Ne Duymak İstersen

0
132

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? “Arada bir gündem dışı yaşamak gerekiyor” diyorum ruh ve beden sağlığımız için. Yoksa kurtuluşa ermeden sonsuzluğa karışacağız bu gidişle. Aptal depresyon ilaçları ile kendimizi uyuşturacağımıza, havadan cıvadan takılmak, hiç ilgisi olmayan bir müzik dinlemek, şiir, kitap okumak, yabancı birisi ile doğa üzerine söyleşmek, tembelce sırt üstü uzanıp, yıldızları ya da tavanı seyretmek, ya da ziraat bahçesine gidip ağaçlar ve çiçeklerle zaman geçirmek, hafif birkaç öykü okumak çok daha yararlı olabilir diye düşünüyorum…

Gerçi öyküler, ne kadar hafif gibi görünse de, çoğunun ders verme gibi özellikleri var, tabi almak isteyene. Öylesine de okunabilir bazen. Öykülerimizi okumaya başlamadan, sağlık ve sevgiyle kalalım diyorum sevgili okuyucularım, hep birlikte ayrımsız, gayrımsız, malum insanların dışında tabi. Ve unutmayalım her şey çokkkk güzel olacak. Yase

& & & & &

Ne Duymak İstersen

Bir gün New York’ta bir grup iş arkadaşı yemek molasında dışarıya çıkarlar. Gruptan biri Kızılderili’dir yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yolda çalışma yapan işçilerin, araçlarının çıkardığı gürültü ve araçların korna sesleri arasında ilerlerken Kızılderili kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyler ve aranmaya başlar arkadaşları bu gürültüde arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam ederler.

Aralarından bir tanesi inanmasa da onunla birlikte aramaya devam eder. Kızılderili caddenin karşısına doğru yürür, arkadaşı da arkasından takip eder ve o binaların arasında bir kaç tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı Kızılderili’ye “Senin insanüstü güçlerin var! Bu sesi nasıl duydun ?” diye sorar.

Kızılderili ise bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek arkadaşına kendisini izlemesini söyler.

Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlayarak atar. Bir çok insan bozuk para sesinin ceplerinden düşen bir paramı diye sesin geldiği yöne doğru bakar Kızılderili arkadaşına dönerek; “Gördün mü? Önemli olan nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğine bağlıdır.

Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin…” der

& & & & &

Kayıp Kadının Öyküsü

Bir Dakota kızı kendisine nazik davranacağına söz veren bir adamla evlenmiş, ama adam sözünü tutmamış. Durup dururken bir mazeret bulur ve kadını döver dururmuş. Kocasının kabalığından bıkan kadın bir gün kaçıp gitmiş. Bütün köy aramış, ama kayıp kadından en küçük bir iz bile bulamamış.

Bu arada, kaçak kadın bütün gün, bütün gece etrafta dolanmış. Ertesi gün ona kim olduğunu soran bir adama rastlamış. Kadın bilmiyormuş, ama adam sıradan biri değil, kurtların şefiymiş.

“Benimle gel” demiş adam ve onu büyük bir köye götürmüş. Kadın köyde bir sürü kurt görünce şaşırmış. Gri kurtlar, siyah kurtlar, kır kurtları. Dünyanın bütün kurtları o köyde toplanmış gibiymiş.

Kurtların şefi kadını büyük bir çadıra götürmüş ve içeri davet etmiş. Ne yemek istediğini sormuş.

“Bufalo eti” diye cevap vermiş kadın.

Şef iki kır kurdu çağırmış ve onları genç kadının istediğini bulmaları için göndermiş. Koştura koştura gitmişler ve kısa bir süre sonra omuzlarında yeni öldürülmüş bir bufalo buzağısıyla dönmüşler.

“Etin nasıl pişmesini istersin” diye sormuş kurtların şefi.

“Haşlama” demiş genç kadın.

Tekrar iki kır kurdunu çağırmış. Hayvanlar yine koşa koşa gitmişler ve çadıra küçük bir bohça getirmişler.

İçinde herhalde bir yerlerden, belki birilerinin kampından çalınmış olan tahta parçaları, çakmaktaşı ve bir bıçak varmış. Eti pişirmişler.

“Etin nasıl hazırlansın” diye sormuş şef.

