Her Pazuband Takana Lider Denemez (1)

0
150

Değerli okurlarım, doğruyu söylemem gerekirse, bugünkü makalem bu olmayacaktı. Engelli kardeşlerimizle ilgili bazı konuları sizlere sunacaktım. İşler istediğimiz gibi olmadı ve bir telefonla aldığım acı haber sonucu kendimi Ankara’da buldum. Hayatının baharında yaşama veda eden müzik öğretmeni yeğenim Nilgün’ü toprağa verdikten sonra döndüm ve taziyeleri İssume’deki evimizde kabul ettik.

Taziyeye gelenler arasında okurlarım da vardı, hepsine içtenlikle teşekkür ederim. Allah dostlarıma, hatta düşmanlarıma bile acı göstermesin.

Engelli kardeşlerimiz üzülmesinler, onları bir an bile unutmuş değiliz. Onlar çok iyi biliyorlar ki, İskenderun Gazetesi’nden başka sorunlarıyla kim ilgileniyor ki…

Taziyeye gelen okurlarımla müsait dakikalarda sporla ilgili sohbetlerimizde oldu. Gecenin geç saatlerine kadar beni yalnız bırakmadılar. Kendilerine tekrar teşekkür ederim. Sohbetimiz üç konu üzerinde yoğunlaştı… Avrupa’da futbol değerimizin hangi noktada bulunduğu, kaptanlık ya da liderlik nedir? Futbolumuzun hedefi ve sistemi var mı?

Efendim, genel olarak bu soruları yanıtlayan bir makalemin, bir yıl öncesi yayınlandığını çok iyi hatırlıyorum. Öyle olmasına rağmen okurlarıma “Böyle bir makalem yayınlanmıştı” diyemedim. Etik bir davranış biçimi olmayacağını düşündüm. Okurlarım yeter ki istesinler, hangi konuda olursa olsun, onları bilgilendirecek saygın köşe yazarlarımız bulunmaktadır. Zaten en çok okunan, en çok köşe yazarı bulunan gazeteyiz hamdolsun.

Geride bıraktığımız yıl Avrupa futbol piyasasının geliri bakımından 600 milyon Euro büyüyerek, 16.3 milyar Euro’ya ulaştığı resmi kaynaklar tarafından açıklanmıştır. Sakın ola ki, bu rakam fazla abartılmasın. Bu rakam milletvekillerinin ve ailelerinin doktor ve protez ve yukarıdakilerin seyahatlerde aldıkları harcırahlara tekabül etmektedir.

Bunlarla beraber, seçim arifesinde nohut kömür ve kırsal kesimlere, suyu elektriği olmayan bölgelere gönderilen buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinelerini saymıyorum. Sonuç olarak; futbolumuz, ülkemiz gibi gelişemiyor. Bildiğiniz gibi, Doğu’nun dışında her taraf otoban. Bu yolların yağmurla arası yok. Yağmur çiselediğinde her tarafından oyuklar açılıyor, ayıkla pirincin taşını.

Ülkeyi yönetenler deprem felaketlerinde de oldukça faal. Hemen paralar toplanıyor ve bir yerlere stok ediliyor, günü geldiğinde mutlaka çok önemli yerlere sarf edilecektir, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Çadırlara doldurulan felaketzedeler aheste-aheste can verirken, yaşayanlar da, bir konutun hayaliyle sözde yaşamlarını sürdürüyorlar. Eğer, ona yaşam denilirse… Bugünde böyle olsun, yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here