Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Geçtiğimiz hafta ahilik haftasıydı. Ve benim bilgisayarım hasta olduğundan, doğal olarak bende hasta idim. Bu nedenden çok zamandan beridir ki sayfam çok güzel derlenmiş hazır yazılardan oluştu. Ve ahilik haftası kutlanmasına ve aradan geçen zamana rağmen konu hakkında kendimden bir şeyler yazamadım.
Aslında bulunduğumuz durumda bazen haftaları, özel günleri hep sonradan yakalayabiliyor olduk. Okullar açıldı… Veliler öğrenciler için yalnızca okul masrafları, kitaplar ve yolların durumu gündemde, bizim bölgemizde ekstra barınma sorunuyla boğuşan veli ve öğrenciler için durum daha da zor…
Ve hayat devam ediyor bir sürü kişisel ve toplumsal hengâme içerisinde… Ve biz bazı değerlerimiz sayesinde yaşama tutunmaya çalışıyorken ahilik hakkında bildiklerimizi ve derlediklerimizi de paylaşmak istiyoruz. Geçmiş olan haftayı canı yürekten kutlayarak.
Ahilik aslında sosyal ve felsefi yaşamımızdaki değerlerden yalnızca biridir… Ve yalnızca bir esnaf dayanışmasının adı değildir. Köklü geçmişi ve derin felsefesi olan bir kuruluştur. Ahilik hakkında bundan yıllar öncede yazmıştım, şimdide haddim olmadan araştırmalarıma dayanarak biraz bilgi vermek istiyorum bu konu ile ilgilenen okuyucularıma. Çünkü ahilik aslında bilinmesi gereken bir felsefedir bence.
Ahilik, Ahi Evran Hazretleri tarafından Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Aslen Horasan Kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır.
Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyoekonomik düzendir. Ahi Evran Hazretlerine Ahi Baba da denir.
Bazı araştırmalar ahiliğin Kırşehir’de ortaya çıktığını ileri sürer. Diğer bir görüşe göre, Bağdat’ta büyük üstatlardan ders alan Ahi Evren, Arapların kurduğu Fütüvvet Teşkilatı’ndan etkilenerek, 1205’te Anadolu’ya gelmesinden kısa bir süre sonra ilk olarak Kayseri’de Ahilik Teşkilatını kurmuştur, yönünde. Diğer bir görüşe göre ise Aslen Horasan Kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da kurmuştur yönünde…
Ahilik sözcüğü bir iddiaya gör Arapça Diğer bir iddiaya göre de Türkçedir. Divânu Lügati’t-Türk’te ise AHİ. Eli açık, koçak, selek, cömert, yiğit, delikanlı gibi manalar ifade eden Akı kelimesiyle düşünülmüş ve “Ahi Baba” tabiri olarak kullanılması daha akla uygun bulunmuş. Selçuk Üniversitesi Tarih bölümünde öğretim üyesi Prof. Dr. Mikail Bayram ise Arap kültüründe ideal kahraman, sahavet ve şecaat timsali olan Fütüvvet erinin adı “Feta”, İran kültüründe “Cevanmerd”, Türk kültüründe “Akı”dır.
Türk Akılığı, İslamiyet’le Arap Fütüvvet şiarından etkilenmiştir. Akılar birbirlerine karşı kardeşçe tutumundan dolayı Akı kelimesi yerini Ahi kelimesine bırakmış ve Abbasi Devleti’nin sona ermesiyle Fütüvvet yerini Ahiliğe bırakmıştır, görüşündedir.
& & & & & &
Vikipedi, özgür ansiklopedide yayınlanan görüşünden aldığım bilginin bir bölümünden;
Ahiliğin Menşei ve Dini Yapısı
Prof. Dr. Köprülü’ye göre Ahi birliklerinin ideolojik yapısını oluşturan öğelerden birisi Batıniliktir ve Ahilik teşkilatı Bektaşi İslam bir yapı barındırmaktadır. Ayrıca seyyah İbn-i Batuta’nın ifadesine göre Ahi zaviyeleri Bektaşi dergahına mensuptur. Hacı Bektaş Veli Hazretleriyle Ahi Evran’ın Kırşehir’de sık sık bir araya gelip sohbet ettikleri yazılır.
