Futbolun Osmanlıcası (5)

0
54

Değerli okurlarım, insanlar genel olarak ya çok sevdiğini, ya da hiç sevmediğini unutamazlar. İstisnalar olsa da kaideyi bozmaz. Dün böyleydi, bugün de böyle, muhtemelen yarın da böyle olacaktır. Avrupa’ya vereceğimiz güzellikler var mutlaka. Fakat onlardan alacağımız o kadar kıymetli değerler var ki, inanın saymakla bitmez.

Almamız gereken değerlerden küçük bir örnek vermek istiyorum. Bir devletin üst düzey yöneticisine, haklı haksız, yalan ya da yanlış suçlama yapılıyor. Suç isnat edilen zat hemen görevinden istifa ediyor. Bu istifanın önemli bir nedeni bulunmaktadır. Yasalara olan büyük saygı, mahkemelerin etki altında kalmadan icraatta bulunması… Ülkemizde ise bu istifa müessesesi hiç çalışmaz, milim kımıldamaz. Doğal olarak onun da nedenleri var. Nedensiz bir şey olur mu? İstifa ayıp olarak algılanır. İstifa eden suçu kabul etmiş olur. İstifa en büyük yüz karasıdır. Önemli içeriği olan istifa sözcüğünü kimse telaffuz etmek istemez, yanına bile yaklaşmaz. Bunu bir türlü çözebilmiş değilim. Muhtemelen yukarıda saydığım şıklardan birisi ya da hepsidir.

Bizim konumuz spor ve özellikle futbol. O nedenle deveyi hamutuyla yutanlarla, ayakkabı kutularına döviz koyanlarla, öbür taraftaki bankalara havale yapanlarla bizim işimiz olmaz. Zaten futbol denilen bu ayak oyununda, bu söyleyeceklerim tüm spor dalları için geçerli. Sporcuların bu oyunlardan istifa etmeleri gibi bir yükümlülükleri yoktur. Yapılan kural dışı hareketler UEFA nezdinde belirlenen hükümler uygulanır. Doğruyu söylemek gerekirse, bu hükümlere de samimi olarak uyulduğunu da söylememiz mümkün değildir. İşte öyle gidiyor.

Faal sporcuların, yöneticilerin ve hatta taraftarların yaptığı kral dışı hareketler de Futbol Federasyonu’na bağlı Merkez hakem Kurulu’nun, gözlemcilerin raporlarıyla gerçekleşir. Süper Lig’de Osmanlıspor var ama bu ismin kimden kaynaklandığını neden bu isme itibar edildiğini anlamış değilim. Bunu anlamasak bile, federasyonun verdiği kararın Osmanlıca olduğunu söylememizde bir sakınca olamaz.

Burada, Futbol Federasyonu’nun kulüplerimize verdiği cezaları uzun boylu anlatacak değilim ama yine de şöyle bir teğet geçelim istiyorum. Ağır hakaret içeren, sağa sola posta koyan yöneticilere verilen ceza da oldukça ağır. Şu kadar gün statlara girememe cezası! Yani maçları televizyondan izleyecek. Bazen de para cezası. Para cezasını sık-sık yapsalar daha iyi olur. Teknik Direktörler hakemlere itirazlarını uzatırlarsa tribüne gönderilir.

Futbolcularda bu cezalardan şöyle nasipleniyor. Hakemlerin ve gözlemcilerin raporlarına binaen verilen cezalarda tamamen Osmanlıca oluyor. Hatırlı ise hatırsız ise, yukarıda tanıdığı varsa ya da yoksa. Osmanlıya dönülürse çok kelle gider, çok can yanar. Bunu Kasımpaşalı arkadaşım söylemişti. Şunu da ilave etmişti. “Ya adama hırsızsın diyorlar, ağzından salyalar akıtarak gülüyor, demek ki hoşuna gidiyor…”

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here