Cehennemden Gelen Bir Sıcakta Doğum Günümüz Kutlu Olsun

0
64

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Gazipaşa’da cehennemden bir güne uyandık bu sabah tamda geçen yıl bu günde uyandığımız gibi. Şiddetli sımsıcak rüzgâr, bir taraftan ağaçları yoluyor bir taraftan denizi kışkırtmış; o da bütün gücü ile acımasızca kayaları dövüyor! Etrafta ne bir kuş cıvıltısı ne de her sabah güneşin doğumu ile caddeyi bir boydan bir boya geçerek meralarına giden koyun sürüsünün çıngırakları! Yalnızca zavallı ağaçların hışır hışır, eğilip bükülen sesleri geliyor. Çocuklar uyanmamış, insanlar evlerine çekilmiş sitede tek bir ses yok sanki terkedilmiş bir Meksika Sokağı. Yalnızca her şeye rağmen arka taraftaki devasa tarlada bir köylü sulama yapmaya çalışıyor. Güneş keskin başında parlıyor. Yavaş yavaş ev halkı uyanıyor kimsenin kimseye tahammülü yok. “Günaydın” diyene yanıt vermekten aciz kendini koltuğa öylece bırakıyor. Dizlerimde bilgisayarım yazmaya çalışırken alnımdan inen terden bilgisayarımı korumaya çalışıyorum.

Bugün doğum günümüz 23 Temmuz. Doğduğumuz gün bu kadar sıcak mıydı? Tabi ki sıcaktı ne de olsa Temmuz ayındayız ve eskiler Temmuz sıcakları için “testideki suyu kaynatır” diye söz ederlerdi. Ve gazetecilik bu gün aynen bu sıcaklar gibi yakıcı. Suya sabuna dokunma, elinden geliyorsa yazma daha iyi durumları. Tabi bunlar bizim için olabilecek şeyler değil. Bizler İskenderun Gazetesi olarak. Çizgimizden asla taviz vermeden bu günlere geldik. Gerçi şartlar çok zorlayıcı olmaya başlamıştı son günlerde ki hala öyle ancak bizler zorlukların insanlarıyız ve çizgimizden ödün vermeden aynen şu anda rüzgarın kırbacı ile eğilip bükülen ağaçlar gibi direniyoruz ve kırılmamaya çalışıyoruz. Dilerim ilerde her şey çok güzel olur. Bizde mesleğimizi zevkle yapmaya devam ederek yüzüncü yılımıza ilklerimizden ödün vermeden ulaşılırız. Bizim gazetemiz yani İskenderun’un, İskenderun Gazetesi…

Sağlam temeller üzerine inşa edilmiş ki bu güne gelebildik. Bu öncelikle doğru haber verebilme özgürlüğü,  ön yargısız, kayırmayan, yermeyen, objektif ve tarafsız ancak haksızın karşısında olmayı ilke edinmiş temellerdir, bunlardan asla ödün verilemez. Fakat bu temeller, birer özellik değildir kesinlikle. Olması gerekenin ta kendisidir. Bir binanın sağlam olması için gereken malzemenin çalınmadan kullanılması nasıl bir özellik değilse, sağlam ve kalıcı olmak bakımından gerekli hatta zorunlu ise. Bizim de bu ilkeler doğrultusunda olmamız olması gerekenin ta kendisidir. Ve bizler bu ilkeler doğrultusunda çalışmanın ayrıcalığını yaşayan bir ailenin fertleriyiz.

Bugün doğum günümüz her yıl yeniden doğmak ve doğurmak için yaşarız, varlığımızın kutsal nedenlerinden biri de elimizdeki meşaleyi yerine kadar taşıyıp sağlam genç dinamik, doğruluk ve dürüstlükten ödün vermeyen Atatürk gençliğine teslim etmektir. Aynen bizim teslim aldığımız gibi, büyütüp geliştirerek.

