Bayramlar Bizlerin Olsun…

0
77

Bayram üzeri “özlediğimiz gelenek ve göreneklerimizi” sizlerle yeniden yaşamak istedim. Milli ve Dini bayramlar, toplumda yaşayanları birbirine yakınlaştırarak kenetlendirir. Sevgi ve saygı duygusundan uzak kimseler, katı yürekli olmanın yolunu tutmuşlar demektir. Bu duruma düşenler derhal bundan kurtuluş çarelerini şu Mübarek Ramazan Bayramı öncesi yakalamaya çalışsınlar.

Bayram günleri barış ve sevinç günleridir. Dargınlık dinen yasaktır. Elbette bir arada yaşayan aile ve toplum fertleri arasında bazı anlaşmazlıklar, kişiler arasında sürtüşme ve tartışmalar çıkabilir. Ama tüm bazı olumsuz gelişmeleri; dargınlık safhasına vardırmamak gerekir. Bilhassa akraba ziyaretleri aradaki bağları kuvvetlendirmelidir.

Hz. Peygamberimiz müminlerin üç günden fazla dargın durmalarının uygun olmadığını belirterek şöyle buyurmuştur: “…Akraba ve komşulara iyilik etmek ve onlarla iyi geçinmek Kuran-ı Kerim’in tavsiyesidir…” Bayramlar; İnananlar üzerinde çok müspet tesirler meydana getirir. Dini şuur ve duygularını kuvvetlendirir. İnsanlara yeni bir heyecan ve çalışma zevki kazandırır. Bayramların, millî ve dinî duygular ile inanışların pekişmesiyle taze ve canlı tutulması fonksiyonunun yanında, toplumun birlik ve beraberliğini sağlamada ve bunun bireylerin bilincinde yer etmesinde de büyük önemi vardır.

Gerçekten dinî bayramlar; İnsanlar arasında kaynaşmanın, dostlukları ve ahbaplıkları ilerletmenin bir yolu olarak belli bir öneme sahip oldukları gibi, dini his ve şuurun sosyal hayatta tazelenmesinin de bir vesilesidir. Bayramlar; sosyal dayanışma ve barış şuurunun fertlere kuvvetle hâkim olduğu günlerdir. Dargınların kucaklaşması, aralarında kin, nefret bulunan kabile, aile ve şahısların, düşmanlık ve husumet duygularının sevgiye dönüşmesi, küçüklerin büyüklere saygı, büyüklerin küçüklere sevgi göstermesi, hastaların ziyaret edilmesi, verilecek küçük hediyelerle çocukların gönüllerinin alınması, hısım ve akrabanın bir kere daha yeniden kaynaşması, genellikle bayram günlerinde mümkün olmaktadır.

Bayram günleri, sevinç günleridir. Bu günlerde sevinçli ve güler yüzlü olmak tavsiye edilmiştir. Bayram günleri toplum şuurunu bütünleşir. Toplum fertlerini birbirleriyle seviştirip kaynaştırır. Hayatın bitmek tükenmek bilmeyen sıkıntıları içinde bunalan, bitkin ve yorgun hâle gelen insanları, bayramlar dinçleştirir ve çalışma azimlerini artırır. Bu günlerde akraba ve komşularımızla olan ilişkilerimiz kuvvetlenir. Birlik ve kardeşliğimiz güçlenir.

Orucunu tutamayan sağlığı müsaade etmeyen kardeşlerimizi dışlamamalıyız. Orucunu tutan ve tutamayan kardeşlerimizi de kucaklamalıyız. Birlik ve beraberlik içinde bayramımızı kutlamalıyız. Bayram sabahı camilerimizi dolduran Müslümanların hep birlikte ve içtenlikle Yüce Allah’a yönelmeleri, O’ndan af ve bağış dilemeleri ayrı bir önem taşır. Çünkü böyle bir amaçla bir araya gelen, aynı iman ve heyecanı taşıyan toplulukları, Yüce Allah’ın rahmeti kuşatır.

Bayram günlerinde annemizin babamızın ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız. Dinimizde Allah’a ibadetten sonra anne ve babaya saygı ve iyilik emredilmiş, onlara karşı “öf” bile demek yasaklanmıştır. Akraba ve komşularla tebrikleşerek, karşılıklı sevgi ve saygı duyguları aktarılmalı, karşılaştığımız herkesle selamlaşarak tebrikleşmeliyiz. Tanıdıklarımızı ziyaret ederek, hatırlarını sormalı ve gönüllerini almalıyız. Hastanelerde ve evlerde yatan hastaları ziyaret etmeli, şifa dileklerimizi sunmalıyız. Yetimlerin ve kimsesiz çocukların başını okşamalı, onlara anne ve baba gibi davranmalıyız. Çevremizdeki yoksullara ve bakıma muhtaç çocuklara yardım ellerimizi uzatmalı, onların da bayram sevinci yaşamalarını sağlamalıyız. Bizden hayır dua bekleyen ölülerimizin mezarlarına giderek onlara dua etmeli, ruhları için hayır ve hasenatta bulunmalıyız. Tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya çalışmalı ve aralarını bulmalıyız. Çocuklara hediyeler dağıtmalı ve onları sevindirmeliyiz. Her zaman olduğu gibi bayram günlerinde de, İslam’ın emrettiği şekilde, çevremizdeki insanlara iyi davranmalı, insanlara incitici ve zarar verici davranışlardan sakınmalıyız.

Sevinçlerimizi tüm bayramlarda “Bayram Sevinci” ile yaşadık. Gün oldu aradık böylesi günleri: “Nerede o eski bayramlar” dedik. Bazen zamanı gösterdiler, bazen yaşamın ta kendisini. Neşe ve sevincin bir tür ete kemiğe büründüğü günlerdir bayramlarımız. Bayramlarımız yaşantımızda hep oldular ve sonsuza kadar bundan sonrada hep olacak. Ananelerimiz böyle geldi böyle devam edecek. Teknoloji, her zaman her şeyi, “tüm iyi şeyleri” geri getirmiyor. Gelenek, içinde yaşarken, farkında olmadıklarımızı bize hatırlatıyor. Bayramlarla belleklerimizi tazelerken, sürdürüyoruz aslında geleneği. Ne kadar teknoloji gelişse de, teknolojinin sağladığı olanakları da kullanarak, yaşadığımız eski ananelerimizi, dini ve milli bayramlarımızın verdiği şevk ve heyecanı sürekli yaşamalıyız ve bu geleneği sürekli yaşatma mücadelesinde olmalıyız.

Etrafımız ateşten bir gömlek gibi! Dostumuz kesinlikle yok. Şu mübarek Ramazan ayı ve akabinde oluşacak Ramazan Bayramında birlik ve beraberliğimizi asla bırakmayalım. Savaş içerisinde bulunan ülkeler her zaman özlerini kaybetmekte ve yeni kuşakları değişik ülkelerin toplumuna göre ayak uydurmakta. Bizler asırlar boyu birlik ve beraberliğimizle bu günlere kadar geldik. Hamurumuz güçlü ve bozulmaz bir yapıda olduğu asla unutulmamalı!

Bu vesile ile Mübarek Ramazan Bayramınızı en içten duygularla kutluyor. İskenderun’umuzun gelenek ve görenekleri hiç bozulmasın dileğiyle, aile ve çevremizle birlikte Allahtan mutlu ve sağlıklı günler geçirmemizi temenni ediyorum.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here