Kulüpler Birliği ve Yabancılar (2)

0
34

Değerli okurlarım, çekirdek ailenin öneminden söz etmiştim dünkü sayımızda hatırlayacaksınız. Öyle aileler tanırım ki, özellikle erkek çocuklarına küfrü öğretirler ve kahkahayla da gülerler. Gelen konuklara da önemli bir şeymiş gibi bu hünerlerini gösterirler. Öğretilen o küfürler çocuğun belleğinin bir yerinde yoğun bir biçimde kalır ve katiyen silinmez. Silmeye çalışsa sorun kalmayacak ama silemez de. Bu genç dimağ, bunun zararını ilkokul yıllarında çekmeye başlar. Kendini hala konuklara küfredip güldüren çocuk sanır. Giderek çevresini yitirir, her gün konuştuğu arkadaşları ondan uzaklaşır. Böyle olursan n’olur? O çocuk hırçınlaşır, o çocuk saldırganlaşır, o çocuk yalnızlığa mahkûm olur, o çocuk meslek yaşamında başarısız olur, o çocuk evlense bile mutlu olamaz…

Çocuğunu eğitirken yanlışa düşen çekirdek ailenin, yani anne ve babanın bu konuda hiçbir mazereti olamaz. Çocuklarımızı doyurmakla giyindirmekle görevimizi ikmal etmiş olamayız. Onları istikbale hazırlarken bazı önemli konuları da dikte etmemiz gerekmektedir, bu şarttır. Şimdi gelelim alt yapılardaki hocaların tutumuna! Söyleyeceklerim bütün çalıştırıcılar için geçerli değildir. Öyle hocalar tanırım ki, baba gibi insan yol gösterirler. Rahmetli hocam Yüksel Doğanay gibi.

Bir tarihte, şehrimizin profesyonel bir takımıyla Şanlıurfa’ya deplasmana gitmiştik. Müsabaka 1-1 devam ederken son dakikada bir defans hatasından golü yedik ve 2-1 yenildik. Şampiyonluk yitirilmedi, küme de düşülmedi, sadece bir defans hatası sonucu üç puan kaybedildi. Daha tribünler boşalmadan kulüp başkanının, hatayı yapan defans oyuncusunu fırçaladığına tanık oldum. Küfür var mı yok mu bilmiyorum. ‘Yerel takımımızın teknik direktörü yok muydu?’ demeyin. Vardı, hem de onun yanında kulüp başkanı, o büyük yanlışı yaptı. Diğer oyuncular da ortalama 25 yaşında hangi türden etkilendiler bilemiyorum. Sinir sistemleri allak bullak olan futbolcular, kendilerine sahip çıkmayan hocalarına ne denli saygılı olurlar ya da yönetimle iletişimleri nasıl olur?

Basketbolda da ilginç gelişmeler yaşanmaktadır. Şu televizyon iyi ki var. Gerek futbolcuların, gerek koçların ağız hareketlerinden hangi şekilde hitap ettiklerini anında anlayabiliyorsunuz. Kart gören futbolcular hakeme sırtını dönünce, adamın hiçbir yeri kalmıyor sövülmedik. Bizler ekranda görüyoruz da, genç sporcular yanlarında olan hadiseyi görmüyorlar mı? Onlar şöyle düşünüyorlardır… Demek ki bu işin raconu bu! Kart görünce küfredeceksin. Sana faul yapanlara acımadan ya tekme atacaksın ya da hiçbir yerini bırakmayacaksın. Onlar aynen böyle düşünürler. Hal böyle olduğu gibi, olumsuz şeylere alışmak da oldukça kolaydır.

Basketbol disiplin talimatında rakip oyunculara küfür etmek suç, kendi oyuncuna küfretmek suç değil diye bir ibare yoktur. Bu olumsuzlukları, maçları yöneten hakemlerin daha iyi görmeleri ve gerekeni yapmaları gerekmez mi?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here