Gazeteciliğin Asaleti (3)

0
33

Değerli okurlarım, anıların canlanması, duyguların tavan yapması, hayatta olduğumuz sürece tükenmez. Çevremizde yazarken de gözyaşı döken yazarlarımız olduğunu söylersem, hiç de mübalağa etmemiş olurum. Bir defasında, merhum Zeki Alaysa, sahnede program yaparken, babasının vefat haberi geliyor ve Metin Akpınar’a babasını anlatmaya başlıyor gözyaşları içinde. Metin Akpınar’da bu vefat haberinden haberdar olduğundan arkadaşını teselliye çalışıyor.

İzleyenlerin bu olaydan haberleri yoktu ve Metin Akpınar’a katıla-katıla gülüyorlardı. Bir rol ancak o kadar doğal yapılabilirdi çünkü. Perde kapanıyor ve Anons yapılıyor. “Sanatçımız Zeki Alasya’nın babası vefat etmiştir. Başımız sağ olsun!”

İnanın, binlerce seyirci bu iki büyük sanatçıyı dakikalarca ayakta alkışladı. Bu oyunu da bir yazan vardı, bir yazar vardı. Dilerseniz bu yama konusuna biraz daha devam edelim…

Yazmak için, yazar olabilmek için, çok okumanın şart olduğunu söylemiştim. Bazı istisnalar vardır ki, o da kaidemizi bozmaz. Okuma kurslarına katılanlar hangi tür kitaptan zevk aldığının da farkına varacak. Eğer kendi zevki doğrultusunda kitap okursa, edebiyatı geniş alanda değerlendirme yetisini kazanamaz, sadece o türün bir meraklısı olarak kalır.

Yazdığı edebiyatın dilini iyi bilecek, edebiyat tarihinin ana hatlarını öğrenecek, ondan sonra ki aşamada seçim yapacak. Aslında, tüm yazarlar için şunlar söylenebilir. Hepimiz, kimsenin usta olamayacağı bir zanaatın çıraklarıyız. Yazarların yazarlık ve yazmak üzerine söyledikleri kendi metotlarıdır aslında! Kendi yazım kuramlarıdır. Kuramları bizi bilgili kılar ama yaratıcılığı ne derece etkiler? Buna kesin yanıt vermek oldukça zor.

Biz de dedik ki, futbol oynamak için bazı şeyleri bilek ve yapmak şart. Topu tekmelemek onlardan sonra gelir. Futbol oynayacak bir fiziğe sahip olmak, kondisyonu ve tekniği iyi bellemek. Bunlar özümlendikten sonra, topu öylesine şutlarsınız ki, doksandaki örümcekleri alırsınız. Kendinize göre bir stiliniz olmalı. Yaptığınız işin hakkını vererek falan.

Yazacak düzeye geldiyseniz, destek de bulduysanız durmadan yazın. Sonunda kendiniz beğenirseniz, inanın ki herkes beğenir. Sonuçta, yazarlığın okulu yoktur. Gerçek yazarlar, kitapların büyülü evresinde kendi yollarını kendileri çizer. Öncelikle, sevmek ve kalemine saygılı olmak, tevazuu da elden bırakmamak şarttır. Okumanın çok büyük etken olduğunu bir kez daha söylemek isterim.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here