“İnce dilimler halinde” diye cevap vermiş genç kadın.

Kır kurtları çağrılmış tekrar ve hemen bir bıçak çıkarmışlar ortaya. Genç kadın buzağının omzundan ince dilimler kesmiş ve yemiş.

Böylece orada bir yıl yaşamış, bütün kurtlar ona karşı çok nazikmiş. Bu sürenin sonunda kurtları şefi ona: “İnsanların bufalo avlamaya geliyor. Yarın öğlen burada olurlar. O zaman çıkıp onları karşılamalısın, yoksa bizi yakalayıp öldürürler” demiş.

kadın ve kurtlar ile ilgili görsel sonucu

Kadın ertesi gün öğle vakti yakındaki bir tepeye çıkmış. Atlarının sırtında birkaç genç adam geliyormuş. Ayağa kalkıp onu görmeleri için el sallamış. Adamlar kim olduğunu merak etmiş ve öğrenmek için yaklaşmış.

“Bir yıl önce genç bir kadını kaybettik, eğer oysan şimdiye kadar neredeydin?”

“Kurtların köyündeydim. Onlara zarar vermeyin” diye cevaplamış kadın.

“Geri dönüp herkese söyleyeceğiz” demişler. “Yarın öğlen yine burada seni bekleyeceğiz.”

Genç kadın kurtların köyüne dönmüş. Ertesi gün yakındaki bir tepeye çıkmış, ama bu sefer başka birine. Biraz sonra bozkırda bir sıra halinde gelenleri görmüş. Önde savaşçılar arkada kadınlar ve çadırlar.

Genç kadının anne babası onu gördüklerinde çok sevinmiş. Ama yakına geldiklerinde genç kadın bayılmış, çünkü artık insan kokusuna dayanamıyormuş. Kendine geldiğinde şöyle demiş:

“Bufalo avına çıkmalısınız, babam ve bütün avcılar. Yarın avlarınızın dilleri ve uygun parçalarıyla birlikte tekrar gelin.”

Babası bunu yapacağına söz vermiş ve kafiledeki bütün erkekler atlarına atlayıp büyük bir ava çıkmış. Ertesi gün atları bufalo etleriyle dolu olarak dönmüşler. Genç kadın etleri gösterdiği iki tepe arasında büyük bir yığın yaptırmış. O kadar çok et varmış ki, yığın neredeyse tepeler kadar yüksek olmuş. Genç kadın yığının ortasına ucunda kırmızı bir bayrak asılı olan bir direk dikmiş. Sonra yüksek sesle kurt gibi ulumaya başlamış.

Bir anda her yer kurtlarla dolmuş. Hırsla et yığınına saldırmışlar ve kısa bir süre içinde son parçasına kadar yiyip bitirmişler.

Sonra genç kadın kendi insanlarıyla birlikte dönmüş. Kocası kadından ona dönmesini ve tekrar birlikte yaşamalarını istemiş. Uzun bir süre kadın bunu reddetmiş. Ama en sonunda barışmışlar.

Gönderen: Yürüyen Bulut

Günün Şiiri

İki Kalp

İki kalp arasında en kısa yol:

Birbirine uzanmış ve zaman zaman

Ancak parmak uçlarıyla değebilen

İki kol

 

Merdivenlerin oraya koşuyorum,

Beklemek gövde gösterisi zamanın;

Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,

Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

 

Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya

Biliyorum sana giden yollar kapalı

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir gece yarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
Cemal SÜREYA

Günün Fıkrası

Cennet Cehennem Ligi

Bir devrin tüm en klas futbolcuları cennette toplanmışlar. Cennetin baş meleği de futbola çok meraklıymış. Şeytanı çağırtmış ve: “Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?”

“Boşuna oynamayalım, biz kazanırız” demiş şeytan.

“Olur mu en iyi futbolcular bizde. Ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde.”

Şeytan şeytanca gülümsemiş ve: “Ama bütün hakemler de bizde.”

 Kızılderi Sözleri

-Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usül bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler.

-Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Sana uymayabilirim. Yanımda yürü ki böylece seni görebileydim, böylece ikimiz eşit oburuz. Ute Boyu

-Şeytan hakkında konuşmayın. Gençlerin kalbinde merak uyandırır. Siyu Boyu

-Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.

-Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Hâlbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here