Değerli okurlarım, makaleme mutadı veçhiyle edebi girişle devam etmek istiyorum. “Yaradılanı severiz Yaradan’dan ötürü” diyoruz ya. Ben de bu edebi girişlerimi sevenleri ve de ısrarcı olanları seviyorum.
Efendim, “Sinerji” sözcüğü var ya, bu sözcüğün ne anlama geldiğini bilmeme, bazı makalelerim de kullanmama rağmen, yine de TDK (Türk Dil Kurumu) sayfalarını aralayıp bir göz atmak istedim. Fransızcadan dilimize sızmış bir kelimeymiş…
TDK, sinerji hakkında şunları söylüyor. “Artı güç, görevdaşlık, bir işi yapmak sonuçlandırmak için varılan ortak istek, güç” anlamına gelen bir sözcük. Demek ki bendeniz de Fransız uyruklu bu kelimeyi yanlış kullanmıyormuşum ve bu nedenle de mutluyum.
Bir yabancı kelimenin ne anlamlar yüklendiğini tam olarak bilir ve kullanırsak, ifadelerimiz de güçleniyor. Sinerjide olduğu gibi! Özellikle ortak çaba gerektiren sanatsal oluşumları anlatırken ya da bir söyleşi gerçekleştirdiğimizde gerçekten işe yarıyor. Sinerjiye teşekkürler…
Örneğin, geniş katılımlı etkinliklerin ardında n başka önemli aktivitelere hazırlanırken yüreklerimiz, yine bu sözcükten yardım alacaktır. Koşullar ne olursa olsun, asıl gerçek değerini bulma sürecindeki insan misali. Parayı, mesleki seviyeyi, rütbeyi hedefe koyup, gittikçe daralarak yükselen bir kariyer zirvesine, emin adımlarla tırmandığını sanan her faninin er ya da geç fark edeceği bir hayal kırıklığıdır.
Bu hayal kırıklığını tüm canlılar tadacağı için kimse yadırgamaz ve de bunu kabullenmiştir zaten. Başkaca bir seçenek yoktur da ondan. Dilimize sızan ve yararlar da sağlayan “Sinerji’nin, bu ilahi kabullenmeye hiçbir etkisi olamaz…” Doğru değil mi?
Evet, konumuzla ilgili ve attığımız başlıkla ilgili olarak ve soru sorulmasına da meydan vermeden sizlere ilginç paragraflar sunacağım. Tarih, temel bir yanlışla başlıyor ve tarihin her döneminde doğaya hakim olan insan, konuşma, düşünme, teknoloji geliştirme yeteneğine bakarak insan aklının mutlaka doğruyu bulacağına inanıyor. Keşke tüm yanlışlar böyle olsa…
İçinde yaşadığımız modern çağda bile yanlış yapan, çılgın projeler üretmeye çalışan insanlar arada bir çıksa da, insanlığın kolektif aklının mutlaka doğruya ulaşacağına, bireylerin değilse bile toplumların akıl temelinde akılcı davranacaklarına inanılıyor.
Yeşil zemin üzerinde bir futbolcunun rakibini sağa yatırıp solundan geçerek golünü atması, taraftarları zevkten dört köşe edebilir ama akıllı bir sporcu ile bir çalımşoru aynı anda örtüştürmek de mümkün değildir. Çok ciddi bir hataya düşmüş oluruz. İnsanlar, hem yanlış ve hem de akılsız davranışlarıyla iklim değişikliklerini ve doğal felaketleri tetikliyor. Aynı zamanda akılsız olduklarından öte, insanları korku da sarmış sarmalamış. Bunu kimselere anlatamazsın. Hele bir anlatmaya kalk FETO’cü diye damgayı yersin.
Spora yapılan yatırımlara diyeceğimiz yok. bir de silahlara yapılan yatırımları aç kalan çocuklara, yoksul ailelere ve de sağlık hizmetlerine yapılsa kim kazançlı çıkar dersiniz. Silaha yapılan yatırımlar cesaretten değil, korkudan gelmiyor mu? Sanık sizin…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
