Fatmanur Benli ve “Yalnız”

0
417

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Çok şükür iki gündür bizi esir alan cehennem sıcakları bugün bizi terk etti. Hava durumu normal haline geldi, dilerim ekonomik durumda aynı şekilde normal haline dönsün diyorum ama bizler hiçbir zaman “biz” olmayı beceremediğimiz ve her zaman “ben” dediğimiz için bu iş canımızı daha çok sıkacak.

Neyse içinde bulunduğumuz ekonomik çöküntü, pahalılık, işsizlik, yalan dolan, sen ben, insana, doğaya, hayvana vahşetten sonra içimizi ısıtacak, gelecek için bize umut olabilecek, görme yeteneği yüzde 5 bile olmayan kişisel gelişimlere örnek olacak bir arkadaşımız, kardeşimiz, Fatmanur Benli, wattpat (kitap okuma uygulaması) ile yüzde 5 görmesine rağmen 350 sayfalık “Yalnız” adlı romanı yazma başarısını göstermiş. Ne denir eli öpülesice bir gayret, bir çalışma. Demek ki neymiş aslında “engel” diye bir şey yokmuş yaşamda engel tanımayanlar için. Fatmanur kardeşimi canı yürekten kutluyorum.

Hatay’ın Yayladağı ilçesi Bezge Mahallesi’nde yaşayan Fatmanur Benli’nin ‘Yalnız’ adlı romanı yakında İskenderun’un ilk ve tek yayınevi olan Kitapotağı Yayınevi aracılığı ile okuyucularıyla buluşacak.

Sevgili kardeşimiz Fatmanur, görme engeline rağmen hayata sımsıkı sarılarak okumayı öğrenmiş, görme engelliler okuluna giderek, Braille alfabesi sayesinde kendini geliştirmiş. Uygulamayı sesli komutla yazmış ve eserini 2 yılda tamamlamış. Gayreti takdire şayan ve bu kitap düşünün sevgili okuyucularım, Wattpad uygulaması üzerinden 20 bin kişi tarafından okunmuş süper bir şey.

En büyük hayalinin kitap yazmak olduğunu belirten Fatmanur; “Hayalim yazar olmaktı. Duygularımı paylaşmak adına kitap okuma uygulaması Wattpad’da birkaç satır yazmaya çalıştım. Yazdıkça yazdım benim için oldukça zor oldu. Eserim psikoloji tarzında genç bir kızın iç dünyasını anlatıyor. Bir yazara aşık genç kız aşkının imkansız olduğunu düşünüyor ama yine de sevmekten vazgeçmiyor, konusu bu şekilde. Yaklaşık 350 sayfa olan yazılarımı kitaba dönüştürme hayalim için internet üzerinden güvenebileceğim bir yayın evi araştırıyordum ve yayın evine ulaştım. Bana çok mütevazı davrandılar ve destek oldular kendilerine teşekkür ediyorum” dedi.

İkinci hayalim üniversitede psikoloji okumak” diyen sevgili Fatmanur, Engellilerin bir şeyler başarabildiklerini insanlara kanıtlamak istediğinin altını çizerek vurguluyor ve “Bu kitap daha çok insana ulaşsın ki başarabileceklerini umut ederek yaşasınlar istiyorum. 3 yıldır üniversite sınavına giriyorum ama matematik yapamadığım için eşit ağırlık puanım düşük geliyor ve devlet okullarına giremiyorum, eğer bu kitaptan satış olursa özel üniversitede psikoloji okumak istiyorum” diye ekliyor.

Doğuştan yüzde 95 görme engelli olan Fatmanur, tedavi için Ankara’da özel bir hastaneye gittiklerini, doktorların 2018 yılında gözlerinin daha iyi görebilmesi için bir gelişme olabileceğini söylediklerini belirterek umutla beklediğini ifade etti.

Ve sevgili okuyucularım Yayınevi sahibi Aşir beye Fatmanur sosyal medya üzerinden ulaşmış her zaman yardımsever ve centilmen olan Aşir Bey kardeşimize destek olmuş ve kendisine ayrıca doğup büyüdüğü belde kaymakamlığı da destek olmuş ve romanın ilk baskısı bir ay içerisinde tamamlanacak ve Türkiye geneline dağıtımı yapılacak. Okuyucusu bol olsun dilerim.

Fatmanur’un babası “Devletimizden destek bekliyoruz” diyor. İki çocuğunun da doğuştan görme engelli olduğunu belirten baba Hasan Benli ise yılmadan, yıkılmadan çocuklarını büyüttüklerini belirterek; “Kızım kitap yazmak istedi, elimizden gelen desteği verdik, bir oğlum bir kızım var ikisi de görme engelli. Doktorlar ikisi için de umut olduğunu söylüyorlar. Tıp her geçen gün ilerliyor, devlet büyüklerimizden çocuklarımın tedavisi için yardım bekliyorum” dedi. İnşallah devlet ve yardımseverler bu çağrıyı duyarlar ve diğer bütün umudu olan engellilere yardım ederler…

Günün Şiiri

Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,

arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar

bırakılmasaydı eğer.

 

Dayanılması o kadar da zor değildir,

büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

 

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,

yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

 

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,

çalınan birinin kalbiyse eğer.

 

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,

insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

 

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,

hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

 

Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,

kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

 

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,

öylesine delice bakmasalardı eğer.

 

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı

belki de,

kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

 

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece

sohbetlerinin,

son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

 

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,

meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır

yaralamasaydı eğer.

 

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,

beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

 

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,

tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

 

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,

yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

 

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,

son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

 

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,

her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

 

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,

dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

 

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,

namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

 

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,

dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

 

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,

sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

 

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,

kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

 

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir

ayrılık gizlendiğine

belki de, kartvizitinde “onca ayrılığın birinci

dereceden failidir”

denmeseydi eğer.

 

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,

ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

 

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,

kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle

avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

 

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.

Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini

tutmak isterse…

 

Evet Sevgili,

Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim

uzanmak isterdi ince parmaklarına,

mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık

etmiş olmasalardı eğer!!

Can YÜCEL

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here