Bir Barışık Bir Küs

0
188

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yaz, çiz ve sonra sil. İşte sabahtan beri yaptığım. Kendimle bir barışık bir küs  olduğumdan yazılarımda küs oluyor ve onları siliyorum. Sonra yeniden yazıyorum. Çünkü içinizde bir şey varsa illa çıkacak bir yer arar ne kadar ertelerseniz erteleyin o çıkacak bir zaman bulur. Ve sanırım şimdi erteleme zamanı yine… Yazmayacağım dedim ve yazmıyorum işte. Bakalım ne zamana kadar direncim sürecek?

Bu sabah iyi insan olacağım diye kendime söz verdim. İyi insan ne demek? “kendine yenilmeyen insan” demek bence… Adı lazım değil arkadaşlarımdan birine çok kırılmışım çok ama çok ve ilişkiyi koparmışım. “Asla yeniden olmaz” diye oysa her zaman asla, asla deme derim kendime  ve herkese. Çünkü asla olamaz dediğiniz şey bir bakmışsınız olur. Ve siz başınızdan büyük bir laf etmiş olursunuz ki bende başımdan değil bedenimden büyük laf etmişim. Ve o arkadaşımı eskisi gibi değil ama en azından konuşturma babında bir hareket yapabilirim diye düşündüm bütün gece. Ve bu sabah kendime “bunu neden yapıyorsun?” diye sordum.

Aldığım yanıt net “çünkü benim yapım bu, kimseye bana davrandığı gibi davranamıyorum. Yalan yok  davranmak istiyorum hatta daha kötüsünü yapmak istiyorum. “kötüyüm ben kötü” diye diye. Ama olmuyor, yapamıyorum. İçimde güçlü bir başkası var. “Salak mısın” diyor aranızda bir fark var, sen onu yok mu edeceksin ve sonra eline ne geçecek? Mutlu olacak mısın yaptığından?

Hayır… Peki  o zaman kötü olmanın esprisi ne? İyi olmanın peki esprisi var mı? Onu kendine sor, yok mu acaba? Dudağımı büktüm. Allah biliyor ya barışmak istemiyorum ama kötü olmakta istemiyorum. Herkese davrandığım gibi davranabilirim ona da diye düşünüyorum. Böylece kendimi daha az huzursuz hissedebilirim.

Ancak adım gibi eminim ama ben adımdan aslında emin değilim ki herkes bir başka çağırıyor beni gerçek adım hangisiydi ben bile şaşırdım. O hiçbir zaman benim yaptığımı yapmaz bana. Aklına bile gelmez ve aslında bundan hoşnutta olamayacak. İşte farkımız bu? Ve ben bugün bu farkı korumaya karar verdim. Rahat mıyım  bu karardan ötürü? Evet ama tamamen değil. Beni bu kadar kıran, inciten, ezen bir insan aslında hayatımda olsa ne olur olmasa ne olur?

İşte biz zavallı ölümlüler bazen seçme şansına bile sahip değiliz, bize çizilen çizgiden dışarı çıkamayız, uçsuz bucaksız bir labirentte dolaşır dururuz. Ve şimdi bir başka sokağında dolaşmak zorundayım o labirentimin. Bu yüzden şimdi konuya uygun güzel bir yazıyı paylaşalım sağlık ve sevgiyle kalın sevgili okuyucularım. Yase

& & & & &

İyi bilinen bir konuşmacı, seminerine 20 dolarlık bir banknotu göstererek başladı. 200 kişinin bulunduğu odaya, “Bu parayı kim ister?” diye sordu ve eller kalkmaya başladı ve konuşmacı “Bu parayı sizlerden birine vereceğim fakat öncelikle bazı şeyler yapacağım” dedi. Parayı önce buruşturdu, ve dinleyicilere “Hala bu parayı isteyen var mı?” diye sordu, eller yine havadaydı.

Bu sefer, konuşmacı “Peki bunu yaparsam?” dedi ve $ 20 i yere attı onun üstüne bastı, ezdi, pisletti ve para simdi pis ve buruşuktu, fakat eller yine havadaydı ve o parayı herkes istiyordu. Ve konuşmacı söyle dedi “Arkadaşlarım burada çok önemli bir şey öğrendiniz. Burada paraya ne yaptıysam hiç önemli değil onu yinede istiyorsunuz, çünkü benim ona yaptığım şeyler onun değerini düşürmedi, o hala 20 dolar!”

