“Güvenlikli Bölge Oluşturulsaydı, Mültecilerle İlgili Sorun Yaşanmazdı”

0
128

celalettin-yavuz1Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Suriye’deki Gelişmeleri Değerlendirdi

Dış Politika-Güvenlik Politikası Uzmanı, Dörtyollu Prof. Dr. Celalettin Yavuz, İskenderun Gazeteciler Cemiyeti’nde bir basın toplantısı düzenleyerek Suriye’deki gelişmeleri değerlendirdi. Yavuz; “Keşke Türkiye henüz işin başında Suriye’nin kuzeyinde uluslararası güçlerle birlikte bir Güvenlikli Bölge oluştursaydı mültecilerle ilgili bir sorun yaşamazdı” dedi.

Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye harekâtıyla ve gelişmelerle ilgili yaptığı değerlendirmelerde; “24 Ağustos 2016 sabahı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nin Karkamış bölgesinden, Suriye’nin kuzeyindeki Cerablus’a Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’na destek için girmesi ülke çapında sevinç yarattı. FETÖ’cü darbe girişimiyle itibar ve imaj kaybına uğrayan TSK, bu sınırlı çaptaki harekâtla moral ve teveccüh buldu. 12 saat içerisinde bu sınırlı hedefler ele geçtikten sonra bölge halkı da “Nihayet!” diyerek, al bayrağın gölgesinde yaşadığını, can ve mal güvenliklerini korumakla yükümlü bir devlete mensup olduklarını anladı. Türkiye, özellikle IŞİD’in Musul Başkonsolosluğu’nu ele geçirmesinden beri Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda yanlış yapmadı. Yeni Başbakan Yıldırım’ın “Düşmanlarımı azaltıp, dostları arttırma” ve “Suriye’nin toprak bütünlüğü”ne vurgu yapan konuşmaları da Esad’ı biraz rahatlatmış olmalı.

TSK’nin Fırat Kalkanı harekâtı, gecikmiş olsa da yerinde ve haklı gerekçelere dayanan bir “Milli Savunma Refleksi”dir. Türkiye gırtlağına kadar “Orta doğu bataklığı”na veya “Suriye bataklığı”na batmışken, bunu göremeyen şaşkınlara veya gördüğü halde etrafını kandıranlara aldırış etmemelidir. Türkiye’nin derdi Suriye’den toprak kopartmak değil, kendi aleyhine gelişmelere engel olmaktır. Milletinin güvenliği için yerden göğe kadar da haklıdır! Bundan sonraki hamle Menbiç’ten PYD-YPG’nin çıkartılması, Cerablus-Mare hattının da güneyine kadar inilerek YPG’nin bir oldubittisine engel olmaktır. Şayet Halep güzergâhı elde tutulursa, Halep IŞİD’ten kurtarıldığında Türkiye üzerinden ihracat imkânı da başlatılabilecektir. Esad rejimiyle varılacak uzlaşmaya bağlı olarak Türkmendağı’nın Türk (Türkmen) sakinlerinin yerlerine güvenle dönmelerinin sağlanması da önemlidir.

celalettin-yavuz2

TSK’nin Cerablus’ta Suriye’ye girmesiyle başlayan ve YPG ile de zaman zaman çatışan hareketi ABD Savunma Bakanlığı tarafından başlangıçta tepkiyle karşılaşsa da, zaman içerisinde Türkiye’nin ağırlığı ağır bastığından ABD tarafındaki çatlak seslerde önemli bir azalma başladı. Bölgeye Washington’dan, Moskova’dan, Tahran’dan gelerek kendi güvenliğini sağlayanlar var. Sınırımızdaki bir bölgede güvenliğimiz için düzenleme yapmaya kimse karışamaz! Cerablus harekatıyla birlikte yeniden “Suriye masası”na döndü. Artık burada kalmalı!” diye konuştu.

Hükümetin Suriye politikasını eleştirdiğini ancak mültecileri kabulünü desteklediğini kaydeden Yavuz; “Ancak şunu da eklemeliyim ki, işin henüz başında ya Suriye Rejimi ile ya Çokuluslu Güçlerle birlikte ‘Güvenlikli Bölge’ oluşturması gerekirdi. Gerekçe olarak da, ‘Türk Halkı’nın can ve mal güvenliğini korumak, Suriye’den gelecek olan çok miktardaki mülteciyi burada barındırmak’ olarak açıklayabilirdi. Bu olmayınca 3 milyonu aşkın Suriyeli ülkemize sığındı.

Ben Hükümeti Suriye politikası konusunda eleştirmekteyim ama mültecileri kabulünü destekliyorum. Madem Güvenlikli Bölge oluşturulmadı, mültecilerin gelmesi doğal bir gelişmedir. Diğer desteklediğim konu Türkiye’nin Güvenlikli Bölge kurulması ısrarıdır. Aslında işin başında olsaydı çok iyi olacaktı” dedi.

İGC Başkanı Veysel Cıncık da, yaptığı açıklamalar nedeniyle Prof. Dr. Yavuz’a teşekkür etti.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here