Kadınlarımıza Selam Olsun

0
277

Sanat Yazısı (Kadınlar Günü Özel)

Değerli Okurlarım, öncelikle kadınlar günü neden icabetti ona bir bakalım ve daha sonra da dağarcığımızda ne varsa, eteğimizde taşlarla beraber dökelim.

Her yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak tüm dünyada kutlanmakta ve bir günlüğüne de olsa bazı gerçekler dile getirilmektedir. Bu günde, kadınların özlemlerini, eşitlik ve huzurlu olmalarını, isteklerini dile getirmeleri yani birlik ve beraberlik günü olarak kutlanmaktadır.

Kadınların daha özgürce yaşam için verdikleri mücadelenin aynı zamanda insan hakları için verilen demokrasi mücadelesinin bir parçası olduğunu da aklımızdan çıkarmayalım.

Kadınların yaşamın her alanında söz sahibi olması ve eşit katılımla temsil edilmesi çağımız demokrasisinin olmazsa olmazıdır. Ancak, yapılan istatistikler gösteriyor ki, ülkemizde kadınlar her tür şiddetten en çok zarar gören, nasibini alan kesimi oluşturmaktadır. Cinsiyet ayrımcılığı ve feodal değer yargıları sonucu olarak kadın yoğun şekilde aile içi şiddete maruz kalmaktadır. Oysa kadınlarımız modern ve çağdaş Türkiye’nin oluşmasında söz sahibi olmuşlardır.

Bu günün, dünyada tüm kadınların eşit, adil ve özgür bir ortamda yaşaması için yeni bir başlangıç günü olmasını diler, kadınların bu müstesna günlerini yürekten kutlarım.

öcal sanat19

Türk kadını tarihin eski çağlarından beri, erkeğiyle birlikte ve çoğu zaman tek başına da ailesini korumak zorunda kalmıştır. Türkçe yazılı belgelerden olan ORHUN KİTABELERİ’nde, kadının sosyal yaşamdaki yeri hakanla eş değerdedir denmekte ve Bilge Kağan annesi ile Babasının isimlerini hep birlikte söylemiştir. O zamanların el sıkmaları falan günah değildi de ondandır.

Kadınların annelik vasfı da, O’nun konumunu daha da yüceltmiş. Güçlendirmiştir. Dede Korkut Hikayelerinde kadının anne ve eş olarak yüceltilmesi onun en azından savaşçılığı kadar dikkat çekicidir.

Evlerimizde kadınlarımız bir simge, huzurun sembolü olarak gösterilir. Evdeki kadın şahsiyetliyse, aile prestij kazanır, yüceltilir ve aile bireyler arasında sürtüşme ve saygısızlık söz konusu olamaz.

Bunlara ilaveten, kadınlarımızın organik yapı özellikleriyle, dış görünüş konumunu dikkate alıyorlar. Bildiğim kadarıyla şahsiyet, kişinin doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı biyolojik, fizik ve sosyal özelliklerine dayanan tepki ve davranışlarının ahenkli ve organik bir bütündür.

Bu özellikler erkeklerde de bulunmasına rağmen kabul etmek gerekir ki, genel olarak sorumluluğun büyük bölümü kadınların omuzlarındadır. Bu nedenle şahsiyet keyfiyeti kadınlarda daha da ön plandadır. Hepsinde olmamakla beraber, erkeğini korumak için ön plana çıkanlara da tanık oldum. Bu saydıklarım kadınların ağırlıklı yönleri. Dezavantajları da var…

Dil kondisyonları çok gelişmiştir. Münakaşaya on gün önceden hazırlıklıdırlar. Arada pireyi deve yaparak olay çıkarmayı severler, erkeğini pasifize etmek için yüksek performans gösterirler. Tanık olmuşluğum çoktur, inanın…

Bir hadis şöyle diyor: Erkek istekliyken, cevap vermeyen kadın, cehennemde kendine bir yer beğensin. Bu tür kadınlar gereksiz yere alabildiğine kıskanç oluyorlar nedense. Anlatmak istediğim, erkekler düşmanla aynı yatağı paylaşıyorlar vesselam. İyilerine sonuna kadar saygılıyım.

Kadınlarımız sosyal ve bilimsel olarak böyle… Onlarsız olacağını da söylememiz mümkün değil. Onlarsız olur mu? Bilemem… Sessiz ve sakinim…

Sırtında odun taşıyan ve elinde Türk Bayrağıyla oğlunu askere gönderen “GÖREVİNİ YAPMAZSAN SÜTÜMÜ HARAM EDERİM” diyen kadınlarımızın bu kutsal günlerini en iyi dileklerimle kutlar, ellerinden öperim…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

NOT: Kadınlar için 8 Mart’la, 5 Aralık’ı birbirine karıştırdılar. Merak etmeyin o iki tarihte de sizler için yazacağım. İyi günlerde kalın.

