Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı…

1
183

Öfkeyle sırlı hüzünlü bir türküdür, ‘Çanakkale içinde aynalı çarşı..” Dinlerken ezgiyi,  sızlar yüreğimiz.. Sırlanır ayna olur insanlığa Çanakkale.. Görülür tarihin tüm çarşıları..

Bakalım Çanakkale aynasından birinci emperyalist paylaşım savaşının yaşandığı tarihin çarşılarına.. Lenin, emperyalizm kavramını; “kapitalizmin en yüksek aşaması” olarak tanımlar ve adını koyar: “Tekelci kapitalizm.” Yani? Yani, bütün çarşı pazar tezgâhları, emperyalist bezirgânların! Bezirgan; Farsça bir sözcük, tüccar anlamında.. Kökü, alış veriş yapılan yer anlamlı bazar.. Tezgâh da Farsça.. Kökü, dest yani el.. Tezgâh; el emeği ile üretim yapılan yer.. Tezgâhın argodaki anlamı tuzak..

Birinci emperyalist paylaşım savaşının tezgâhtarları kimler? Sermaye birikimini, ‘sömürgecilik’ yoluyla toplayıp, Sanayi Devrimi’yle kapitalist gelişmesini en önce tamamlayan ülkenin ismi malum: İngiltere.. Bu anlamda emperyalizmin ismi meçhul değil.. Mesela, Hindistan’ın çarşı pazarına girmek için “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” ilkesizliğini, “ticaretin serbestliği” ilkesiyle maskeleyen kapitalist İngiltere, sömüreceği ülkenin önce ekonomik gelişmesini çarpıtıyor.. Sonra, sanayi malları için bir pazar yeri haline dönüştürdüğü ülkenin tüm çarşılarını çarpıyor!

İngiltere, Osmanlı’ya da aynı tezgâhı kuruyor: “İstanbul, İzmir ve Halep” merkezli ve tarıma dayalı ticaret yapan ve 1581 yılından beri Doğu Akdeniz’de tekel olan “Levant Şirketi” 1825 yılında “ülkemizin ticari çıkarları yeni şirketler oluşturmayı gerektiriyor” diyerek kendisini fesih ediyor ve İngiltere, 1838 tarihinde Osmanlı Devletiyle ticaretin hiçbir kısıtlamaya bağlı olmadan geliştirilmesini savunan yeni ticaret antlaşmasını imzalıyor..” (Emperyalizmin Türkiye’ye Girişi, Orhan Kurmuş, s.16-17, Savaş Y. 1982)

“Osmanlı Ekonomisinin liberalleşmesi (ticaret serbestisinin yabancılara sunulması, toprakta özel mülkiyetin hukuki temele kavuşması ve özel sermayenin engellerinden kurtulması) sonucunda, Osmanlı memleketi o güne dek tanımadığı bir soygun ve sömürünün pençesine düşüyor.” (Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, İsmail Cem, s.261 Cem Y. İst. 1975)

“Tanzimat döneminde Osmanlıların tek önemli sayılacak sanayi, dokumacılıktır. Osmanlı kumaşları hem içerdeki talebi karşılamakta, hem de dışa satılmaktadır. İpek sanayinin merkezi olan Bursa’da eskiden 1000 tezgâh çalışıp ipek işlerken, 1848’den sonra ancak 75 tezgâh çalışmaktadır. Benzer durum öteki dokuma kollarında da vardır. İstanbul ve Üsküdar’daki tezgâhların sayısı, 1866’da yapılan bir araştırmaya göre, 30-40 yıl içinde 3160’tan 37’ye düşmüştür. 1915 sanayi sayımına göre memlekette ancak 282 işletme ayakta kalmıştı.” (Aynı kitap, s, 263-265)

O yıllarda Osmanlı ekonomisini büyük oranda ayakta tutan, Rum ve Ermeni tacirleri olduğu tarihin malumu.. Sanayi ürünlerine satacak pazar arayan İngiltere, çatacak ülke olarak seçtiği Osmanlı’da, çatıştıracak ilke olarak seçtiği etnik unsurlara tezgâhını kuruyor..

Yıl 1914.. Emperyalist paylaşım savaşının tezgâhtarları, İngiltere, Fransa, Rusya ve Almanya.. İlk üçü Osmanlıyı sömürgeleştirme ittifakının içinde.. Sömürge paylaşımında geç kalan Almanya, üçlünün karşısında bir imparatorluk düşünde..

Yıl 1915.. Almanya da dahil emperyalistlerin tezgâhına düşen Osmanlı, vatan savunmasında.. 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’ne rağmen, 25 Nisan’da Gelibolu’ya çıkartma yapılıyor! Çanakkale direniyor! Kime? Akif’in “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela!” diye tasvir ettiği sömürge askerlerini piyon olarak süren emperyalizmin şahına!  Ve fakat ah! “15 Nisan 1915’de Van bölgesinde Ermeniler ayaklandı. Mayıs ortalarında Rus-Ermeni birlikleri Van’ı ele geçirdi, Rus himayesinde bir Ermeni devleti kuruldu. Türkiye, Çanakkale’de bir ölüm-kalım mücadelesindeyken Ermenilerin bu davranışları, savaşın kazanılabilmesi için onların zararsız hale getirilmesi gerektiği kanısını verdi. Böylece, Ermenilerin savaş süresince cepheleri etkileyebilecek bölgelerden çıkartılarak, Irak ve Suriye içlerine yerleştirilmeleri (tehcir) tedbirlerine başvuruldu.” (Yakınçağ Türkiye Tarihi, s.62-63, Sina Akşin, Milliyet Kitaplığı)

Son tahlilden hareketle, emperyalistlerin ipine uzanan ellerinden tezgâhlarının alınacağını kestiremeden kurulan tezgâha 100 yıl öncesinde düşenler de dahil, 100 yıl sonrasında Ortadoğu coğrafyasında emperyalistlerin “yalancı baharında” çiçekli düş kuranlar da bakıp yüzleşmeli diye düşünüyorum ben Çanakkale aynasına..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

1 YORUM

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here