardımı sırayla dağıtmış, alanlar da dağılıp gitmişlerdi ki, tam o sırada bir başka yoksul uzaklardan koşarak gelip kendisine verilecek bir şey kalmadığını anlayınca üzülmüştü. Peygamberimiz üzülen bu yoksula, “Üzülme.” dedi: “Sana da bir çare bulabiliriz.” Bulduğu çareyi de şöyle açıkladı: “Buradan doğruca Medine çarşısına git, ihtiyaçlarını satan dükkanlara gir, ne lazımsa al, sonra da de ki: “Mal benim, borç Resulullah’ındır! Yeter ki çocuklarını sevindir, sen de üzülme!”

Adam ‘Olur mu böyle bir şey?’ demek isteyince, Efendimiz onu dükkanlara doğru yönlendirirken tembihini tekrarladı. “Unutma!” dedi, “Mal benim borç Resulullah’ın, diyeceksin. Mal sana, ödemesi bana ait olacaktır.” buyurdu.

Günün Şiiri

Sen doğdun,

bağrına gül düştü toprakların…

Bir devrin karanlığı

varlığınla nur oldu…

Sen doğdun,

süzüldü göz yaşı yanığından

seni iki aleme müjdeleyen ananın…

Ey mahzun gönüllere güneş olan,

han olan…

Ey sevgi bağında aşk-ı kadim sevgili…

Ey kalp gözü kapalı cehaletin çağında,

Mekke’den doğan güneş,

alemin rahmet seli…

Asırlar ötesinden insanlığa cân olan,

şahadet ırmağında dalgalanan meşale…

Doğduğun güne hasret,

öksüz,

ve yetim cihan…

Ey sultanlar sultanı,

kimsesizler kimsesi…

Rahmetsin alemlere,

kainata işaret…

Gül deyince aklıma senin gül yüzün gelir,

Aşkın ile açmayan güller perişan olur…

Şefaatin imdada yetişmezse mizanda,

O gün bütün günahkar kullar perişan olur…

Kalmasın hiçbir gönül senin adından öksüz,

Kelebekler baharı adınla müjdelesin…

Kalplerde nefes nefes,

hep senin adın vursun…

Yeni doğan nur yüzlü bebeklerin kalbine

yöneldiğin kıblenin,

şanlı mührü vurulsun…

Hira’dan doğan güneş,

gül olup yağan sendin,

Cebrail’in sardığı o zarif beden sendin,

Batılın yüz tuttuğu karanlık bir kıtada

Rahman’ın alemlere çizdiği öz desendin…

Ey gönül dergahımın,

mukadder sevgilisi…

Doğsun batan o güneş yeniden dünyamıza

Dalga dalga yükselsin Semave’nin suları,

Dualar perçinlensin akan göz yaşlarımıza

Yeni baştan yıkılsın Kisra’nın sütunları..

Sen doğdun,

bağrına gül düştü toprakların…

Bir devrin karanlığı

varlığınla nur oldu…

Diri diri toprağa gömülen tomurcuklar,

filizlendi,can verdi

batıla mezar oldu…

Gül deyince aklıma senin gül yüzün gelir,

Aşkın ile açmayan güller perişan olur…

Şefaatin imdada yetişmezse mizanda,

O gün bütün günahkâr kullar perişan olur…

Hasan Hüseyin ÇAĞIRAN / Selçuklu-Konya

Hz. Muhammed Sözleri

-Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “ Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yan yanayız” buyurmuştur.

-Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.

-Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır.

-Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki; ben ( Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.

-Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslüman’a, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.

-(İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu.

-Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.

-Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden yada affedilmedikçe) cennete giremezler.

-Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle geçiren kimse gibidir.

-Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here