Her Zaman Yurtta Sulh Cihanda Sulh

0
111

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah?  Zeytin dalı harekatı son yıllarda birbirlerini kırıp geçiren, cam gibi sözlerle kınayan, suçlayan siyasileri nihayet bir araya getirdi. Her kesimden destek var. Çünkü ortak payda VATAN bütünlüğü, BAYRAK ve komşularımızla kardeşçe, barış içinde yaşayabilmek. Ancak savaşın hiçbir şekli kolay olmuyor, illa  bir şekilde can kaybı oluyor, tek tesellimiz en az olması, keşke hiç olmasa kimsenin  burnu kanamasa diyoruz ve diliyoruz. İlk şehit haberi geldi, ardından yüreğimize   beş Mehmetçiğimiz çığ altında kaldı. Bitlis dağlarında hain PKK’lı teröristlere karşı yapılan operasyonlar sırasında. İçimiz yine yanıyor, yine ateş düştü evlere, yine dizi-dizi tabutlar. Mekanları cennet olsun, vatan sağ olsun. Lanet olsun terörün her şekline ve onu destekleyenlere.

Ve Afrin harekâtı Hatay sınırında ilk zararını verdi. Reyhanlı ve Kırıkhan’a  geçtiğimiz günlerde füzeler düştü, yaralananlar var. Tabi içinde bulunduğumuz durumda olayları abartmadan aklıselim olarak değerlendirmek gerekiyor. Önlemlerimizi alıp  dua edelim, Mehmetçiklerimize ve ordumuza. İçinde bulunduğumuz durum birlik ve beraberlik içinde olmamızı gerektiren bir durum çünkü; ne kadar sakin olursak  ve sosyal medyadaki doğruluğu belli olmayan haberlere itibar etmesek o kadar iyi olur diye düşünüyorum. Ancak sevgili okuyucularım gözlerimizle gördüklerimiz hariç tabi.

İskenderun Kaymakamlığının başlattığı huzur operasyonlarında kuşkusuz çok güzel işlere imza atılıyor. Ancak dün sahilde tanık olduğum olay “kanımı dondurdu” desem yalan olmaz.  Hala etkisindeyim ve kendimi güvende algılamıyorum artık. Yani orduevinin  tam karşısı Dovn sendromu kafesinin tam önünde, bir kaç kişi aralarına bir adamı almış tekme tokat dövüyor. Ancak filmlerde ya da dizilerde  gördüğüm olay, bu dövme olayına  ilk kez şahit oluyordum! Ara caddeden çıktım ordu evinin oradan caddeyi aşıp karşı kaldırıma geçtim ve çığlıkları duydum. Kaldırım kalabalık ancak kimse ne olup bittiğini bilmiyor ancak  bakınca uzaktan bile olsa yerde yatan adama ya da genç bilmeyeceğim acımasızca tekmeleyenler, adam onların ayakların altında görünmüyordu bile. Ancak kalabalık artınca dayakçılar yüzümüze pis pis bakarak, tek tek dağılmaya başladı, hiç kimse yaklaşıp siz ne yapıyorsunuz diye soramadı. Kimse yerde kıvranan adama yardım etmeğe yanaşamadı bile. Ne bir polis vardı orada ne de polise haber verecek birileri… Yürüyüşe çıkarken telefonu yanıma almadığıma ilk kez hayıflandım doğrusu. Yürüyüşü kısa kesip eve döndüm. Yani kendimizi en güvende algıladığımız göz önünde olduğumuz bir yerde birilerini tekme tokat döven insanlar olabilir mi?

Tabi ki herkesi teker teker denetlemenin olanağı yok, her köşeye polis koymanın da. Ancak yine de bir önlem alınabilir mi? diye sormak istiyorum. Yani o kafede bir bekçi ya da güvenlik görevlisi olsaydı belki bu acayip insanlar böyle acayiplikler yapma cesaretini bulmazlardı? Nasıl bir rahatlık bu? Sahilde ve herkesin gözü önünde adam dövmek! Valla  vahşet sokaklara taşmış biz  görmemek için uğraşıyoruz.  

Ve sevgili okuyucularım bir tarafta Mehmetçik savaşta, adı her ne kadar zeytin dalı olsa da. Adı savaş, yüreğimiz ağzımızda. İşsizlik ve yoksulluk her yerde fazlası ile hissediliyor. Okullar tatil edildi. Avaz avaz çocukklar tatil yapsın deniyor. Hangi parayla tatile çıkacak bu çocuklar düşünen var mı? Konuşmak kolay tabi… Vazgeçtik o çocuklar evlerinde güven içinde ısınabiliyorlar mı? Kız çocukları korunabiliyor mu 9 yaşını geçtikten sonra?

