Enerjiyi Kullanmak

0
78

İnsanlar hayatlarından memnunsa, hiçbir kişi veya örgütün çabaları onları harekete geçiremez. İnsanlar hayatlarından ciddi olarak memnun değillerse ve iktidarın zayıf olduğunu düşünüyorlarsa, hiçbir güç onların ayağa kalkmasını engelleyemez.

Bozkır henüz yaşsa, siz kendinizi bile yaksanız, o bozkırı tutuşturamazsınız. Türkiye sol hareket tarihi, yemyeşil bozkırı kuru zannedip bozkırı tutuşturmak için hayatını veren insanlarla doludur. Bozkır kuruysa, bir kıvılcım bile bu bozkırı tutuşturabilir.

İnsanlar hayatlarından memnunsa, oturmayı sürdürürler. Altlarındaki minder tutuşursa ve ayağa kalktıklarında da dayak yemeyeceklerini düşünürlerse, ayağa fırlarlar.

Bu süreçte ekonomik krizin etkileri geniş kitlelerce daha derin bir biçimde hissedilecek ve toplumsal muhalefet büyüyecek. AKP’nin kontrolündeki sendikalar da bu hareketi önleyemez.

Temel soru şu: İşçi sınıfının mevcut düzene karşı kitlesel tepkisinin yarattığı enerji hangi amaçla kullanılacak?

Bu enerjiden yararlanmak için Fetullahçı casusluk ve terör örgütünün yıllardır büyük bir çaba gösterdiğini biliyoruz. Fetullahçılar ilk olarak 1995 yılında Memurlar Vakfı’nı kurdular. 2012 yılı Nisan ayında Aktif Eğitim-Sen ve çeşitli il ve ilçelerde “Aktif Memurlar Derneği” adıyla dernekler kuruldu. Bu dernekler ve bazı vakıflar 2013 yılı sonlarında AMEP (Aktif Memurlar Platformu) çatısı altında bir araya geldi. Fetullahçıların kamu çalışanları sendikaları da 2014 yılı Şubat ayında Cihan-Sen Konfederasyonu’nu kurdu.

Fetullahçılar, 2014 yılı Ocak ayında 20 ayrı işkolunda işçi sendikaları kurdu. Bu sendikalar 2014 yılı Mayıs ayında Aksiyon İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu oluşturdu. Fetullahçıların işçileri ve memurları örgütlemekte kullandıkları diğer bir araç da Mülâyemet Çalışanlar Konfederasyonu (MÜLKON) idi. MÜLKON’un beş federasyonu ve bu federasyonlara bağlı çok sayıda derneği vardı.

ABD’nin yönetimlere karşı işçi eylemleri örgütlemede küçümsenmeyecek bir birikimi vardır. 1973 yılında Şili’de sosyalist başkan Salvador Allende’ye karşı CIA tarafından örgütlenen darbe öncesinde yapılan ve hükümeti yıpratan grevlerin arkasında Amerikan sendikaları ve CIA vardı.

Polonya’da 1980-1989 döneminde mevcut yönetime karşı yaygın bir kitle örgütlenmesi ve hareketi yaratan Dayanışma hareketi de ABD ve Katolik kilisesi tarafından destekleniyordu.

İşçi sınıfı, günümüzde toplumumuzun yüzde 70’inden fazlasını oluşturuyor. Ekonomik kriz, öncelikli olarak işçilerin, memurların, sözleşmeli personelin ve geçici personelin hayatını giderek zorlaştırıyor. Sayıları 6 milyona ulaşan işsizler ve sayıları 11,5 milyonu bulan emekli, dul ve yetimler de dikkate alındığında, hayatından memnun olmayanların sayısı daha da artıyor.

İktidarın zayıfladığı koşullarda, milyonlarca insanın tepkisi eylemler biçiminde ifade edilmeye başlandığında, bu hareketin enerjisinden kim yararlanacak?

Amerikan ve Avrupa Birliği emperyalistleri boş durmuyor. Kendi sendikaları ve istihbarat örgütlerinin kontrolündeki bazı vakıfları aracılığıyla bazı sendikalarımızla bağları var. Fetullahçı casusluk örgütünün belkemiği kırıldı; ancak bölücülük legal ortamda varlığını sürdürüyor. Onlar mı etkili olacak? Yoksa bağımsız ve demokratik bir Türkiye, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya isteyen vatanseverler mi?

Sadık KARAKAŞ

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here