Kara; “Hava Kirliliği Çok Önemli Bir Toplum Sağlığı Sorunudur”

0
214

İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara; “Hava Kirliliği Çok Önemli Bir Toplum Sağlığı Sorunudur”

İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara, hava kirliliğinin önemine vurgu yaparak, bunu en aza indirebilmek adına yapılabilecekleri sıraladı.

Ülkemizde hava kirliliğinin başlıca sebeplerini sıralayan Kara; “Ulaşım, konutların ısıtılması için yakılan kömür ve fosil yakıtların enerji üretiminde kullanılması ile ortaya çıkan sera gazları iklim değişikliğine neden olurken PM10 (solunabilir parçacıklar), SO2 (kükürdioksit), NO2 (azot dioksit), CO2 (karbondioksit) gibi emisyonlarda hava kirliliğine yol açmaktadır.

Fosil yakıtlar bir yandan sıcaklık değerlerini arttırırken bir yandan da havamızın solunmaz hale gelmesine neden olmaktadır. Sanayi tesislerinden ve termik santrallerden atmosfere salınan kirletici gazlar düşük hava kalitesinin en önemli sebepleridir” dedi.

Hava kirliliğinin her yıl 7 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olduğunu ve Dünya sağlık örgütü tarafından görünmez katil olarak tanımlandığını ifade eden Kara; “Yapılan araştırmalarda akciğer kanserine bağlı ölümlerin %36’sı, Kronik akciğer hastalıklarına bağlı ölümlerin %35 ve inmeye bağlı ölümlerinde % 24’ünün sorumlusunun hava kirliliği olduğuna işaret etmektedir.

Hava kirliliği Türkiye açısından da çok önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Her gün 10 kişinin trafik canavarı nedeniyle öldüğü ülkemizde hava kirliliğinden de her gün 75 yurttaşımız hayatını kaybetmektedir. Buna rağmen bu gerçeklik ülkemizde göz ardı edilmektedir. Temelde bu sorun yoksulluğun ve cinsiyet eşitsizliğinin bir yansıması olarak ölümlere yol açmaktadır.

Türkiye’de evlerin hemen-hemen yarısında soba kullanıldığı dikkate alındığında kadın ve çocukları daha fazla etkileyen ev içi hava kirliliğinin ulusal boyutunun büyüklüğünü de kolaylıkla öngörebiliriz. Ayrıca Birleşmiş milletler çatısı altında gerçekleşen iklim zirvesi sonrası Küresel ısınma hayati bir önem kazanmıştır. Çünkü tüm ülkeler karbon salınım projeksiyonlarını tanımlamıştır. Bu çerçevede önümüzdeki yıllarda onlarca yeni termik santral yapımını hedefleyen bir ülke olarak Türkiye’nin bu anlamda vermiş olduğu taahhütlerde bir bütün olarak yeryüzü sağlığını doğrudan etkileyecek bir boyuta taşınmıştır” dedi.

Hükümetler tarafından teşvik edilen fosil yakıtların maliyetinin halk tarafından iki kez ödendiğini kaydeden Kara; “Teşvikler halkın cebinden çıkarken teşviklerle güçlenen fosil yakıta yani kömüre dayalı enerji üretimi halkın sağlığına zarar vererek yeni sağlık maliyetlerine ve çalışma veriminde kayıplara yol açmaktadır. Heal (Sağlık ve Çevre Birliği)’in 2017 Temmuz ayında yayınladığı Gizli maliyet raporunda; G20 üyesi ülkeler 2014 yılında fosil yakıt şirketlerine 444 milyar dolar teşvik sağladı, ancak fosil yakıt kullanımına bağlı hava kirliliği 2,76 Trilyon dolar sağlık maliyetine yol açtı. Yani sağlık maliyetleri teşviklerin 6 katı. Demek oluyor ki kömüre verilen teşvikler; hava kirliliğinin neden olduğu ölümleri arttırır, kalp damar ve solunum yolu hastalıklarının neden olduğu sağlık maliyetlerini arttırır, iklim değişikliğine neden olmaktadır.

Hava Kalitesi Kılavuz Değerlerini, Dünya Sağlık Örgütü (WHO: PM10 – günlük: 50μg/m3, yıllık: 20μg/m3) referans aralığını kabul etmekte iken, İskenderun istasyonuna baktığımızda Kasım ayında şu değerleri görüyoruz;

Kirliliğin en yüksek olduğu 19 Kasım günü WHO referans günlük değerin 3 katından fazla, 20 Kasım günü ise 5 katından fazla görülmekte. Kent merkezinde havaların soğumasıyla başlayan ısınmadan kaynaklı kirlilik iyiden iyiye kedini göstermektedir. Ev içi ısınmada  kullanılmak üzere dağıtılan kalitesiz kömürler, yanlış yakma işleminin kullanılması, kullanılan kazanların bakımlarının düzenli olarak yapılmaması İskenderun’da özellikle akşam saatlerinde nefes almayı imkansız hale getirdiği gözlemlenmektedir” şeklinde konuştu.

Açıklamasında son olarak kirlilikle mücadelenin önemine vurgu yapan Kara; “Kirlilikle mücadele önemli; İzleme istasyonlarının altyapısı geliştirilmeli, halkın izleyebilmesi sağlanmalı, sanayi tesislerinden gelen emisyon raporları denetime tabi tutulmalı, hava kalitesi hakkında bağımsız bilimsel araştırmalar teşvik edilmeli, her türlü sanayi tesisi planlanırken sağlık etki değerlendirmesi göz önünde bulundurulmalı. En önemlisi de kent içinde yeni yeşil alanlar oluşturularak ve var olanların korunması sağlanarak kentte birikmiş kirli havayı deşarj etme öngörülmelidir. Hava koridorları sayesinde kirli partikül maddelerin ağaçlar ile tutulması sağlanabilir” dedi. (Haber: İlyas Edip TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here