Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bahar gelmiş, haberiniz var mı? Valla bendenizin haberi yok. Oysa limon ağaçlarım, ağır kış uykusundan uyandı, yeşillendi yaprakları, tomurcuklandı dalları. Her sabah onlara umutla, sevgiyle, huşuyla bakıyorum, minnacık öpücükler konduruyorum dallarına, minik tomurcuklarına. Onlar, Tayfun Talipoğlu’nun öldüğünü bilmiyorlar. Yolların onsuz öksüz kaldığını… Kaç günden beri gelen şehitlerden de haberleri yok. Bebeklerin babasız, anaların evlatsız kaldığını, evlere ateş düştüğünü, yüreklerin bu ateşle kavrulduğunu, Referandumdan da bi haberler! Kavga, gürültüden, tehditlerden, korkudan, kuşkudan da habersizler. Baharın da haberi yok zahir ki bütün güzelliğini yeryüzüne saçmak için sihirli değneğine dokunmuş bile.
Bütün bunlardan haberi olsaydı baharın, kışın, yazın, dalların, tomurcukların, börtülerin, böceklerin acaba yine gelirler miydi? Kardelen çiçeği güneşe olan aşkı için deler miydi karı, onun aşkıyla kasıp kavrulur muydu küllerinden, nergislere papatyalar, gelinciklere ve sonsuz bir yeşillik doğar mıydı? Pir Sultan Abdal baharı Nevruzu bu kadar güzel anlatabilir miydi? Belki? Ama iyi ki baharın, kışın, yazın, börtünün, böceğin hele hele limon ağaçlarımın bütün bunlardan haberi yokmuş, yoksa nasıl umut dolacaktı içimize, gözerimizin hüznünü kim yıkayacaktı, aşk nasıl doğacaktı içimize? Bugün bahar bayramı, yani Nevruz, yani yeni bir gün, yeni bir uyanış, taptaze küllerinden doğarak, dilerim bu uyanış hayırlara vesile olsun. Ve sevgili okuyucularım Pir Sultan Abdal Nevruz’u sultan olarak değerlendirmiş ölümsüz dizelerinde
NEVRUZ SULTANIM
Sultanı Nevruz günü canlar uyanır
Hal ehli olanlar nura boyanır
Muhib olan bu gün ceme dolanır
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın
Aşık olan canlar bu gün gelirler
Sultan Nevruz günü birlik olurlar
Hallak-ı cihandan ziya olurlar
Himmeti erince
Farsça “Yeni Gün” adını taşıyan bahar bayramı, “nevruz” Pir Sultanın dediği gibi insan ruhunun tabiatla birlikte uyanışıdır aynı zamanda mistik anlamda “aşık olan canlar bu gün gelirler”. Sultan nevruz günü birlik olurlar “hallak’ı cihandan ziya olurlar” “himmeti erince nevruz sultanın.” Dizeleri ile anlaşılacağı gibi o gün geldiğinde uyanan canlar birlik olursa nevruz sultanın isteği ile. Madde aleminden maneviyat alemine yükselir canlar!
Valla sevgili okuyucularım “maneviyat alemin bir tarafa bırakalım” diyemiyorum çünkü bahar demek yeni gün, yeni yıl yeni bir dünya demek ve bu dünyaya bakarken, uyanışını izlerken ölümden sonraki dirilişini, kuru dalların yeşillenmesini, tomurcukların oluşmasını, tohumların toprağı delmesini? Dalıp gitmemek bu âlemden pek olası olmuyor gibi bana. Gerçeğe dönmekse, alerji ve astım, bronşit ve depresyon?! Fırtına yağmur. (Aynen bu günkü gibi…) Doğa baharlık giysileri içindeki ağaçları sınama derdine düşer sanki bu günlerde. Fırtınalarını yollar üzerlerine, yolar rüzgârlar acımasızca dallarını, köklerini, toprağa sağlam basanlar direnir, zayıflarsa yok olur gider. Sanırım duygular içinde bu böyle, sağlam tutunan inancına ziya olur bu alemden.. Pir sultanın deyişi ile. Benimde inandığım ancak sağlam tutunamayan, savrulur durur madde aleminin günlük vesvesesinde (off ya birde mistik takılmadığımız kalmıştı haa?)
