91’nci Yılında 30 Ağustos’u Kutlarken

0
39

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? 30 Ağustos Zafer Bayramının 91inci yılını kutladığımız bu yıl, gerçekten buruk  ve üzgünüz. Ne sabahki törenlerde yeterli katılım vardı ne de gece dört gözle beklediğimiz fener alayı ve askeri bando konserleri.

Düş kırklığımız neşemizi sildi süpürdü bir anda. Gece özellikle sahildeydim inat değil mi tatil günü olmasına rağmen sahilde bile insanlar tek tük dolaşıyorlardı birkaç aile çimlere serdikleri kilimlerin üzerinde yemek yiyordu sadece. Kimsenin günün  önem ve heyecanı ile herhangi bir ilintisi yokmuş gibiydi. Oysa savaşlarla serseme döndüğümüz bir zamanda kurtuluş savaşı vermiş bir ulus olarak 91. yılını kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramını daha büyük bir coşku ve sevinçle kutlamamız gerekirdi diye düşünüyorum. Böyle zaferler her zaman herkese nasip olmuyor. İşte görüyoruz, komşularımız sözüm ona baharı  yaşamak için karakışı çağırdılar, uğursuzluğu ve belayı sardılar başlarına. Şimdi bütün dünya savaş çığlıkları atıyor ve yaşadığımız bu günler diken üzerinde olduğumuz günlerin belki başlangıcı! “Allah beterinden korusun” demek yetmiyor. Hepimiz uyanık olup kendimize ve kolay kazanılmamış bu zaferlere sahip çıkmak, korumak ve kollamak zorundayız her zamankinden daha çok. Ve yeniden her zaman 30 Ağustos Zafer Bayramının kutlu olsun.

1 Eylül (Dünya Barış Günü)

Ve dün 1 Eylül  dünya barış günüydü: Savaş rüzgarlarının hızla estiği hatta fırtınaya döndüğü bu garip zamanda en çok ihtiyaç duyduğumuz bir gün. Ancak dünyanın her tarafında şiddet ve savaş kol geziyor. Suriye’de  Mısır’da kan oluk gibi akıyor. Dünya müdahaleden bahsediyor. Ve barış günü kutlanıyor ne yaman bir çelişki. Diplomasi ve barışçıl yaklaşımlara her zamankinden daha çok ihtiyacımız olan bu günlerde. Dünya barış günümüz kutlu olsun diyorum. Yalnız sözde değil eylemde de barış! Her zaman ve her durumda Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta sulh cihan da sulh!”

Ve sevgili okuyucularım barışı ve zaferi kutladığımız bu haftada sağlık ve sevgiyle kalalım diyorum. Her zaman hep birlikte el ele. Yase

Atatürk’ün “Zafer” ile İlgili Söylemiş Olduğu Sözleri

“Zafer, “Zafer benimdir” diyebilenindir. Başarı ise, “Başaracağım” diye başlayarak sonunda “Başardım” diyebilenindir.”

“Memleketimizi esir etmek isteyen düşmanları behemehal mağlûp edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır.”

“Harp zaruri ve hayati olmalıdır. Hayatı millet tehlikeye maruz kalmayınca harp bir cinayettir.”

“Türk Neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez. Eğer Türk Neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul etmelidir ki onun başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır.”

“Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.”

“Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur.”

Günün Şiiri

30 Ağustos

Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos
İçime bir ordu havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular…

Geçer tunç adımlar demir göğüsler,
Geçer Mehmetçikler, geçer subaylar,
Hepsinin alnında zaferden süsler.
Geçer hayalimde bir bir alaylar.

Geçer toplar, geçer atlar, yağız, al,
Geçer dağlar, geçer yollar, şehirler…
Yangınlar üstünde ince bir hilal!..
Yaralılar düşe kalka geçerler.

Çılgın bir istekle bu şan akını
Afyon’dan, İzmir’e kaçlar çağıldar.
Unutmuş at gemi, kılıçlar kını,
Can canı unutmuş zafere kadar.

Ne var bu dünyada sana yakışan,
Alnında bir zafer sabahı kadar;
Sen Mehmetçik, söyle büyük kahraman,
Sana zafer kadar yakışan ne var?

Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos,
İçime bir zafer havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular…

Ahmet Kutsi TECER 

 

30 Ağustos

Otuz Ağustos…
Ufukta bir duman, bir toz.
Türk süvarisi yürüyor; uzakta,
Top sesleri homurdanmakta.
Köpük içinde, tere batmış atlar…
Bunlar at değil.
Ayaklı kanatlar.
Sisli tepelerde gölgeler boğuşuyor
Gölgeler düşüyor, kalkıyor, koşuyor
Süngüler parlıyor,
Eziyor, vuruyor;
Mehmetçik yeni Türkiye’yi yuğuruyor.
Bir sürünün dağılışı.
Boğulan bir boğazın kısık nefesi…
Bir el, Akdeniz’i gösteriyor.
Bir el ki, bütün cihana bedel.
Uçuyor atlar, Köpüklü kanatlar.
Kaçıyor gölgeler,
Eriyor mesafeler…
Dokuz Eylül, İzmir,
Sanki bir Gelincik tarlası,
İki sevgilinin kavuşması,
Gözler yaşlı, denizler sapsarı,
Sevinç içinde çırpınıyor, Akdeniz’in Dalgaları.

Server ZİYA

 

Bayrak Altında

Bu gün genç, ihtiyar, kadın, kız, kızan,
Uzanıp yatsak da çardak altında,
Boruyu çalınca yarın borazan,
Hemen toplanırız bayrak altında.

Bizi hiç tasalı görmez bu yerler;
Yiğitler, ölürken bile gülerler,
Yeter ki yaşayan er oğlu erler,
Bizi çiğnetmesin ayak altında.

Kalbimiz çırpınır yurdu andıkça,
Gözlerde zaferin nuru yandıkça;
Üstünde bu bayrak dalgalandıkça,
Gönlümüz rahattır toprak altında.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here