İnadına Gülümseyelim Kötülük Kazanmasın!

0
66

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Referanduma günler kala sinirler her zamankinden çok gerilmeye başladı sanki çıldırdık hep birlikte. Ve birileri gerginliği sürekli tırmandırmaya çalışıyor parti içi sıkıntılarla oysa şimdi parti içi huzursuzluğun sırası değil, şimdi el ele verip çalışmanın zamanı. El ele vermiyorsanız yan yana durun onu da yapmıyorsanız susun bari sosyal medyadan atışıp tırmandırmayın gerilimi kardeşim ya.

Zaten aklın, fikrin, vicdanın kabul etmeyeceği şeyler yaşıyoruz, duyuyoruz, fikrini  belirtmek için cesaret ister oldu bazı yerlerde silahına sarılan hiç düşünmeden adam öldürebiliyor. Çadırları söküp atabiliyor, nereden geliyor bu cesaret?? Neden bu kadar nefret dolu insanlar? Neden silahtan güç alacak kadar zayıflar?

Valla bendeniz yanıt alamıyorum sorularıma bu avukatlar gününde. Bu şekilde aslında hukukunda çiğnendiği bir ortamda onların gününü kutlamakta çok zor geliyor. Abim ve kuzenlerim, arkadaşlarım çeşitli illerde ve İskenderun’da görevlerini yapmaya çalışıyorlar bu ortamda ve  onlarında sorunları en az müvekkilleri kadar çok ve saçma sapan. Her şeyin hayırlısı olmasını dileyerek yeri geldiği için günlerini kutluyorum. Tabi bu bapta bütün  avukatların günü kutlu olsun diyorum.

Ve devam ediyorum… Sinirlerimiz o kadar gergin ki bu durumda kimsenin üzerinde silah falan olmasın diye düşünüyorum. Bence yasak gelmeli en azından bu günlerde silah satışına ve taşımasına. Yani adam aracını muayeneye getiriyor ve bir dehşet yaşanıyor, pompalı silah dehşeti, insanlar kan revan yerlerde? Nasıl bir şey bu anlamıyorum, bu insanlar topla tüfekle mi geziyorlar? Kime bu öfkeleri, nasıl bu kadar dönüyor gözleri, bir insanın kanını akıtmak onları hiç mi korkutmuyor? Doğrusu kanım donuyor!

Geçenlerde Arsuz’dan  dönüyorum minibüsle akşamüzeri hava kararmak üzere. Aniden yolun tıkalı olduğunu görüyoruz. Düşün Arsuz’un o virajlı yollarını ve geceye yakın zamanı ve tıkanıklığın nedenini!

Bir beyefendi lüks aracında kız arkadaşına sürücülük kursu veriyormuş? Sevsinler… Araçlar yol isteyince de kıyamet kopuyor. Beyefendi (mi) çıkıyor araçtan, verip veriştiriyor, sürücümüze bağırıp çağırıyor, herkes donup kalıyor, hem suçlu hem güçlü böyle olunuyormuş demek. Adam yetmedi arkasını dönüp aracının kapısını açarken gömleğini sıyırıp belindeki silahı göstermez mi?  Ne düşünürsünüz şimdi? Demek silahı olmasa bu kadar diklenmeyecek,  kabadayılık taslayamayacak?  Eğer bizim sürücü ve yolcular sağduyu sahibi olmasaydı adam silahını kullanacaktı? Ve kim bilir ne olacaktı?  Bu adamlara bu cesareti bellerindeki silahları veriyor demek ama bir taraftan da acizliklerini ve cehaletlerini, korkularını ve zayıflıklarını ortaya vuruyorlar böylece ayrımında değiller.

Ne zaman böyle olduk? Ne zamandan beri kardeş kardeşe silah gösterir oldu? Yoksa kardeşlik, vatandaşlık, yurttaşlık  hepsi hikâye mi? Varsa yoksa ben ve egolarım mı? Yetmedi.

Hatay’ın Dörtyol İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Toksoy İlçe binasında şube müdürü odasında silahlı saldırı sonucu yaralandığı bildirilmiş Cuma arkadaşımın haberine göre. Edinilen bilgiye göre, Dörtyol  İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Toksoy sabah saatlerinde Şube Müdürü Mehmet Şimşek’in odasında O.Ç. isimli şahısla tartıştı. O.Ç adlı şahıs belindeki silahı çekerek, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Toksoy’un sol bacağından bir el ateş ederek yaraladı. Olayla ilgili soruşturma başlatılmış.

Geldiğimiz duruma bakar mısınız?  Şimdi en azından şu referanduma günler kala silahlara yasak gelsin demekle haksız mıyım? Bunlar yakınınızda olanlar ya  uzakta olanlar  ve bilmediğimiz daha ne çok olay yaşanıyor bu şekilde. Ve bu nazik dönemde “gerginliği tırmandırmayın” demekte de haksız mıyım?

