Güven, İnsanın İçinde Olmalı!

0
398

Güvendiğim insanlar bana sırtını döndüğünde, renkli gözlerimin ta derinliklerine kadar değişik bir hüzün düşer. Güvensizlik, amaçsız duygulara doğru yol aldığında, gittiğim her yerde yalnızlık duyarım. Yalnızlığımı kendimce bulduğum çarelerle süslemeye çalışırken “Doğa” benim en rahat duyduğum ortamların başında gelir. Çok derinden gelen sesler, içimdeki yaban hayatını hortlatır. Kimse yanımda kalmak istemese de bana güven veren sessizlikteyim.

Beynime bir acı saplandığında “Serin rüzgâr” o acıları benden kaçırtır. Nereye götürdüğünü bilmediğim yerlerdeyimdir. Düşünüp, gülerken aklıma düşüverir aldatılmışlık. Anılarımı bağıra çağıra duysunlar derim ama sessizlik beni duyar. Kısacıktan bir rüya görmüş gibi her şey bir anda geçer ve gider. Kendime görünmeden bitiririm her amacımı… Kimileri için itiraf etmek küçüklük sayılsa da değildir aslında. Ne zaman, nerelerde yitirdim kendimi hiç anımsamıyorum. Güven duymak istediğim insanların çoğu çelişki içinde. Onlar için demek ki çok basitmiş yaşam. İnanmış görünmeyi öğrensem de onlardan, hayatın gerçekleri benimle! Anlamış görünmek içimi zorlasa da sararan yapraklar gibi savrulmalarına dayanamam. Onlar bunun farkına vardıklarında, bilmem daha kaç kere yapraklar yeşilden sarıya dönüşecek. Soğuklar sıcağı, sıcaklar soğuğu kovalayacak. Mevsimler yılları devirdiğinde toprak sevdiğine kavuşacak.

Hayata dair daha az acıyla gülümseyişlerim olacak mı? Nasıl davransam öyle olurlar sanırdım, yanılmışım. İstedikleri ortamın sarhoşluğu gözlerimin bakışlarından uzak! Görmek istedikleri şey çember dışında kalan sahtelikler. Geç kalınmış anlama hüsran yaratsa da hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Yaşarken, bana acı verenleri unutmak istesem de unutamayacağım. Bir insan yapacaklarını genelde bilerek yapar. Daha sonraları yaptıklarını ona anlatmak kocaman sıfırdır bence.

Acılar gurbette oluşur. Acılar hep ocaklardan uzaklarda anlamlaşır. İsyanın sevdasına düşen insanları görmek duymak istemiyorum. Kazanma kaybetme duygusunu anlamak istese de anlayamaz. Söylemekle yorulan beynim yalnızlıklar içerisinde huzuru arar.

gun-isigi2

Peki, bir insana nasıl güvenilir? Sabırla birlikte açık sözlü olanlardır makbul sayılan. İhtiyaç duyulduğunda yanımızda olmasını istediğimiz ulu çınar gölgesidir o. Zaman içinde sorunların üstesinden gelmek, sorunsuz yaşama davettir. Dostluklar derinden anlaşılmadığında sorunlar peydahlanır. Bir şeylerin ardına saklanmaya başladı mı insan, korkunç geleceğinin yanındadır. Hayat, tarzdan tarza atlayan karma karışık serüven gibidir. Kendine biçilen rolü oynarken sahici ortamın sonsuzluğunda kaybolmamalı. Bir şeyler çok farklı gibi olsa bile ilerinin gerçekleri işte ortada! Kişiler; neyin gerçek olup olmadığını çözememişse şayet fazla konuşmaya gerek var mı bilmiyorum. Hâlbuki kişi bilir diğerinin dediklerinin çoğunun doğru olduğunu ama savunma mekanizmasına bağlı maneviyat asla buna izin vermez. Hep kendine biçtiği bir rolü ve doğruları vardır. Buda onun oyunudur ve sizde bu oyuna çıldırırcasına dâhil olursunuz. Ona kanıtlamak istediğiniz amaç hayatın ta kendisidir oysa.

Kendini sorgulayamadığında insan; yaşamın hangi noktasında olduğunu bilemez. Çok kolaydır başka hayatlara misafir olmak. Sevgiyle açılmış kapılarda olmak varken, misafirliğin sonu ne şekilde olur şimdi bir efsane. Kendi kapısının sıcak olduğunu bilip de soğuklarda üşümek çoğunun kaderi. Ona göre kendi hayatı daha sıcak ve samimidir. Görmez yanı başında duran cenneti. Hırlıdır, gürlüdür, canlıdır ama yalnızca huzur paylaşımı vardır o yerde. Beklenti yoktur, koşulsuzca veriş vardır. Birde insana en çok dokunan şey; dokunamamak, görememektir her şeyi. Kör gibidir, düşer, kalkar yol alır. Sonunda nereye doğru gittiğini bilemeden düz yolda kaybolur.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here