Hıdırellez

1
84

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Birçoğumuz bu sabah erkenden dileklerimizi denize atmak için uyandık. Malum yarın baharın başlangıcı sayılan 6 Mayıs Hıdırellez günü. Hıdır ile İlyas’ın buluştuğu an. O an da dünya “tıp” demiş gibi durmuş. Nehirler akmamış, rüzgârlar esmemiş, kuşlar ve diğer her şey olduğu yerde donup kalmış. Bir göz açıp kapama zamanı süresince ve daha sonra her şey hızla eski haline gelmiş, bahar bütün güzelliği ile başlamış. Hıdır- yeşil anlamındadır. Hızır ise ışık hızı ile yetişen.. Her an her yerde olandır inanışa göre. Ve bu iki isim tek bir şahsiyette buluşur her yıl. Kuran kerimde Hz. Musa’nın yol arkadaşının Hızır olduğu söylenir. Bazı din bilginlerince.

Bilindiği gibi kitapta Hz. Musa dışında herhangi bir isim zikredilmemiştir. Kehf sürerinde 65. ayette olay şu şekilde anlatılır; “Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik” denilmiştir. Ve hadisçiler sözü edilen kulun Hızır olabileceğinden söz ederler ki bendenizde buna inanıyorum. Hızır (A.S.) ve İlyas peygamberin senede bir gün bir araya geldiği düşünülüyor. Ve bu bir araya gelişin 5 Mayıs’ı 7 Mayıs gününe bağlayan geceden sonra gün doğumuna yakın zamanda gerçekleştiği düşünülür.

Hızır  (A.S.) hızı ve yeşilliği ve karayı temsil ediyor. İlyas peygamber de maviyi ve denizi temsil ediyor. Yılda bir kez buluştuklarında duaların kabul edileceğine inanan halk dileklerini yazdıkları pusulalarını denize atıyor ya da gül ağacına kırmızı kurdele ile asıyor. Biz arkadaşlarla dileklerimizi denize atmayı uygun bulduk. Geç bir saatte. Evvelsi yıl iskele üzerinden, bir iskele daha olsun diye İskenderun’da ve orada yatlar, botlar bağlansın seferler başlasın komşu denizlere, balık ekmek yensin doya doya diye kocaman bir risale bırakmıştım. Dileğim kısmi gerçekleşti çok şükür.

Bunun dışında Arkadaşlarım, insanlık, ailem ve arkadaşlarım içinde dileklerde bulunmuştum. Arkadaşlarım kendin içinde bir şeyler dile demişlerdi. Bu saydıklarım iyi olursa bendeniz ve hepimiz nasıl kötü olabiliriz ki? Son dakikada risaleme Nijerya’da kendilerine Boto Haram diyen İslami bir örgütün ki İslam’la yakından uzaktan ilgisi olamaz bu işleri yapanların, yurttan kaçırdıkları 200 kız öğrenciyi köle olarak satacaklarını duyurmuştu ya bu köle ve inanç tacirleri. İşte onlar içinde bir dilekte bulundum. Ve altına imzamı atıp iskeleye kadar kutsal bir emanetmiş gibi avucumuzda saklayarak kocaman taşların arasından denize bırakmıştım.

Ve sevgili okuyucularım 6 Mayıs-4 Kasım arsındaki zaman Hızır günleri ile yaz mevsimini oluştur. Bütün dileklerin kabul edilmesini dileyerek yaza girdiğimiz bu günlerde sağlık ve sevgi ile hep birlikte kalalım sevgili okuyucularım. Yase  

Hz. İLYAS (A.S.)

Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen peygamberlerden biri. Hz. Musa (a.s)’dan sonra gelen nesebi Hz. Harun (a.s)’a dayandığı rivayet edilen bir İsrailoğulları Peygamberi.