Ve dün bir katliam daha yaşandı Suriye İdlip’te… Yazıklar olsun insanlık bitmiş. Gitmiş, çoluk çocuk, yaşlı genç demeden kimyasal silahla katliam yapmışlar… Kim yapmışsa diliyorum ki o da aynı acıyı yaşasın ve daha çoğunu. Dünyada da terör saldırıları devam ediyor. Evvelki gün Rusya’daki metro patlamasında onlarca insan can verdi. Ve  bir o kadar yaralı bilanço ağır  suçlu terör. Ama kim besliyor terörü? Herkes herkesi suçluyor. Oysa dünya el birliği ile suçlu… Özelikle ABD, Rusya, Almanya… Ve olan her zaman masum insanlara oluyor. Nasıl bir dünya bu? Nasıl bir pislik, nasıl bir bataklık içindeyiz.

İçimiz kavruluyor, şehitlerimiz yine üçer-üçer geliyor. Yine düşler, hayaller, sevinçler, güzellikler, çocuklar, aileler gömülüyor umutsuzluğun en dibine. Ve biz bizimle aynı fikirde değil diye insanlara  silah gösteriyoruz yetmiyor  öldürüyoruz! Yazık bize çok yazık…

Ve sevgili okuyucularım bu ortamda inadına gülümse diyebilmek için önce kendimi zorluyorum gülümseyebilmeye ve buna çalışmak bile çok güzel sizde inadına gülümseyin hayata, kötülük kazanmasın. Ve sağlıkla, sevgiyle hep birlikte kalalım ayrımsız gayrım sız. Her zaman… Yase

Günün Şiiri

ACABA

Dönelim, Döndürsün bizi

Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi

Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan

Ve akılda kalan bir yokuştan

Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarından

Ve çocukluktan

Dönelim

Dönelim mi biz

Gençlikten, oralardan

Mutluluğu bir kabuk gibi saran mutsuzluklardan

Dönelim mi acıya

Acıya, büyük acıya

Ve soralım mı acaba

Ey büyük yalnızlık insansan eğer

Bir kaya

Dalgalar yalarken onu

O bakarken kaskatı kalabalıklara

Ah, kalbin bulut bulut akan sesi.

 

Bütünüyle bir semte benziyor Ruhi Bey

Binlerce, on binlerce kedinin hep birden kımıldadığı

Kedilerden örülmüş birsemte

Ve soğuk bir tuvalde yerini bulamamış renkler gibi

Soğuk ve ayakta tutan çelişkileri

Bir görünümden bir başka görünüme kolayca sıçranan

 

Her şeyin, ama herşeyin çok dıştan farkedildiği

Eh belki de bir satır fazlalığı ya da bir satır eksikliği

Belki de genç bir şairden ödünç laınan.

 

Yürüyor mu, yürümeyi mi düşünüyor Ruhi Bey

Düşünmesi daha mı sonra koyuluyor yola

Nereye gidecek ama, nereye varacak sanki

Yoksa bir oyun tadı mı buluyor bunda

Oyundan atılmaktan korkmayan bir oyuncu gibi

Boşvermiş de sanki oyunun kurallarına

Üstelik son bölümde, perdenin kapanmasına

Azıcık vakit kalmış

Ya da vakit var daha. Ama ne çıkar

Gövdenin yazgıya başkaldırması mı

Ruhi Beyin

Başkaldırması mı yoksa

 

Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı ?

Vaktinde anlamanın sevinci mi ?

Ya da biraz geç kalmanın

O gereksiz tedirginliği mi?

Hangisi

 

Ama belli ki sonundayız her şeyin

En sonunda.

Edip Cansever

Günün Fıkrası

Tatil Bitti

Bir işadamı, oldukça yoğun ve yorucu geçen bir seneden sonra tatile çıkmaya karar verir. Eşi de kendisi gibi meşgul olduğu için birlikte tatil yapacakları bir dönem ayarlamak zor olur. İspanya kıyılarında bir otel bulur ve bulduğu ilk uçakla oraya gider. Otele yerleşirken bir aylık bir rezervasyon yaptırır. Bir hafta kadar güzelce tatil yaptıktan sonra, bir akşam yemeğinde garson kendisine bir mektup iletir. Mektubu okuyan işadamı, tatilini geçirdiği otelin yöneticisinin yanına gider. “Ne yazık ki tatil sona erdi…” Yönetici şaşırır ve üzülür. “Ama beyefendi, bir aylık rezervasyon yaptırmıştınız, ne oldu böyle aniden?” İşadamı çaresiz bakışlarla cevap verir: “Evet bir ay kalacağım, ama tatil bitti. Karım işinden izin almayı başarmış ve iki gün sonra burada olacakmış…”

Günün Sözü

Silahlı adalet, en kötü adaletsizliğe bedeldir.

Alain

Zekanın sakıncası, insanı devamlı surette bir şeyler öğrenmeye zorlamasıdır.

Bernard SHAW

Hiç kimse bir alışkanlığa veda etmek cesaretini gösteremez.

Honore de BALZAC

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here