İslamiyet’te Oruç ve Spor (5)

0
52

Değerli okurlarım, bulut renkli lezzetin, aslan sütü olduğunu okurlarıma nasıl ezberlettirdiysem, gerek ekranda ve gerekse bu sütunlarda futbol için de aynen şunları söylemiştim. Tekrarda sakınca yoktur, bilgiler tazelenir. Futbol için aynen şunları söylemiştim…

Modası geçmeyen bir sanat dalı oluşuyla, altyapısıyla, kapitaliyle, tesisleriyle, milyarlarca hayranıyla, temaşa zevkinin en üst seviyede oluşuyla bizleri ekranlara kilitleyen futbolun zaafa uğramaması için gereken acilen yapılmalı… Aynen böyle söylemiştim.

Bu denli ünlü ve popüler olan bir sektörün “Oruç” nedeniyle “kalitesinin” düşürülmesine kimsenin hakkı yoktur diye düşünenlerdenim. Hem bir sanat dalı ve hem de en önemli endüstri olan futboldan geçimini temin eden futbolcuların da aldıkları paranın karşılığını vermekle mükellef bir meslek erbabıdır ve o meslek erbabı da yaptığı için hakkını vermelidir.

Şayet, tuttuğu oruç nedeniyle bir futbolcunun performansı düşerse ki, mutlaka düşer. O zaman aldığı ücretin karşılığını vermiş oluyor mu? O sporcunun yaptığı günah değil mi? Şehrimizdeki Arap kardeşlerimize sözümüz yok, onlar resmen seferi ve de bu sıcakta oruç da tutulmaz. Günah ise, doğrudan onlara aittir.

Takdir edeceğimiz gibi, oruç nedeniyle, performansında ve formunda düşüş olan futbolcuların yaptığı en büyük günahlardan birisidir. Takım arkadaşlarına külfet ve emeğe saygısızlıktır. Bu konuda başka neler söylenir bilemiyorum.

Muhtemelen ekmek parasını maç biletine yatırarak maçlara gelen ve de tribünleri dolduran sporseverlerin, taraftarların güzel futbol beklentisi içinde olmaları, en doğal hakları değil midir? Ayrıca, onların diline düşmek, olumsuz tezahüratlarına hedef olmak ve bazı şeyleri kabullenmek hiç de doğru değildir. Tezahüratta isim vermek yoktur ama bu tezahüratlar şiir gibidir, bir romana benzer ve içinde çok şeyler vardır. Zaten muhatabı anlar.

Renk aşkına statlara gelen taraftarlar, başarısızlığı, yenilgiyi bir yere kadar kabullenebilirler. Fakat oruç tutma yüzünden başarısızlığı kabulleneceklerini, anlayışla karşılayacaklarını hiç sanmıyorum. Şimdiye kadar başarısızlığa prim veren taraftara hiç rastlamadım.

Bir futbolcu, üst düzey performansa ulaşabilmek için, özel yaşamına ve antrenmanlarına olağanüstü dikkat etmelidir. İbadet yapacaksa bunun koşullarını ve zamanlamasını çok iyi değerlendirmelidir. Özellikle, ibadetlere karşı olmadığımı kesin olarak belirtmeliyim. İş ve sağlık sorunları nedeniyle yapılamayan ibadetlerin telafisi vardır. Bir ya da iki yoksulu doyur, onların duasını al, fena mı olur? Sizde para çok! Yalan mı?

Bu konuda yöneticilere de görevler düşmektedir. Oruç tutsun ya da tutmasın, bu sporcuları öyle ya da böyle ikna edebilirler. Bu görevi layıkıyla yapmak en önemli ibadettir. Bunun da bilincine varmak şart. Sonuç olarak, faal sporcuların oruç tutmaları performanslarını etkiler, hem de çok etkiler. Önce ekmeğinin hakkını ver, sonra ibadetini yap. Bazı sporcuların bu konuyu iyice düşünmelerini dostça öneririm.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here