İyi ki doğdun İskenderun Gazetesi. Bütün aile fertlerimin kurtuluş için çalıştığı ve bu kurtuluşun ardından birde ilk sese kavuşmanın heyecanı ve haklı gururu ile iyi ki doğdun diyorum. Doğdun ve birçok doğuma neden oldun, senden sonra geldi değişik sesler ve değişik kulaklar ve değişik soluklar dilerim sonsuza dek soluğumuz kesilmesin, doğruluk ve dürüstlük üzerine kurulmuş, haklının yanında haksızın karşısında, ön yargısız, yaşamımız süregelsin. Sağlıkla, sevgiyle kalalım sevgili okuyucularım, hep birlikte ve İskenderun Gazetesinde.

Doğum Günün Kutlu Olsun Sevgili İskenderun Gazetesi… Yarım yüzyılı geride bırakalı tam 23 yıl oldu. Dilerim dolu dolu bir yüz yılı  geride bırakırız ve yeni bir yüzyıla yeniden, özgür, haktan, haklıdan, doğrudan ve ilkelerinden ödün vermeden başlarız.

Tabi içinde bulunduğumuz ortamda gazetecilik yapmak çok zorlaştı, ilk başta çalışma hevesimizi çaldılar. İlk yazmaya başladığım yıllarda “bugün neşeliyiz, sevinçliyiz, heyecanlıyız” diye başlıyordum yazılarıma. Ancak şimdi heyecanın, sevincin ve neşenin yerini kuşku ve sıkıntı almaya başladı. Havanda su dövmek gibi garip bir duygu yapıştı eteğimize bir türlü onu alt edemiyoruz. Taşra gazeteciliği yapmak zaten çok zordu -eğer çizginizden ödün vermiyorsanız- şimdilerde daha çok zorlaştı. Bir defa manevi ve maddi yönden zayıflattı bizi gelen yıllar. Ancak her şeye rağmen bütün gücümüzle “küllerimizden doğmaya çalışacağız” demiyorum; çünkü küle dönmedik daha ve dönmeye de niyetimiz yok çok şükür. Özveri ile çalışmağa devam edeceğiz. En büyük yardımcımız kimseye göbekten bağlı olmamamız. Her zaman haktan ve haklıdan yana olmanın verdiği vicdan rahatlığı içinde olmamız.

İskenderun’da ilk yerel gazetede olarak hayata başladığı günden günümüze dek el değiştirerek fakat ilkelerinden ödün vermeden,  kendini geliştirerek nasıl gelmişse bu günlere, bizde bundan sonra öyle geliştirmeye ve devam etmeye kararlıyız bütün zorluklara rağmen.  Ve sevgili okuyucularım nerdeyse 20 yılımın birkaç eksiği ile çalıştığım önce haftada iki, sonra her gün yazdığım  sonra her gün bir sayfa hazırlayarak bu günlere geldiğim İskenderun Gazetesi. İlk ve tek gazete olarak uzun zaman tek, ses, tek nefes olmuş İskenderun’a. Ancak daha sonra kurulan gazeteler birer ikişer hayata adım atmaya başlamış.

Hayata atılan her yeni gazete İskenderun Gazetesi için rakip değil ama daha çok güçlenmesi için neden olmuş ve güç birliği oluşturmuş. Her güç, birbiriyle uyumlu olmasa da önemli olan uyumsuzluktan uyum yaratabilmek ve bizler bugün bunu başarmanın haklı onuru içindeyiz. Biz yerel gazete olarak, her kesime eşit mesafedeyiz, şeffafız, ön yargıdan uzak yandaş  değil, haklıdan taraf, doğru ve düzgünüz ve bundan ödün vermeye niyetimiz olmadığı için ayaktayız, başımız dik, onurumuz ve vicdanımız rahat… Bir gün bunların aksine bir şey için zorlanırsak dükkânı kapatır gideriz çok daha iyi olur.

