İçinizde Şüphe Olmasın!

0
82

Değerli Okurlarım, hani sohbetlerde “Çok gezen mi? Çok yaşayan mı?” deriz ya da denilir ya. İnanın ikisi arasında bir uçurum vardır. Çok yaşayanlar, sadece yaşlanmış ve her tarafını ağartmıştır. Çok yaşadığını kardan sayar ama çevresine vereceği fazla bir şey de yoktur. Çok gezenler ifadesinde; toplumla iç içe olan ve sosyal yaşamı benimseyenler sözleri yatmaktadır. İskemlede oturarak bu yaşa gelmediğimize göre, bizim kuşağın yaşamdan edindiği çok önemli izlenimler bulunmaktadır.

Sanat ve kültür sayfamızda, bunların en çarpıcı olanlarını gündeminize getirmeye çalışıyorum. Bu saydığımızda da adam gibi adamların itibar etmeyeceği önemli bir konuyu anlatmaya çalışacağım. Konumuz şüphe! Altyapısını dedikodu oluşturmaktadır. Toplumlarda kültür seviyesi düşükse, ya da çarpık yaşam biçimi ağırlıktaysa, oralarda her türlü melanet mevcuttur. İstisnalar kaideyi bozmaz.

Birilerinin dedikodusu ve dolduruşuyla şüphe illetini özümleyenler, gerçeği anlamadan en yakınlarını bile suçlamaya kalkanlar, şüpheye itibar etmeden (konu her neyse) onu şöyle bir süzgeçten geçirip mantıklı hareket etmelidirler. Günahsız yere insanlar canlarından olmuşlar ya da cinayet işlemişlerdir. Gereksiz yere ailesinden şüphe ederek yuvasını yıkan aklı evvel insanlar bulunmaktadır.

İnsanları sevmeyenler, sevenlerinden daha fazladır. Hal böyle olunca da, çevremiz kirlilikten geçilmiyor. İşin en ilginç yönü “Aman canım sende” diyemeyeceğimiz konular da olabilir. Özellikle, eşinizle ilgili bir dedikodu gündemdeyse, olağanüstü dikkatli olmalısınız. Eşinizi kırmadan darıltmadan ama kararlı olarak dedikodu hakkında ki düşüncesini öğrenmelisiniz.

Sizi şüpheye sevk eden o dedikodu, eşinizin size ihanet ettiği anlamı da taşımayabilir. Fakat şüphe şüphedir. İçinizden atamadığınız sürece, sizi yer bitirir, toplumdan uzaklaştırır, başarısız kılar, mutsuz yaşamanıza neden olur.

Burada çalışan ya da çalışmayan hanımların konumu da söz konusudur. Fakat çalışmayan eşlerin konumu da büyük bir dezavantaj olarak düşünülmemelidir. Genel olarak onlar daha dingin ve saygılıdırlar. Sizden de biraz çekiniyorlarsa, dedikoduya da fazla itibar etmezler. Yani başınız kulağınız rahat olur. Tabi ki çalışanların hakkını da inkâr edemeyiz.

Sonuçta, iki kişi mutlu olmak için bir araya geliyor. BU beraberliği gereksiz dedikodularla virüs misali şüphelerle zehir etmeye kimsenin hakkı olamaz diye düşünüyorum. Herkese çekiştirilecek birisi, konuşulacak laf gerek. Dedikoduyu sevenlerle fazla yakınlaşmayın, günün birinde şüphe içinize girebilir. Sevmeyenleriniz daha fazla olduğuna göre, siz de biraz az ve öz konuşmaya özen göstermelisiniz. Özellikle dedikoduyu sevenlerle bırakın dost olmayı, onlardan uzaklaşmalısınız.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Eller, Tırnaklar Daha Önemlidir

Değerli okurlarım, zaman, tepeden tırnağa yenilenme, tazelenme zamanı. Peki bunun için neler yapmak gerekiyor, dilerseniz konuyu beraberce değerlendirelim.

öcal sanat5

Ev temizliği için ücret karşılığı birilerini bulabiliriz ama bulaşık için birini bulacağımız söylenemez. Bu nedenle diyorum ki; aşırı sıcak ve soğuk suların, temizlik ürünü ve deterjanların ellere, tırnaklara zarar vermesi tabiidir. Zarar verebilir vermesine de, bunun korunması da mevcuttur. Aşırı sıcak ve soğuk sulardan korunmak için, özellikle ılık sulara itibar edeceğiz. Ellerimiz ve tırnaklarımız yine hasar görüyorsa ki, mutlaka görecektir. Bunun için de eldiven kullanmayı öneriyorum.