Ve sanal zenginlik sokakta; sokaklar araç dolu, park yapacak yer bulamazsınız, kaldırımdan geçecek yerde. Son model telefonlar  gençlerin elinde, bebeklerin bile tabletleri var. Borç artık bini geçtiğinden kimsenin umurunda değil. Bir kitap için beş lira on lira vermeyenler binlerce liralık telefon kullanır. Yani artık kimi neyi düşüneceğimizi bilmeyen garip bir toplum olduk.

Ve sevgili okuyucularım  her şeye rağmen hayat devam ediyor.  Ve sağlıkla ve sevgiyle ve ayrımsız gayrımsız yaşamaya gayret etmeye devam edelim o halde ve arada bir şeylere gülümseyelim. Yase

& & & & &

İyi Haber

Arjantinli ünlü golfçü Robert de Vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı. Bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın, başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı.

Kadının anlattığı öykü de Vincenzo’yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir kalem çıkarttı ve turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı çek defterine. Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona; “Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın” dedi.

Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, profesyonel golf derneğinin bir görevlisi yanına gelerek; “Otoparktaki görevli çocuklar geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanınıza bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunuzu söylediler bana” dedi. De Vincenzo, evet anlamında başını salladı. “evet” dedi.

Görevli, “Size bir haberim var. O kadın bir sahtekardır. Üstelik hasta bir çocuğu da yok. Sizi fena halde kandırmış arkadaşım.”De vincenzo; “Yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu?” Dedi. “Hayır, yok” dedi görevli. “İşte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber” dedi, de Vincenzo.

Günün Şiiri 

Beni bende demem, bende değilim

Bir ben vardır bende, benden içeri.

Nereye bakar isem dopdolusun

Seni nereye koyam benden içeri.

Yunus EMRE

Ey aşk delisi olan,

Ne kaldın perakende

O seni deli kılan gene sendedir sende

Yunus EMRE

Bir Cin Şiiri

Davacı zengin, davalı yoksulsa

Zenginden yana işler yasa

 

Davacı yoksul, davalı zenginse

Davalıda kalır yine nizalı arsa

 

Davacı da davalı da zenginse davada

Özür diler çekilir aradan kadı

 

Davacı da davalı da yoksulsa, bak,

Sade o zaman işte yerin bulur hak

Can Yücel

Seni Saklayacağım

Seni saklayacağım inan

Yazdıklarımda, çizdiklerimde

Şarkılarımda, sözlerimde.

 

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek

Ve kimseler görmeyecek seni,

Yaşayacaksın gözlerimde.

 

Sen göreceksin duyacaksın

Parıldayan bir sevi sıcaklığı,

Uyuyacak, uyanacaksın.

 

Bakacaksın, benzemiyor

Gelen günler geçenlere,

Dalacaksın.

 

Bir seviyi anlamak

Bir yaşam harcamaktır,

Harcayacaksın.

 

Seni yaşayacağım, anlatılmaz,

Yaşayacağım gözlerimde;

Gözlerimde saklayacağım.

 

Bir gün, tam anlatmaya…

Bakacaksın,

Gözlerimi kapayacağım…

Anlayacaksın.

Özdemir ASAF

Umut Yaprakları

Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,

Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,

Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında

Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.

Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar

Seninle yeşerdiler, seninle soldular..

Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.

Özdemir ASAF

Söyle Sevda İçinde Türkümüzü

Söyle sevda içinde türkümüzü,

Aç bembeyaz bir yelken

Neden herkes güzel olmaz,

Yaşamak bu kadar güzelken?

 

İnsan, dallarla, bulutlarla bir,

Ayrı maviliklerden geçmiştir

İnsan nasıl ölebilir,

Yaşamak bu kadar güzelken?

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

Günün Sözü

İki tür  insan  daima  açtır. Biri bilimi arayan diğeri de parayı.

Cat STENEVES

Hepimizde başkalarına katlanacak güç vardır.

La ROCHEFONCAULD

Bazı insanlar ellerine geçen tüm fırsatlarda zorluğu, Bazı insanlarsa her zorlukta fırsatları görürler.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here