Ve Gazete  imtiyaz sahibi Sayın  Ruzkullah Terbiyeli gazete ailemizin babası, her zaman gerçek  bir baba gibi  yanımızda olmuştur. Ve olmaya devam ediyor. Bu yüzden diğer gazete çalışanları arkadaşlarımızla birlikte  en az Helga ve  sevgili İlyas kadar ailenin fertleri gibi hissediyoruz kendimizi…

Ve bugün doğum günümüz ve amacımız bir gün  elimizdeki meşaleyi sağlam, genç, dinamik, doğruluk ve dürüstlükten ödün vermeyen Atatürk gençliğine teslim etmektir. Aynen bizim teslim aldığımız gibi…

Ve iyi ki doğdun İSKENDERUN GAZETESİ… İskenderun’un ilk sesi, ilk kulağı, ilk haber kaynağı, ilk sanat ve edebiyat  habercisi, ilk spor sayfası sahibi… Sen doğdun ve birçok doğuma neden oldun, senden sonra geldi değişik sesler ve değişik kulaklar ve değişik soluklar. Dilerim  sonsuza dek soluğumuz kesilmesin, doğruluk ve dürüstlük üzerine kurulmuş, haklının yanında haksızın karşısında ön yargısız, yaşamımız  süregelsin. Yase

Günün Şiiri

Sonbahar

Durgun havuzları işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
Sen kalbini dinle, ufkuna bak.
Düşünme mevsimi inleten rengi

Elemdir mest etsin ruhunu
Eser rüzgarların durgun ahengi.
Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgarlara sen kendini ver.

Ahmet Hamdi TANPINAR

Serçe

Kim sevecek bu küçücük serçeyi?

Uzun yoldan gelmiş ve yorgun.

“Ben değil” dedi koca meşe.

“Ben dallarımı onun yuvasıyla paylaşmayacağım

ve yapraklarımın örtüsü onun üşümüş göğsünü ısıtmayacak.”

Kim sevecek bu küçücük serçeyi,

Kim söyleyecek tatlı bir söz?

 

“Ben değil” dedi kuğu.

“Saçma bir fikir bu

diğer kuğular duysa gülüp alay eder be!”

Kalbi acıma hissiyle dolu,

kim açlıktan ölen bu serçeyi besleyecek?

 

“Ben değil” dedi altın başak.

“Yapabilseydim keşke ama olmaz!

Büyümek ve gelişmek için güçlü olmalıyım.”

Kim sevecek şu küçük serçeyi,

kimse yazmayacak mı ona bir ağıt?

 

“Ben yazarım” dedi kara toprak.

“Tüm benden olanlar bana geri döner,

çamurdan yaratıldınız ve

gene çamur olacaksınız sonunda.”

 

Günün Fıkrası 

Temel ile Dursun kahvede sohbet ediyorlarmış? Dursun sormuş: “Ula Temel, söyle bakalum “Hayvanlar mı daha akillidur, insanlar mu da?”

“-Bunu bilemeyecek ne var daa, hayvanlar daha akulludir tabi ki.”

“-Nerden anladin da?”

“-Ula misal bizim karabaş. O benim her söylediğimi anlay, ben ise onun dediklerinden hiçbir şey anlamayrum”

& & & & &

Bir gün adamın iş yerine topal bir dilenci gelmiş. Kendini acındırıp para istemiş. Adam her ne kadar dilencilere karşı ön yargılı olsa da adama acıyıp bir miktar para vermiş. Tam dilenci gidecekken adam nasihat etmeyi ihmal etmemiş: “Bak, her şeye rağmen haline şükretmelisin. Belki ayağın topal olabilir ama kör de olabilirdin.”

Bunun üzerine dilenci cevap vermiş: “Yok abi onu da denedim. O işte fazla para yok. 50 TL diye 5 TL’leri yutturuyorlar hep”

Günün Sözü

Sevinçli anında kimseye vaatte bulunma öfkeli anında kimseye cevap verme
Çin Atasözü

Cahillerle tartışmaya girmeyin, ben hiç yenemedim.
Gazali

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here