Birbirimizle İlgilenelim

0
86

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Savaş rüzgârları bütün şiddeti ile esiyor, savuruyor Ortadoğu’da. Suriye bataklığı, Irak teslimiyeti, Musul derken, Kerkük çıktı ortaya… IŞİD dün gece hiç beklenmeyen bir saldırıda bulundu. Etraf kan revan, toz duman. Bu durum tabi çok endişe verici ve düşündürücü! Yangın gittikçe genişliyor, olan yine sivillere oluyor, yerlerinden yurtlarından çıkıp mülteci durumuna düşüyorlar. Ancak bu durum dünyayı ilgilendirmiyor. Başta Amerika, İslam âleminin parçalanmasından çok memnun, zaten şimdiki durumda onların eseri…

Onları ilgilendiren tek şey Ortadoğu’nun yeraltı zenginlikleri yoksa başka bir şey değil. Ne kadar parçalarsalar o kadar iyi. Yardım amacı ile ülkelere girmek o kadar kolaylaşır. “Zaten bir türlü Arap alemi birlik ve beraberlik içinde olmayı beceremedi, doğal zenginliklerini kullanmayı, paylaşmayı da bilemiyor,  o zaman biz bu zenginlikleri kullanalım onların yerine” diyerek yerleşiyorlar. Sonrada sömürmeye başlıyorlar.  Ve millet bu gerçeğe bir türlü uyanamıyor.

Toprakların bütünlüğü için, birlik ve beraberlik içinde olsalar birbirlerini inançlarından dolayı suçlayıp kavga etmeseler, birbirlerini kabul etseler, bütün bunlar belki olmazdı. Sonunda kendilerini parçalayan, evlerinden yurtlarından eden ve “gavur” dedikleri insanların kapısına gitmek zorunda kalmazlardı.

Bizim üzerimizde de oynanmak istenen oyunda  bu. Bu oyun yüzyıllardan beri oynaya durur ve her defasında muhakkak zayıf bir halka bulup amacına erer. Biz bütün gücümüzle bu oyuna gelmemeye çalışıyoruz birlik ve beraberlik içinde olmak için uğraşıyoruz.

Bizler kendi aramızda ayrıma gayrıma baştan beri “yok” dedik ve demeye devam ediyoruz. Herkesin inancı kendine, bize gerek insanlık ve ecdadımızın kanı ile sulanmış bu kutsal toprakların bütünlüğü. Hain, dıştan güdümlü PKK, FETÖ, IŞİD gibilerin bu bütünlük üzerinde gözleri var. Ve bütünlüğümüzü bozmak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Her gün şehit haberleri ile uyanıyoruz, içimiz kan ağlıyor ancak umudumuzu yitirmiyoruz ve dıştan güdümlü bu hainler amaçlarına erişemeyecekler. Her ne kadar bazen acıdan kıvrandığımızda umutlarımızı kaybedecek gibi olsak da inancımızı sürdürmeye devam ediyoruz.

Yalnızca kışkırtmalara, arabozanlara uyanık olalım ve oyuna gelmeyelim. Mehmetçik tarih yazmaya devam ediyor bizde tarihteki yerimizi birlik ve beraberliğimizi koruyarak alalım. Desturumuz her zaman yurtta sulh cihanda sulh olsun. Şehitlerimize Tanrı’dan rahmet diliyoruz, nur içinde yatsınlar, mekânları cennet olsun. Allah hepimize dayanma gücü versin.

& & & & &

Ve sevgili okuyucularım dünya huzursuz, evlerdeki hayatlar huzursuz. Gençler işsiz, güçsüz, depresyon içinde, bir türlü atanamayan öğretmenler ailelerine yük olmamak için çalmadık kapı bırakmıyorlar. İş olsun ne olursa olsun diyorlar ancak kapılar hep kapalı ne olacak bu çocukların hali? İş yerleri bir bir kapanmaya devam ediyor, ekonomi gün geçtikçe geriliyor hepimiz hızla yoksullaşıyoruz.

& & & & &

Payas’ta bir okulda öğrenciler içtikleri meyve suyundan zehirlenmiş. Olacak şey değil bu zamanda?  Bu kadar ucuz mu bu çocukların hayatı?

& & & & &

Yollarımız yaralı bereli, kir pas içinde hala asfaltlama ya da yolları düzeltme gibi bir faaliyet göremiyoruz. Bizim yolumuz okul yolu ve bu yolun önceliği olmalı ancak yüzyıllardan beri yazıyorum tık yok bu konuda. Allah razı olsun alt katlarda oturan komşular günde iki kez sokağı baştan başa suluyor da okul araçları rahatlıkla geçiyor. Ancak bendeniz atölyemi kullanamıyorum hala! Bir an önce bu yollara el atsın artık yetkililer. Feyezan kanalına el atıldı nihayet ancak çalışmalar ne kadar da ağır ilerliyor? Öyle takım elbiselilerle sürekli keşfe çıkmakla işler yürümüyor. Karasinekler coşmuş adeta…

yase-ilgili-olmak

& & & & &

Tabi güzel şeyler olmuyor değil bu arada, özelikle yaşlı insanların ev temizliğine koşan belediye çalışanları bu günlerde baya bir teşekkür alıyor ve bu yardım çok işe yarıyor, en azından bendenizin girip çıktığı evlerde. Ve belediye başkanının ilettiği mektuplar yerlerini buluyor. İnsanlar unutulmadıklarını görünce seviniyor tabi. Çünkü herkes seçtiği insanı seçene kadar tanıyor. Seçtikten sonra artık seçilen sanki zembille inmiş gibi halka üsten bakmaya başlıyor.  Halk bundan her zaman şikâyetçi olmuştu şimdi bir seçilmişin ilgilenmesi onlara çok iyi geliyor. Teşekkürler başkan.

