Değerli okurlarım, yeni yıldan bir gün önce ismen bilmediklerimizle beraber çok dostlarımla karşılaştım. Bayramlarda da böyle olduğundan, bu yaklaşım bende alışkanlık haline geldi.
Genel olarak şu soruyu sormuştum dostlarıma; Yeni Yıldan Bekliyorsunuz, Özel Bir Beklentiniz Var mı? İnanın hiçbir ilavem yok, olduğu gibi naklediyorum… “Önce Sağlık Afiyet, Barış ve Huzur İçinde Olmak İstiyoruz…”
Yani, han, hamam, apartman, lüks daire, son model arabalar, çok para vs… Bunların hiç birini duymadım. Demek ki barışa huzura millet olarak öylesine susamışız ki, o anda akla başka şeyler gelmiyor.
Sadece birisi: “Yılbaşını kutlamak günahtır, zinhar haramdır” dedi.
Neden? “Gâvur icadı da ondan… O kırmızılı beyazlı adam da kimmiş…” O kırmızılı beyazlı dediği kişinin “NOEL BABA” olduğunu bilmiyor, ne amaca hizmet ettiğini anlamıyor ki. Muhtemelen anlamak işine gelmiyordur.
Oysa yüzlerce yıl önce söylenen tatlı bir yalanın içeriğini her yeni yılda anlatmaya çalışıyorum, ayrıntılı biçimde. Bu konuyu fazla uzatmayacağım. Bakınız… En yakın dostumuz olarak kabul ettiğimiz katar’da, büyük coşkuyla kutlandı yedi yıl, eğlenceler havai fişekler falan…
Arap dostlarımızda yine coşkuyla kutlandı ve de hiçbir masraftan kaçınılmadığı gibi, olaysız yeni yıla girildi. El ezber bir şey söylemedi yapılan şenliklere, eğlencelere. Keza Dubai’de de aynı minval üzere eğlenildi, havai fişekler patlatıldı ve de hiçbir olay yaşanmadı. Ekranlarda gördüğümüz kadarıyla.
Yılbaşı kutlamaları “GÜNAYTIR” ve “ZİNHAR HARAMDIR” diyen alnı secde görenler, bu alçaklığı yapan katiller için neden hutbe okutmuyorlar… NEDEN? Bir Cuma namazı sonrası İslam’ın itibarını yerle bir eden bu barbarları, alçakları lanetleyen bir gösteri yapılmıyor? NEDEN?
Yaptıkları iyi bir iş var, aklımdayken söylemek istiyorum. Cumhurbaşkanı’nın Cuma namazı için gideceği caminin önünde kuyruk oluşturup, el pençe divan durmak. Namaz saatini de ona göre ayarlamak…
Millet bazılarının istifa edeceğini düşünür olmuşken, bu düşüncesinde yanılmadı. Bu düşünceleri gerçekleşti. İstifaya davet edilecek birisi bulundu.
Kim biliyor musunuz? Katliamın yapıldığı Reina’nın sahibi. O adam hangi makamdan istifa edecek belli değil. Bu sözlerimle istifa edecek, ettirilecek kimse olmadığını söylemeye çalışıyorum. Gönül Köşemde de devam edeceğim…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Gidenlere Selam Olsun
Değerli okurlarım, Reina katliamı bizleri olduğu kadar inanıyorum ki diğer ulusları da derinden yaraladı, ters yönde etkiledi. Hani diyoruz ya, “Bugün bana, yarın sana” misali herkeste bir korku belirdi. Zaten terörün amacı nedir ki; korkutmak, sindirmek değil mi?
Dikkat ederseniz, insanlar güçsüz bulduklarına diklenir, ona zarar vermeye çalışır. Sporda da böyle değimli? Futbolda, rakibin en keyif mevkiine ataklar yapılır ve orası koridor haline getirildi. Boksta da aynı şeyleri söyleyebiliriz.
Peki, bizler zayıf mıyız, ülkemiz güçsüz mü ki, ne idüğü belirsiz hayvanlar güzel ülkemizde katliamlar yapıp, bizleri acıya gark ediyor? Üstelik bizleri güçlü insanlar yönetiyor. Her katliamdan sonra öyle delikanlıca konuşuyorlar ki, insanın içi ısınıyor.