Hz. Musa’dan sonra İsrailoğullarının çeşitli boyları. Sam civarına yerleşmiştir. Sam bölgesindeki “Bek” şehrine yerleşen ve zamanla Allah’a isyan ederek haddi aşan bir Benu İsrail kabilesine Hz. İlyas (a.s)’in gönderildiği rivayet edilmektedir. İlyas (a.s) Kur’an-ı Kerim’de iki değişik surede anılmıştır. Bir yerde diğer Peygamberler ile birlikte ismi geçmiştir: “(İbrahim’e) Zekeriya, Yahya, İsa ve İlyas’ı da bağışladık. Hepsi Salihlerdendi” (el-Enbiya, 21/85). Diğer surede ise İlyas (a.s)’in kıssası özetle anlatılmıştır. Musa ve Harun (a.s)’dan bahsedilmiş, onların Allah’ın salih kulları olduğu anlatıldıktan sonra İlyas (a.s)’in kıssasına geçilmiştir: “Muhakkak İlyas da peygamberlerdendi” (es-Sâffat, 37/123). Bu ayet-i kerime İlyas (a.s)’in etrafında Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından oluşturulmuş olan efsanevî kimliği aralamakta, onun Allah’ın diğer Peygamberleri gibi bir peygamber olduğunu anlatmaktadır. Buhârî, Kitâbu’l-Enbiyâ bölümünde İlyas (a.s) için bir bab açmış ve onun kıssasını anlatan es-Sâffât suresindeki ayetleri bu babda zikretmiştir. İbn Mes’ûd ve ibn Abbas’in rivayetine göre Hz. İlyas ile İdris (a.s) aynı şahıstır (Buhârî, Enbiyâ, 4). İdris (a.s) da Nuh (a.s)’in babasının dedesidir (Buhâri, Enbiyâ, 5).

İlyas (a.s) Peygamber olarak gönderildiği insanları dine davet etmiştir: “(Hz. İlyas) milletine: “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Yaratanların en iyisi olan, sizin de Rabbiniz önceki babalarınızın da Rabbi bulunan Allah’ı bırakıp da Ba’l putuna mı taparsınız?” demişti (es-Sâffât, 37/124-126).

Ayet-i Kerime’de geçen “Ba’l” o kavmin tapındığı putun ismidir. Oturduğu şehirlerinin ismi “Bek” olan bu halkın, tapındıkları puttan dolayı şehirlerinin isminin “Ba’lebek” olduğu rivayet edilmektedir.

Rivayete göre Hz. İlyas İsrailoğullarına Hizkil (a.s)’dan sonra gönderilmiştir. İnsanları Allah’a imana çağıran Hz. İlyas, kavminin Ba’l putuna tapmamasını emretmiştir. O bölgenin kralı önce iman etmesine rağmen daha sonra irtidat ederek Hz. İlyas (a.s)’ı öldürmeye kalkmıştır. Hz. İlyas yedi sene kadar dağlarda bayırlarda dolaşmış, insanları Tevrat’ın emirlerine davet etmiş, iman etmemeleri üzerine, o beldeye üç yıl hiç yağmur düşmemiştir. Daha sonra Hz. İlyas’ın duasıyla yağmur yağmasına rağmen yine İlyas (a.s)’a iman etmemişlerdir. Kendisinden sonraki Benûisrail Peygamberlerinden Kur’an’da ismi zikredilen Elyas’a (a.s) Hz. İlyas yetiştirmiştir. Rivayete göre kavminin imansızlığına kızan İlyas (a.s), Allah’u Teâlâ’dan kendisini gökyüzüne kaldırması için dua etmiş, bunun üzerine belirlenen bir yerde yanında Elyas’a (a.s) da varken gökten gelen ateş gibi bir ata binip havalanmış, nübüvvet simgesi olarak da aşağıda kalan Elyas’a hırkasını atmış ve semâya refedilmiştir.