Ve sevgili okuyucularım. Birbirimizle ilgilenmek, öğrencilerin yüklerini azaltmak için her zaman bir planımız olmalı diye düşünüyorum. Evde fazla olan eşyanızı bir öğrenciye hediye edebilirsiniz. Örneğin verecek kimse bulmazsanız muhtarlara bırakın onlar dağıtıyor. Ve şimdilik sağlık ve sevgiyle kalalım, her zaman ayrımsız gayrımsız, birlik ve beraberlik içinde. Yase

& & & & &

Martılar

Bundan yüz yıllar önce deniz aşırı, çok güzel bir ülke varmış. Tabi her masalda olduğu gibi bu masalda da o ülkenin bir kralı ve tabii ki bir de prensesi varmış. Prenses dünyalar güzeli bir kızmış. Kral ona bakılmasını yasaklamış, her gün dolaşmak için saray muhafızları ile sarayın dışına çıkacağı ilan edildiğinde halk eğilir ve gözlerini kapatır, ya da evlerine kaçışırmış. Onu görmenin bedeli ölümle cezalanmakmış.

Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için çıktığında; fakir bir köylü delikanlı her şeyi göze alarak başını kaldırmış ve prensesle göz göze gelmişler… O an fakir delikanlı prensese inanılmaz bir aşkla tutulmuş. Prensesin derin bakışlarının da boş olmadığını düşünmüş ve günlerce uyuyamamış. Fakir delikanlı ölümü bile göze almak pahasına, prensesi bir kere daha görmek için uğraşmış durmuş. Bu arada güzel prenses de onu tutulmuş onun zarar görmemesi için günlerce kendini saraya kapatmış.

Sonunda dayanamayan fakir delikanlı her şeyi göze alarak gizlice sarayın bahçe duvarına tırmanmış ve prenses ile bir kere daha göz göze gelmişler. Fakir delikanlı hemen duvardan atlamış ve prensesle konuşacağı anda saray muhafızlarına yakalanmış. Kralın karşısına çıkarılan delikanlı ölümle cezalandırılacağını bildiğinden krala prensese duyduğu aşkını anlatmış.

Kral ölüm emrini vereceği anda prensesin yalvarışlarına dayanamayarak delikanlıya başka bir ceza vermeyi kabullenmiş. Hemen bir gemi hazırlattıran kral, gidilebilecek en uzaktaki adaya bir fener yaptırmış ve fakir delikanlıyı da o adada yalnız yaşamaya mahkum etmiş…

Aradan bir kaç ay geçmesine rağmen prensesi unutamayan delikanlı prensese olan aşkını kağıtlara dökmüş ve martılara anlatmaya başlamış… Artık bütün martılar fakir delikanlının prensese olan aşkını anlamış ve yazdığı mektupları prensese götürmeye başlamışlar… Zamanla prensesin de yazmış olduğu mektupları fakir delikanlıya götüren martılar aracılığı ile iki gencin arasındaki aşk iyice büyümüş. Ta ki… Bir sabah sarayın bahçesinde kahvaltı yaparken prensesin odasının penceresine ağzında bir mektupla konan martıyı kralın görmesine dek. Tabii korkulduğu gibi olmamış… Martıların bile aracı olduğu İki gencin arasındaki büyük aşkı anlayamadığı için kendisinden utanmış ve ağlayarak kızına sarılan kral, hemen bir gemi göndertip fakir delikanlıyı getirtip kendisi ile evlendireceğini söylemiş.

Buna duyunca çok mutlu olan prenses hemen delikanlıya bir mektup yazmış ve olanları anlatmış. Bu arada mektubu götürmek için bekleyen martıya da tüm martıların düğünlerine davetli olduğunu söylemiş. Buna çok sevinen martı mektubu bir an önce ıssız adaya götürmek için yola çıkmış. Tam yolu yarılamışken yanından geçen bir kaç martı arkadaşına haber verip hepsinin düğüne davetli olduğunu söylemek için gagasını açtığında mektubu düşürmüş. Tüm martılar hep birlikte mektubu aramaya başlamışlar. Fakat bir türlü bulamamışlar… Bu arada prensesten mektup alamayan aşık delikanlı, yazmış olduğu mektupları göndermek için bir tek martı bile bulamamış… Biraz ilerisinde uçuyorlar fakat yanına gitmiyorlar ve mektubu arıyorlarmış…

Prensesin kendisini artık unuttuğunu, istemediğini, martıların da onun için yanına gelmediğini sanan delikanlı üzüntüsünden sonunda kendisini fenerden kayaların üzerine atarak intihar etmiş. Olanlardan habersiz kralın gemisi adaya vardığında fakir delikanlının soğuk bedeni ile karşılaşmışlar…

İşte o gün bugündür, martılar o mektubu ararlar. Mektubu bulup, o inanılmaz sevgiyi geri getirebileceklerine, her şeyi düzelteceklerine, inanarak hep denizler üzerinde uçuşup dururlar.

Günün Şiiri

Ringlerin Akşamı

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;

Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,

Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan

Ve arkasından güneş doğmayan büyük kapıdan

Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.

Gruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya aşk içinde harab ol, ya şevk içinde gönül.

Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül.

Günün Sözü

Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir.

L.A. Seneca

Adaletin hakim olduğu yerde, silahın yeri yoktur.

J.Amyot

Sevmediği ile yaşamak, sevilenden ayrı kalmaktan da kötüdür.

La Bruyere

Seviyorum o halde varım.

Unamuno 

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here