Terörün Dini İmanı, Rengi Olmaz. Bütün İhtimaller tek-tek değerlendiriliyor. Sadece Biz Değil, Hiçbir Ülke Güvende Değil! Kimse Kardeşliğimizi Bozamayacak. Ülkemizden Bir Çakıl Taşı Bile Sökemezler. Bazen de gaza gelip şunları söylüyorlar.
AB bize madik attı. ABD’den bir halt olmaz. Bir başkası; Kusura Bakmasınlar, Bize Yutturamazlar, Yutmayız. Bu sözleri söylerken nereye varılmak isteniyor. Eski hesaplaşmaları gündeme getirmek, birilerinin nasırına basmak, çevreye iyice antipatik olmak bize ne kazandırır bilemiyorum.
Oysa koşullar ne olursa olsun, nezaketi, siyasi üslubu göz ardı edemeden, biraz da dilimizi ısırmakta yarar vardır diye düşünüyorum.
Siyasi nezaket; bizleri küçültmeyeceği gibi, karşı tarafı da dev aynasında göstermez ama düşündürücü olur, gemiler yakılmaz, köprüler atılmaz. Bu nezaket dediğim nesne var ya hiçten gelir, fakat çok şeyleri halleder.
İnsanlar bulundukları makamın hakkını vermeli, o makamın saygınlığına halel getirmemeli. Bazı yanlışlar özür dilemekle temizlenmez.
ABD’den bir halt olmaz diyen kişiye, karşı tarafta “Ulan mideci, senden BOŞBAKAN bile olmaz” derse ne cevap vereceksin, savaş mı ilan edeceksin? Reina ve daha önceki katliamlarda toprağa düşenlere selam olsun. Onların göç etmelerine kader ilahi diyemeyiz. Bir yerleri suçlamakla da bir yere varamayız. Öncelikle yanlışlarımızı görüp ona göre çalışmalar yapmalıyız.
Hep üst akıl deniliyor, yani üst akıllılar suçlanıyor. Doğru olabilir, ama bizim hiç aklımız yok mu? Az akıllı, orta akıllı kimselerimiz yok mu? Bana öyle geliyor ki; bütün bu olumsuzluklar başkanlık sistemine geçildikten sonra düzelecektir. Sadece konu ile ilgili oylamalar nasıl olacak diye merak ediyorum. Herkesin alnı secde gördüğüne göre oylamalar da “KAPALI ZARF USULÜ İLE” yapılacaktır. Hakça bir düzen içinde olduğumuza göre, bu şekilde yapılacak oylamanın korkulacak bir yanı olamaz. Alnı secde görenler hiç günah işler mi?
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Yalanla Siyaset Olmaz
Reina ve diğer katliamlarda, din iman, mezhep güdülmüyor. Amaç insanları korkutup, sindirmek! Terörün amacı budur bildiğiniz gibi. Yeni yılı kutlamak için gece kulübüne giden o masum insanlar hunharca katledilmişlerdir. Bunun içki içmekle, dans etmekle, sosyal giyinmekle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.
Ancak, yaşam biçimi, yaşam tarzıyla ilgili bir çatlak var ülkemizde. Bu hep gündem oluşturmuştur. Spor yapan kadınlarımızı tehdit etmek, mini etek giyenleri tekmelemek hep bizde!
İşte, bunların önüne geçemiyoruz. Bu konuda fetva bile veriliyor. “TAHRİK ETTİ” deniliyor. Sosyal giyinmek zinadan sayılıyor. Böyle rezalet olmaz.
Sonra birisi çıkıp; “Yaşam tarzını ihlale izin vermeyiz” diyor. İnsan söylediğine kendisi de inanmalı. Yalanla, kandırmaca ile siyaset yapılmamalı. Millete “Ne istediniz de vermedik” diyebiliyorsan, bu biraz düşündürücü olabilir. Vesselam…
Günün Sözü
Bunları Yutmayız, Gargara Yaparız…
Öcal’dan İnciler
Kimse Bizlere Madik Atamaz…