Ve sevgili okuyucularım nevruz geleneği ne Sünnilikle, ne Alevilikle, ne Bektaşilikle doğrudan doğuş bağlantısı olmayan, İslâmiyet’ten çok öncelere giden bir gelenektir. Yani bir dinin veya mezhebin bayramı değildir. Bu yüzden de herhangi bir şekilde bir mezhep adına, bir din adına, bir etnik menşe adına bağlı gösterilmesi, istismar edilmesi bir ayrılık unsuru olarak takdim edilmeye çalışılması yanlıştır.
Ve sevgili okuyucularım nevruz her yıl 21 Mart’ta dini bir bayram gibi kutlanır bütün Türki devletlerde. Bu günlerde insanlar nevruz ateşinin etrafında toplanır. Çeşitli yemekler yapılır, eş dost ziyaretlerine gidilir. Gizlice evlere hediyeler bırakılır ve her yöreye göre değişik bu kutlamalar. Bizim kutlamalar yine bir seçim zamanına denk geldi. Olsun nevruz dediğin bir gün değil ki zaten önümüzde güzel, bahar günleri var bahar boyunca her gün nevruz zaten.
Ve sevgili okuyucularım sağlıkla, sevgiyle kalalım her zaman bahar bizden habersiz gelse de bize onu görecek gözler versin dilerim yaratan her an dilerim. Ayrımsız gayrımsız bahar bayramımız kutlu olsun sevinç ve sevgi dolu olarak. Yase
Günün Şiiri
Ötme Bülbül
Ötme bülbül ötme şen değil bağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Tükendi fitilim eridi yağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Deryadan bölünmüş sellere döndüm
Ateşi kararmış küllere döndüm
Vakitsiz açılmış güllere döndüm
Dost senin derdinden ben yana yana
Haberin duyarsın peyikler ile
Yaramı sarsınlar şehidler ile
Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile
Dost senin derdinden ben yana yana
Abdal Pir Sultan’ım, doldum eksildim
Yemeden içmeden sudan kesildim
Zülfün kemendine kondum asıldım
Dost senin derdinden ben yana yana
Bende bu yayladan şaha giderim
Karşıdan görünen ne güzel yayla
Bir dem süremedin giderim böyle
Ala gözlü pirim sen himmet eyle
Ben de bu yayladan şaha giderim
Eğer göverüben bostan olursam
Şu halkın diline destan olursam
Kara toprak senden üstün olursam
Ben de bu yayladan şaha giderim
Bir bölük turnaya sökün dediler
Yürekteki derdi dökün dediler
Yayladan ötesi yakın dediler
Ben de bu yayladan şaha giderim
Dost elinden dolu içmiş deliyim
Üstü kan köpüklü meşe seliyim
Ben bir yol oğluyum yol sefiliyim
Ben de bu yayladan şaha giderim
Alınmış abdestim aldırırlarsa
Kılınmış namazın kıldırırlarsa
Sizde şah diyeni öldürürlerse
Ben de bu yayladan şaha giderim
Pir Sultan Abdal´ım dünya durulmaz
Gitti giden ömür geri dönülmez
Gözlerim de şah yolundan ayrılmaz
Ben de bu yayladan şaha gider
Dostun Bir Gülü Yaralar Beni
Şu kanlı zalımın ettiği işler
Garip bülbül gibi beni zar eyler
Yağmur gibi yağar taşlar başıma
İllede dostun bir fiskesi yaralar beni beni beni
Can beni beni beni dost beni beni beni
Dar günümde dustum düşmanı beli oldu
Bir derdim var idi şimdi el oldu
Ecel fermanı boymuna takıldı
Gerek vura gerek asa lar beni beni beni
Can beni beni beni dost beni beni beni
Pir sultan abdalım can göye almaz
Haktan emir olmasa ı rahmet yağmaz
Şu ellerin taşı bana hiç degmez
İllede dostun bir tek gülü yaralar beni beni
Can beni beni beni dost beni beni beni.
& & & & &
Varıp yoldaş olma sen uğursuza
Komşu olma namussuza arsıza
Sabah selâmını verme pîrsize
Adamın başına belâ getirir
Muhib yolldaş olma kalleş yâr ile
O yâr da durmadı bir ikrar ile
Sakın sohbet etme münkir kör ile
Altının adını pula getirir
Pir Sultan ABDAL
Günün Sözü
Aptallar, utanılacak bir şey yaptıkları zaman mazeret diye o işi her zaman yaptıklarını söylerler.
Bernard SHAW