Fütüvvetnâmelere göre, Ahiliğin anenevi menşei Ali’ye dayanmaktadır. Muhammed, Ali’ye “Sen benim yoldaşımsın, ben Cebrail’in yoldaşıyım, Cebrail de Allah’ın yoldaşıdır” diyor. Sonra Selman-ı Farisi’ye Ali’ye yoldaş olmasını söylüyor. Selman-ı Farisi’de Ali’nin elinden tuzlu su içerek ona yoldaş oluyor. Bundan sonra Peygamber, Ali’ye: “Ya Ali ben seni tamamlıyorum ve olgunlaştırıyorum” diyerek şalvarını giydiriyor ve beline bağlıyor. Fütüvvetnamelere göre; fütüvvetin temeli budur ve fütüvvet ehli arasında kadeh sunmak, şalvar giydirmek ve bel bağlamak, yani yoldaşlık ve kardeşlik kuralları buradan gelmektedir.
& & & & &
Ahiliğe Üyelik Şartları
Ahi olmak ve peştemal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur. Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması beklenmektedir:
Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak
Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak
Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak
Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak
Halktan yana kapısını bağlamak, Hak’tan yana kapısını açmak
Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak
Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak
Ahilik teşkilatı 3 dereceli bir düzene dayanır. Her kapı üç dereceyi içerir. Bu dereceler şöyle sıralanır: Yiğit, Yamak, Çırak, Kalfa, Usta, Ahi, Halife, Şeyh, Şeyh-ül Meşayıh
Ahilik, Galip Demir’e göre, “Türkler’in Rönesansı”dır. Veysi Erken’e göre, Ahilik ve kurum düzeni bugünlerin şartlarında bile, 5 çekirdek ilke ile, “Toplumsal sorumluluk, Hizmette mükemmellik, Dürüstlük ve doğruluk, Ortak yaşama” ile örnek bir ‘yatay örgütlenme’ toplum hareketi şekillendiriyor. Erken, Ahiliğin bu yönüyle, 2000’li yıllar için bile ileri bir örgütlenme modeli sunduğunu kaydediyor.
Sevgili okuyucularım Vikipedi, özgür ansiklopediden derlediğim bilgilerle dağınık olan kendi bilgilerimi düzene soktum. Ve merak edenlere sıkılmadan okuyabilecekleri bir yazı hazırladığımı sanıyorum. Ve şimdilik sağlık ve sevgiyle hep birlikte elele olmaya devam diyerek yazımı noktalıyorum. Yase
Günün Şiiri
Aşıklar
Karadeniz gibi kükrer coşarsa
Dalgası gelince yaman aşıklar
Hırs gelip de ayranlığı şişerse
Kaybeder iradey, dümen aşıklar
Ağzına geleni hemen atarlar
Ben aşığım diye çalım satarlar
Haram demez helal demez yutarlar
Bibersiz baharsız çemen aşıklar
Karanlıkta ayna görse ay sanır
Ürüyada şarap içse mey sanır
Mezarlığa yol uğrasa köy sanır
Gözleri kararmış duman aşıklar
İyi demez kötü demez metheder
Bakarsın ki bir tel kırmış çat eder
Sorsan baksan aşka binmiş at eder
Yorulup yollarda kalan aşıklar
Şehvetle aşıktır kıza geline
Arı olan tuz katar mı balına
Ebrişimden nazik ipek teline
Tadarlar çeşitli yalan aşıklar
Kabını yumaya bulamaz karı
Hind’ten Hindistan’dan bahseder yari
Beğenmez topalı bulamaz körü
İsterler bir kaşı keman aşıklar
Asıl aşıkların arzu cemaldir
Arifler bilirler ehl-i kemaldir
Aşıklar bizlere yüz yıllık yoldur
Koşsak da peşinden hemen aşıklar
Aşıklar çoğaldı sadık az kaldı
Fikreyle ey Veysel ne zaman geldi
Şiirde ne özet ne bir öz kaldı
Savurur denesiz saman aşıklar
Aşık Veysel ŞATIROĞLU
Günün Fıkrası
Yanlış Taraf
Vahşi Batıda bir gün, bardan içeri izbandut gibi çift tabancalı bir kovboy girer. Herkesin şaşkın bakışları arasında son derece hızlı bir hareketle iki tabancayı da çekip havaya birer el ateş eder ve bağırır: “Sağ tarafımdakiler aptal, sol tarafımdakiler beyinsiz. Var mı lan itirazı olan? Varsa kalksın ayağa!” Temel, hemen ayağa kalkar, kovboy derhal tabancaları adama doğrultur: “Hey, senin itirazın var galiba!” “Yok be abicum, ha pen yanlis tarafa oturmisum da…”
Günün Sözü
Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir.
Honore de BALZAC
Susmanın kudretine inanıyorum. Bu mevzu üzerinde saatlerce konuşabilirim.
Bernard SHAW