Ancak şurası unutulmamalıdır ki bu rivayetler İsrailoğullarının Tevrat kökenli rivayetleridir. İşin doğrusunu en iyi Allah bilir (ibn Kesîr, Tefsiru’l Kur’ani’l Azîm, VII, 31). Hz. İlyas (a.s)’ın, Hızır (a.s) ile yılda bir kez buluştuğuna inanılır, halk arasında bu buluşma Hızır İlyas (Hıdrellez) seklinde simgelenmiştir.

Kaynak: Sâmil İslam ansiklopedisi

Günün Şiiri

OLVİDO

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.

Gün saltanatıyla gitti mi bir defa

Yalnızlığımızla doldurup her yeri

Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,

Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan

Lavanta çiçeği kokan kederleri;

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.

Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar

Unutuşun o tunç kapısını zorlar

Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;

İşte, doğduğun eski evdesin birden

Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,

Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik

Ve cümle yitikler, mağlûplar, mahzunlar…

Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir

Kağıtlarda yarım bırakılmış şiir;

İnsan, yağmur kokan bir sabaha karşı

Hatırlar bir gün bir camı açtığını,

Duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu,

Çöküp peynir ekmek yediği bir taşı…

Bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir.

Aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla

Halay çeken kızlar misali kolkola.

Ya sizler! ey geçmiş zaman etekleri,

İhtiyaç ağaçlı, kuytu bahçelerden

Ayışığı gibi sürüklenip giden;

Geceye bırakıp yorgun erkekleri

Salınan etekler fısıltıyla, nazla.

Ebedi âşığın dönüşünü bekler

Yalan yeminlerin tanığı çiçekler

Artık olmayacak baharlar içinde.

Ey, ömrün en güzel türküsü aldanış!

Aldan, geçmiş olsa bile ümitsiz kış;

Her garipsi ayak izi kar içinde

Dönmeyen âşığın serptiği çiçekler.

Ya sen! ey sen! Esen dallar arasından

Bir parıltı gibi görünüp kaybolan

Ne istersin benden akşam saatinde?

Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın,

Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın;

Hatıraların bu uyanma vaktinde

Sensin hep, sen, esen dallar arasından.

Ey unutuş! kapat artık pencereni,

Çoktan derinliğine çekmiş deniz beni;

Çıkmaz artık sular altından o dünya.

Bir duman yükselir gibidir kederden

Macerası çoktan bitmiş o şeylerden.

Amansız gecenle yayıl dört yanıma

Ey unutuş! kurtar bu gamlardan beni.

Ahmet Muhip DRANAS

Günün Fıkrası

“İyi ki düğünümüzü Belçika’da yapalım demişsin Goncagül.” “Güzel oldu, değil mi Muhittin?” “Evet canım, herkes dışarıda evleniyor, bizim neyimiz eksik?” “Beni kırmadığın için teşekkür ederim.” “Sen istersin de ben yapmam mı bi’tanem?” “Muhittin, sana geçmişimle ilgili bir şey anlatmak istiyorum.” “Önce duvağını çözseydik Goncagül’üm.” “Çözeriz, dur bi… Çok önemli bu…” “E, ama sırası mi şimdi? Neyse, anlat bari.” “Ben küçükken tecavüze uğradım.” “Çok üzüldüm bebeğim. Ama şu an kendini iyi hissediyorsan önemli değil. “Şimdi iyiyim de bunları bilmen lazım.” “Yakınlarından biri tarafından mı?” “Yok, bi bakkal vardı bizim mahallede…” “Bakkal mı?”  “Evet. Elma şekeri satıyordu, güzel çikolatalar filan.” “Eee?” “İşte, bir gün bana, Tarık depoya gelsene dedi.” “Tarık kim?” “Anlatacağım bir tanem, sakin ol bi.”

Günün Sözü

İçin temiz olmadıktan sonra hacı hoca olmuşsun; kaç para!  Hırka; tespih; post; seccade güzel: ama Tanrı kanar mı bunlara?

Ömer Hayyam

1 YORUM

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here