Hayatımızda çoğu kez verdiğimiz kararlar veya hayat şartları nedeniyle hırpalanır, canımız acıtılır, yerden yere vuruluruz, kendimizi kötü hissederiz, fakat ne olduğu ya da ne olacağı önemli değil, hiçbir zaman değerimizi kaybetmeyiz, temiz yada pis, hırpalanmış yada kırılmış, bunların hiçbiri önemli değildir. Seni sevenler senin ne kadar değerli olduğunu her zaman bileceklerdir, hayatımızın değeri ne yaptığımız veya kimi tanıdığımızla değil kim olduğumuzla alakalıdır. Sen mükemmelsin, bunu asla unutma. Her zaman elinde olanları düşün olmayanları değil…

& & & & &

Çiçekle Suyun Hikâyesi

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar. İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için. Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su’ya aşık olmuştur. İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, “Sırf senin hatırın için ey su” diye… Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur. Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek acaba “Su beni seviyor mu?” diye düşünmeye başlar.

Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle… Hâlbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz. Çiçek, suya “Seni seviyorum der. Su, “Ben de seni seviyorum” der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine “Seni seviyorum” der. Su, yine “Ben de” der. Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler… Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya “Seni seviyorum.” der. Su da ona “Söyledim ya ben de seni seviyorum.” Der ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.

Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine… Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki; “Seni ben, gerçekten seviyorum.” Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir sorun diye… Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Sonra şöyle der doktor: “Hastanın durumu ümitsiz artık elimizden birşey gelmez.”

Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki: “Çiçeğin bir hastalığı yok dostum… Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için” der. Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece “Seni seviyorum” demek yetmemektedir…

Günün Fıkrası

Göreceli

Bir adam, Tanrının doğasını anlamak istiyormuş ve ona sormuş; “Tanrım, bir milyon yıl senin için ne kadar bir süredir?”

Tanrı şöyle cevaplamış; “Bir milyon yıl, benim için 1 dakika kadardır.” Adam sormaya devam etmiş; “Peki tanrım, bir milyon lira senin için ne kadardır?” Tanrı cevaplamış; “Bir milyon lira benim için bir kuruştur” Adam dayanamamış; “Tanrım bana 1 Milyon TL verir misin?” demiş.

Tanrıdan şöyle bir cevap gelmiş; “Bir dakika.”

Günün Şiiri

İREM AKSOY (3-C SINIFI BEŞ TEMMUZ İLKOKULU)

23 NİSAN

Geldi 23 Nisan

Çocuklara armağan

Çocuklar sevinsin

Yaşasın 23 Nisan

 

Çocukların bayramı

Sevinin çocuklar

Mutlu olsun tüm çocuklar

Sevinçle dolsun çocuklar

 

NİSA NUR AFLAZ (3-C SINIFI BEŞ TEMMUZ İLKOKULU)

YAŞASIN 23 NİSAN

Hoş geldin 23 Nisan

Yüzümüzde güller açtı

Eğleniriz güleriz

Yaşasın 23 Nisan

 

Atamızdan bu armağan

Bizi mutlu etti

Eğlendik güldük

Gelince 23 Nisan

 

23 Nisan, 23 Nisan

Yaşasın bu armağan

Bizi mutlu etti

Yaşasın 23 Nisan

 

ELİF EBRAR ULUTAŞ (3-C SINIFI BEŞ TEMMUZ İLKOKULU)

YAŞA 23 NİSAN

BAYRAĞIM ALBAYRAK

ALTIN GİBİDİR BAYRAK

SEVGİYLE BİRLİKTE

YAŞA 23 NİSAN

 

ÇOCUKLARIN GÜNÜDÜR

EĞLENCE DOLUDUR

SEVERSEN BU GÜNÜ

YAŞA 23 NİSAN

 

İdil KARŞANBAŞ (3-C SINIFI BEŞ TEMMUZ İLKOKULU)

23 NİSAN

Bugün 23 Nisan

Atatürk’ün armağanı

Neşe dolu kalbimiz

Geldi çocuk bayramı

 

Sevinçliyiz hepimiz

Geldi 23 Nisan

Neşe dolu kalbimiz

Sevinçliyiz hepimiz!

Günün Sözü

Önce isimleri sonra yüzleri daha sonra pantolonun fermuarını çekmeyi, en sonunda da fermuarı indirmeyi unutursun…

Leo Rosenburg

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here