Depresyon Kaçınılmaz

0
81

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Sonbahar da hüzün uğramayan kalp var mı acaba? Dağda taşta, kurtta kuşta, kaldırım otunda ve bütün canlılarda, hatta hani “taş kalpli ne olacak” diye bildiklerimizde bile. Buna birde içinde bulunduğumuz savaş durumları eklenince. Depresyon kaçınılmaz oldu. Ve şimdi depresyonun yumuşacık koynunda dinlenme zamanı. Orada dinlenirken sağlık ve sevgiyle kalalım her zaman sevgili okuyucularım ayrımsız gayrımsız. Hep birlikte. Yase

& & & & &

Çocuktan Al Haberi

Öğrenciler ders dinlemekten, ödev yapmaktan ve çalışmaktan usanmıştı. Medresede iken, gözleri hocada, kulakları sokaktaydı. Bunalıyor, sokakta oynaşan küçüklerin seslerini duydukça çileden çıkıyorlardı. Ders bitimini sabırsızca bekliyor, biter bitmez sokağa koşuyor, oyuna dalıyorlardı.

Bir gün ders arasında, hocanın en azından bir süre medreseye gelmemesini sağlamak için ne yapabileceklerini konuştular. İçlerinden biri, “Arkadaşlar…” dedi. “Hocamız hastalansa mesela, şöyle bir hafta gelmese… Hı, nasıl olur?” dedi.

Öteki, “Adam taş gibi!” dedi. “Hiç hastalanmaya niyeti yok!”

Cin fikirli biri, “Ama her an olabilir bu!” dedi. “Benim bir önerim var.” deyince, ötekiler atıldı,

“Nedir, anlat hele…”

Ertesi gün derse erkenden girdiler. Hocayı beklemeye başladılar. Hoca girer girmez, biri, “Hayrola hocam…” dedi. “Hasta mısınız? Yüzünüz sapsarı!” diye sordu.

Hoca, “Yoo..” dedi. “Allah’a şükür hiçbir şeyim yok, gayet iyiyim.”

“Bilmem!” dedi öğrenci. “Ama kötü görünüyorsunuz .”

Hoca kuşkulanmaya başladı. Az sonra, derse geç kalan bir başka öğrenci girdi. İzin istedi, “Hadi geç.” dedi hoca. “Bir daha olmasın ama!”

Çocuk yerine geçerken, şaşırmış gibi bakınca yüzüne, Hoca, “Ne oldu, niye bakıyorsun?” diye sordu.

Çocuk, “Hocam geçmiş olsun rahatsız mısınız?” diye sorunca Hoca’nın vehmi arttı,

“Niye?” diye sordu. “Kötü mü görünüyorum?”

Çocuk, “Hocam kötü de söz mü, basbayağı hastasınız siz!”

Sonra sırayla bir başka, öteki, diğeri, beriki derken Hoca da inandı hasta olduğuna. Kendi kendine, “Allah Allah…” diye mırıldandı. “Yahu sabah hanım nasıl fark etmedi yüzümdeki solgunluğu. Tabi ya, aklı başında değil ki… Beni düşündüğü mü var, kendi derdinde kadın.”

Yine de derse başladı ama kaygı içinde ne anlattığını ne dinlediğini bilemedi. Çocuklar alışılmışın aksine gürültü yaptı, kafasını kazan gibi şişirmişlerdi. Akşam eve dönerken Hoca artık kendini hasta hissediyordu. Eşini payladı, “Kör müsün!” dedi. “Herkes yüzümün sararmış solmuş halini gördü de sen görmedin? Çabuk yatağımı hazırla, ayakta duracak halim kalmadı!”

Kadın, “Ayol senin bir şeyin yok, istersen getireyim aynayı bak, boşuna vehimlenmişsin!” dediyse de inandıramadı.

Hoca, abartarak, “Daha konuşuyor, ser şu yatağımı, baksana bedenim tir tir titriyor” dedi.

Karısı yatağını hazırladı. Yattı, yorgunluktan başını yastığa koyar koymaz uyudu. Çocuklar sabah bayram sevinci içinde herkese söyleyip, yaydılar Hoca’nın hasta olduğunu. Akın akın ziyaretine koştu insanlar, “Allah Allah yahu yeni haberimiz oldu, hayırdır neyin var, geçmiş olsun” dediler.

Hoca, “Yahu sormayın benim de haberim yoktu, çocuklar fark etti, meğer bayağı hastaymışım!” dedi.

Kaynak: Hikmet Öyküleri Kitabı-Timaş Yayınları

“Değer Bilmeyenlere Emeğini Sunma”

Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamış. Çırağına “Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.

“Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” diye ilave etmiş.

Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş.

yase-ogretmen

Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.

Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş: “İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde, onlardan müspet, yapıcı, olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.”

“Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.”

“Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma.”

“Asla bilmeyenle tartışma.”

Nazım Hikmet Ran Sonbahar Şiirleri

28 Ekim 1945

Itır saksısında art

Sevgilim,

yaş kemâlini buldu.

Bana öyle

Uzaktaki şehrimin damları üzerinden

ve Marmara denizinin an koku,

denizlerde uğultular

ve işte dolgun bulutları ve akıllı toprağıyla sonbahar…

dibinden geçip

Sonbahar topraklarını aşarak

olgun ve ıslak

geldi sesin.

Bu, üç dakikalık bir zamandı.

Sonra, telefon simsiyah kapandı…

20 Kasım 1945

Saksılarda hâlâ tek tük karanfil bulunursa da

ovada güz nadasları yapıldı çoktan,

tohum saçılıyor.

Ve zeytin devşirilmekte.

Bir yandan kışa girilmekte,

bir yandan bahar fidelerine yer açılıyor.

Bense hasretinle dolu

Ve büyük yolculukların sabırsızlığıyla yüklü

Yatıyorum demirli bir şilep gibi Bursa’da… Gelir ki

Belki bin yıllık bir ömrün macerası geçti başımızdan.

Ama biz hâlâ

Güneşin altında el ele yalınayak koşan

Hayran gözlü çocuklarız… ·

Günün Fıkrası

Bektaşi yoksulluktan bıkmış, ellerini açıp dua etmiş: “Allah’ım, şu canımı al da kurtar beni bu sefil dünyadan.”

O sırada yanından geçtiği binanın duvarları yıkılmış. Bektaşi canını zor kurtarmış, ellerini havaya kaldırmış: “Allah’ım kırk yıldan beri ‘bana biraz dünyalık ver’ diye sana dua ettim, beni dinlemedin. Şimdi hemen Azrail gönderdin…”

Günün Sözü

Varacağın yeri bilmiyorsan vardığın yerlerin hiçbir önemi yok. Altınları zamanla biriktirerek satın alabilirsiniz. Ancak zamanla biriktirdiğiniz altınları vererek geçen zamanı asla satın alamazsınız. Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip edeceğine, adaletle hareket edip tek başına kal, daha iyi.

Gandi

İsterseniz yanlış düşünün, ama her durumda kendi kafanızla düşünün.

Doris Lessing

Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsın.

Confucius

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here