Gönül Köşemden

5 Aralık Kadınlar Günüdür

Değerli Okurlarım, kadınlarımız tarih boyunca ve çok eski çağlardan beri, erkeklere eşit sorumluluğa sahiptir. Bu sorumluluk anlayışı, göçebelik dönemlerinde tehlikelere herkesin birlikte maruz kalmasından ortaya çıkmıştır.

Kadın, yuvasını erkekle birlikte, erkeği yoksa tek başına korumak zorundadır. Bu zorunluluk, kadın ile erkeğin aynı meziyetlere sahip olmasını da zorunlu kılar. Türkçe yazılı belgelerden Orhun kitabelerinde, kadının sosyal hayatındaki yeri hakanla eşittir. Ve Bilge Kağan, Babasını Annesiyle birlikte söyler.

Kadının ayrıca annelik vasfı, onun konumunu daha da yüceltmiştir. Dede Korkut Hikayelerinde, kadının anne ve eş olarak yüceltilmesi, onun en az savaşçılığı kadar dikkat çeker.

Kadının fedakarlığı konusunda Atatürk bakın neler söylüyor: “Kurtuluş Savaşında Anadolu Kadınının göstermiş olduğu özveriye, Dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir ülkesinde rastlamak mümkün değildir” diyen Ulu Önder, Türk kadınının her türlü haktan yoksun olduğunu gördükçe ona, en kısa zamanda laik olduğu hakları vermek istemiştir.

Atatürk, ancak 1930 ve 1934 tarihinde kadına seçme seçilme hakkı verebilecektir, çünkü mevcut siyasi şartlar bunu gerektiriyordu. 1926 yılında İsviçre Medeni Kanununun kabul edilmesi ile çok eşli evliliğe son vermiş, kadının kaderi erkeğin iki dudağı arasında “BOŞ OL” sözcüğüne bağlı olmaktan kurtulmuştur. Böylece kadın öncelikle aile içerisinde saygın duruma getirilmiştir.

 Kadınlar günü nedeniyle şunları söylemeye çalışıyorum. Türk Kadınına verilen bu hakların, ne kadar önemli ve değerli olduğunu sonuna kadar vurgulamaktır. Birazcık gerilere, 1900’lü yıllara döndüğünüzde, kadının ne kadar ezildiğini, horlandığını görebilmemiz mümkündür.

Kadınlarımız bugün azimli, yürekli, üretken olmak zorundadır. İşlerinde de başarılı olurken, iyi bir anne ve eş olmanın özelliklerini de gururla taşımaktadırlar.

Öyle ümit ediyorum ki; dürüst siyasete, sosyal toplum olmaya damgalarını vursunlar. Sonuç olarak, Türk Kadını, Atatürk’e ne kadar teşekkür etseler azdır. Sahip olduğunuz hakları da çok iyi korumanız ve kollamanız gerekir. Her konuda başarılı olmanız biz erkekleri son derece mutlu ediyor. Bir de, iki konuşacağınıza bir konuşsanız ve de arada sırada dilinizi ısırabilirseniz, inanın dünyanın en mutlu insanları olursunuz… Bana inanın…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

En İyisiyim Diyen Kadınlarımız

Toplumda dil kondisyonunu gündeme getirip, zeki kadın imajı yaratmaya çalışanlar, dikkat edecek olursanız zeka düzeyleri hiç de yüksek değildir. Burada amaç, dikkat çekmek ve prim toplamaktır. İstedikleri bulundukları hegemonyaları altında tutmak ve söz de itibar kazanmak…

Nereye kadar? Kısa bir süre için başarılı olurlar ve daha sonra gerçek ortaya çıkar. Hele ekonomilerde iyiyse havalarından geçilmez. Bu söylediklerim sadece benim fikrim değil, genel yargı böyle…

Oysa az biliyorsan çok dinleyeceksin…. Çok biliyorsan mütevazi olacaksın… Olduğum gibi gözüküp, insanlara da olduğu gibi kabul edeceksin… Böyle yapılırsa, daha doğrusu böyle yaparlarda kısa sürede çevreleri o kadar kalabalıklaşır ki, bunun farkında bile olmazlar.

En iyisi benim diyen kadınlar mutsuz olduğu gibi, ailelerini de mutsuz etmektedirler. Bir adım önlerini görebilseler, hem mutlu ederler ve hem de mutlu olurlar. Mahkeme koridorları onlarla dolu ve özellikle büyük şehirlerde, zekiyim diyenler yaşamlarını tek başına sürdürüyorlar.

Yalancı dünyada ve kısacık ömrümüzde fazla havalanmaya gerek yok. Mütevazı olmakta çok büyük faydalar vardır. DOST ACI SÖYLER…

Günün Sözü

Kadınlar Güldür, Koklanır!

Öcal’dan İnciler

Kadınlar Dövülmez, Sevilir!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here