Ellerinizi cildinize iyi gelen sabunlarla yıkayın ve bol suyla durulayın. Günde en azından bir kez ellerinizi, tırnaklarınızı yumuşak bir fırçayla fırçalayın. Teninize, cildinize uygun bir bakım kremi ile günde 2-3 kez ellerinizi nemlendirin. Hani yüzünüzde kullandığınız (Ölü derilerden kurtulmak için) kremleri, haftada bir kez elleriniz içinde kullanabilirsiniz.

Kremle masaj yapın ve uygulamaya parmak uçlarından başlayıp dibe doğru devam edin. Avuçlarınıza ve ellerinizin üstüne de masaj yapmayı ihmal etmeyin. Bunun için en uygun zamanınız yatmadan önce olmalıdır.

El ve tırnak bakımı sadece bunlarla sınırlı değildir… Hiç olmazsa ayda bir iki kez ellerinize kalın tabaka krem ya da vazelin sürün ve pamuklu eldiven takıp uyumaya çalışın. Aklınıza bir şey gelmese bile uyumakta biraz zorlanacaksınız. Ancak sabah uyandığınızda ellerinizin ne kadar yumuşamış olduğuna tanık olacak ve hatta inanamayacaksınız bile.

Bitmedi… Genel olarak bayanların gece bakımı meşhurdur ya… Bunun içinde bazı önerilerimiz olacak. Söz dinleyen kazanır, benden söylemesi…

 Gece yatmadan önce bir kabın içine zeytinyağı koyun. Burada zeytinyağının kalitesi önemli değildir, adına zeytinyağı densin yeterli. Evet, bir kaba koyduğunuz zeytinyağına ellerinizi batırın ve 10 dakika bekletin. Çıkarıp iyice kuruladıktan sonra pamuklu bir eldiven giyerek uyumaya çalışın. Sabahleyin uyandığınızda farkı göreceksiniz.

El ve ayak bakımı tamamlandıktan sonra sıra neye gelir dersiniz. Doğal olarak tırnaklara gelir. El ve ayaklarınızın hem sağlığı ve hem de estetik görünüşü açısından tırnak bakımı büyük önem taşımaktadır. Bunu kusursuz yapabilmek için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır…

El tırnaklarınızı haftada bir kez kesin. Kesmeyi beceremiyorsanız iki üç günde bir törpüleyin, hem şekil vermiş hem de kısaltmış olursunuz. Törpülemek en iyisidir. Tırnakların ucu kalınlaşacağı için, kırılmaları da önler.

Tırnak bakımı, ya banyodan sonra ya da ılık suda yumuşattıktan sonra yaparsanız işiniz daha da kolaylaşır. Ayak tırnaklarınız el tırnaklarından daha geç uzar. O nedenle ayak tırnaklarınızı üç haftada bir kesebilirsiniz.

Ayak başparmağı, tırnak batmasının yoğunlaştığı yerdir. Dipten kesmeyin, içeri doğru da değil, küt kesin. Haftada birden fazla aseton kullanmayın. Aseton tırnağınızda kurumaya yol açacağından dokusuna zarar verir. Tırnak çevresindeki derileri yumuşak tutmak için özel üretilmiş yağlardan yararlanabilirsiniz.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Sanatsal Sevinin Raconu

Özellikle insanları sevmek en güzelidir ama şu anda sanatsal seviden söz etmek istiyorum. Sanatlar sevilince, onlara sıcak bakılınca, her şeyi sevmek daha da kolaylaşır. Sevmek öğrenmek ile başlar ve insan bilmediği bir şeye karşı önce tedirginlikle yaklaşır, bu insanlar için de çok doğaldır. Eğitim ve öğretim, yaşamın hangi alanında olursa olsun, zaman içerisinde sevmeyi de beraberinde getirir.

Örnek verecek olursak, bugün Divan Edebiyatının layıkıyla bilinmeyişi ona düşman kazandırmakta ve bir kenara itilmesine neden olmaktadır. Yaşam şartlarının değişmesi ve modern dünyanın etkisiyle başkalaşan düşünce sistemi Divan Edebiyatının bugünün insanıyla ve de tamamıyla arasının açılmasına yol açmıştır. Divan Edebiyatı yıllar önce zirvede yaşadığı ve misyonu tükendi ki, hiç kimse onunla ilgilenmiyor. Çok yazık…

Günün Sözü

Çaresiz Kalanlara Yılan Vız Gelir

Öcal’dan İnciler

Libasın Yenisi Dostun Eskisi

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here