İskenderun’u Sevmek

0
579

“Denizin Öptüğü Kent..” Bu cümle, şair Ahmet Özer’in bir kitabının adı.. Şiirinden bir dize de olabilir.. Şair bu nefis betimlemeyi hangi kent için yapmış bilmiyorum.. Ve fakat biliyorum dizeden  ilhamla zihninizde fotoğraflanan o kentin adını..

Cemal Süreya, “Şimdi bir güvercin uçuşunu bölüşüyoruz / Gökyüzünün o meşhur maviliğinde / Bir Akdeniz şehri çıkabilir içinden / Alıp yaracak olsan yüreğini / Şimdi bir güvercinin” diyor “Cigarayı Attım Denize” adlı şiirinde.. Afşar Timuçin, “Seni sevmek mor denizlerdi biraz / Ne kadar gidilse o kadar bitmeyen / Umutlar ve yıkılmalar ardında direnilen / Seni sevmek mevsimler içinde en güzel yaz” diyor “Denizin Beklediği” adlı şiirinde..

İşte, sırtını Amanos dağlarına dayamış, ayaklarını Akdeniz’in tuzlu sularına uzatmış bir kent fotoğrafı.. Pencereden veya balkondan ya da duvarsız  bahçelerden bakıp gördüğümüz, gördüğümüz anda bakışımızı yinelediğimiz, yüreğinde turuncu sıcaklığın içtenliğiyle bizi tuz kokulu maviliklerde kucaklayan İskenderun atmosferi.. Veya derin maviliğin altında bakışlarımızdaki yorgunluğu alan dalgalar serinliği, İskenderun Körfezi.. Ya da ak köpükler üzerinde çığlık çığlığa süzülen ak kanatlı martılar.. Yahut, okaliptüs ağaçlarında en güzel ezgileri üreten İskenderun’a aşık kumrular..

Oktay Rifat, “Elmanın yarısı sen, yarısı ben / Günümüz gecemiz evimiz barkımız bir /   Mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter / Yalnızlık gittiğin yoldan gelir” der sevgilisine yazdığı bir şiirinde..

1969 yılının ağustos ayında tanıştım turuncu sıcaklığın tuz kokulu mavilikleriyle..

Bir elim oldu İskenderun, memleketim.. “Denizin Öptüğü Kent” dizesinden esinlenerek bir name yazsaydım İskenderun’a zamanı mutlaka eylülle başlayan hasretlik yıllarımdan bir tarih olurdu.. Name, mektup anlamında kullanılırmış eskiden.. Destansı bir mektupla anlatılırmış mesela denizin öptüğü kente adını veren İskender’in hayatı ve “İskendername” denirmiş adına.. Mesnevi deniyor bu türden eserlere edebiyatımızda.. Fuzuli’nin “Leyla ile Mecnun’u,” Şeyh Galip’in “Hüsnü Aşk’ı” mesela..

Yalnızlık, gittiğim yoldan geldi benim de, ayrılık eylülleriyle uzaklara düştüğüm yıllarda İskenderun’dan.. Güzelliğini anlattım 1979 sonrası öğretmenlik yapmak için gittiğim Samsunlarda, Çorumlarda Zonguldaklarda.. Hasretle koştum sonra yaz tatillerinde, turuncu temmuzlarda mavi sılama.. Koştum kucağına annemle babamın..  Ağustos sıcağı kollarında çözüldü gurbette buzlanan  göz yaşlarım.. Ayrılıklarla büyürmüş sevda.. On beş yılı aşkın yaşadım aşka hasretimi.. Ne diyor Kemalettin Kamu “Gurbet” adlı şiirinde? “Ne arzum ne emelim, Yaralanmış bir elim..”  Yaralı elimdi İskenderun ayrılık yıllarımda.. Ya şimdi? Kamu, şiirini şöyle bitiyor.. “Ben gurbette değilim, Gurbet benim içimde..”

Ah, İskenderun’dan ayrı kaldığım yıllarda, İskenderun’a olan “Hüsnü Aşk’ımı” bir Leyla ile Mecnun hikayesi gibi duyumsadım yüreğimde, kirpiklerimde birikti tuzlu sular..

Bir sevgili gibi sarılan güneşin ateşli nefesini bıraktığı dudaklarınızda tuzlu bir ıslaklık duyumsuyorsanız, denizin öptüğü kentte, İskenderun’da yaşıyorsunuz demektir..

Amanosların beşikli ayaklarında mavi ninniler eşliğinde uykuya hazırlanan bebe gibi  yanaklarınızda tuzlu bir ıslaklık duyumsuyorsanız, denizin öptüğü kentte, İskenderun’da yaşıyorsunuz demektir..

Hafif rüzgarlı yağmurlar eşliğinde yamaç paraşütçüleri gibi süzülürken mavilikte, dalgalanan saçlarınızda tuzlu bir ıslaklık duyumsuyorsanız, denizin öptüğü kentte, İskenderun’da yaşıyorsunuz demektir..

Siz, ey, “Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde” diyerek içinde gurbet taşıyan sıla yolcuları.. Gözlerinizde sıla hasretini tuzlu bir ıslaklık olarak duyumsuyorsanız, denizin öptüğü kentte İskenderun’da yaşıyorsunuz demektir..

Ey toprağını sevgiyle kucakladığım yaralı elim, Harputlu sılam İskenderun.. Önce babamın annemin toprağı oldun, sonra babam annem senin toprağın.. “Hazar Gölü” akşamlarından esen şiirli bir ıslaklıkla iner gözlerimden tuzlu sular..

Ey, turuncu dudaklarla yüreğimden öpen gözleri mavi güzellik.. Seninle sıcak sofralar, balkonlar sesinle serin.. Günümüz gecemiz evimiz barkımız bir.. Sılam, tuzlu suları öptüğüm yerden gelir..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here