SARAÇOĞLU SADECE STAD İSMİ DEĞİLDİR

0
103

saracoğlu-öcalHazırlayan: Öcal Çulcuoğlu

Değerli Okurlarım, geçtiğimiz yıl amatör küme futbol maçlarını izlemek için Ankara’ya gitmiştim. Böyle şeyleri bahane ederek Başkent’e konuk oluyorum. Çok sevdiğim şehirdir ve çok önemli anılarım, gazeteci arkadaşlarım ve dost­larım vardır.

Ankara’nın kendine has soğuğu ve sıcağı vardır. Uzun sayılabilecek bahar mevsimine sahiptir. Bahar’a da doyum olmuyor hani… Büyüdükçe büyüyor Başkentimiz. Yakın ilçeleriyle birleşmiş gibi. Kızılcahamam’a fazla bir şey kalmamış, o kadar ilerleme var. Bana göre çok doğal, Kasımpaşalı orada oturuyor.

Bazı gazeteler kapanmış ya da isim değiştirmiş ve mekânları da başka, ara ki bulasın. Ama en çok dostlarımı arıyorum, bulmak ne mümkün. Kimi sorsam ve­fattan söz ediyorlar. Hepsine rahmet olsun. Tesadüfen, bazı tesadüfler o kadar güzel ki… Tasvir Gazetesi’nde beraber çalıştığımız ve gazetenin arşivine bakan çok değerli bir ağabeyimle karşılaştım. Yorgi Ağabeyimiz, aynı zamanda rahmetliyi de iyi tanırdı.

Yorgi Ağabey 89 yaşında olduğunu söyledi, yani bayağı yaşlanmıştı. Bir ye­re oturduk, sohbet ederken bana şöyle dedi. “-Öcal, yaşlandım, çalışmıyorum artık. Bende eskiden kalma bir doküman var, gazetende yayınlarsan sevinirim.” “-Tabi ki… Ben de memnun olurum…”

Beni evine götürdü, yalnız yaşıyordu. Hanımını sekiz yıl önce kaybetmiş, Ona da Allah rahmet etsin. Dokümanları aldım ve orada müsvedde yapıp aslına biraz daha baktım ve kendisine verdim. İskenderun’a döndükten dört ay sonrada rahmetli olduğunu öğrendim. Bu kadar giriş ve dertleşme yeter diye düşünüyo­rum. Ama anılar çok önemli. Başka türlü olmuyor.

Doğrusunu söylemem gerekirse merhum Saraçoğlu’nu tanımam. Sadece iki dö­nem başbakanlık yaptığını, muhtelif bakanlıklarda bulunduğunu, son yıllarında TBMM Başkanı olduğunu duyuyorduk. Rahmetli olan Yorgi Ağabeyin hatırına ve de güzel ve beyefendi Fenerli olduğundan, ruhu şad olsun diye size sunuyorum.

17 yıl boyunca Fenerbahçe başkanlığı yapan Saraçoğlu, stada girmek için kuyrukta beklediği o maç gününden sadece üç yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’nin iki numaralı ismiydi. TBMM başkanı ondan önce ise Milli Şef İsmet İnönü’den sonra en güçlü lider… Başbakan. Ondan önce Milli Eğitim, Maliye, Adalet, Dı­şişleri bakanlıklarıyla Cumhuriyet’in olgunlaştığı döneme kadar uzanan önemli bir geçmiş. Ondan öncede yani Kurtuluş Savaşı’nın Ege cephesinde kan ve barutla yoğrulmuş yıllar.

Saraçoğlu ile ilgili düşünce, görüş ve yargılar, henüz tarihin hakemliğine bırakılmayacak kadar taze ve tartışmalı. Jakobenler, milliyetçi sağ kanat­tan olanlar onu kendilerine yakın buluyor. Sol cenahtakiler reddediyor. Orta­dakiler es geçiyor. Azınlıklar ise bugün bile kabuslarının kahramanı olarak Saraçoğlu’nu gösteriyor. Onun başbakanlığı döneminde, onun icat ettiği “Varlık vergisi”yle bir günde neleri var neleri yoksa yitirdikleri için. Ticaret, sa­nayinin birkaç günde azınlıklardan Türklere geçtiği için.

Saraçoğlu’nun döneminde çok önemli kanunlarda çıkmıştı. Bunları yazmazsak O’na büyük saygısızlık olur. Varlık Vergisi, avukatlık hakimlik meslek kanunu, icra iflas kanunu, İmralı’nın cezaevine dönüştürülmesi, memurların emeklilik hakları, ceza infaz kurumları sistemimize yarı açık cezaevlerinin katılması.

1930’da kurulan, Merkez Bankası’da onun eseridir. Kaderin ya da tarihin hoş armağanı: Onun kurduğu Merkez Bankasının başına 57 yıl sonra torunu Rüşdü Saraçoğlu geçecekti. Saraçoğlu, yurtdışında veya yabancılarla kusursuz Fransızca konuşurdu, An­kara’da mükemmel bir İstanbul Türkçesini memleketi Ödemiş’te ise Ege’nin o özel şivesini. Gönül Köşemde bir örneğini vermek istiyorum.

Bu kadar dolu, dopdolu bir insan dünyada var mıdır, varsa bile kaç tanedir onu bilemiyorum. Bu vesile ile merhum Yorgi Ağabeye bir kez daha teşekkür ederim.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

SARAÇOĞLU’NU TANIYALIM

Değerli Okurlarım, kesintisiz tam 17 yıl Fenerbahçe Kulübü’nün başkanlı­ğını yapan Saraçoğlu’na, kulübü de yeni statlarına O’nun ismini vermekle vefasını göstermiştir. Doğruyu söylemek gerekirse; elimde aldığım notlar olmasa, ne merhum Saraçoğlu’nun kendisini, ne de ül­kemize yaptığı hizmetleri bilemezdim. Gerçekten İsmet İnönü’de akıllı adammış ki, Saraçoğlu’na hep önemli görevler vermiş. İyi de etmiş, helal olsun…

Saraçoğlu’nun kendi ana şivesinden alıntılar var, sunmak istiyorum… Ödemiş Mal Müdürü, vergiyi biraz yüksek salınca, ilçe halkı, heyet oluş­turup Ankara’ya gönderdi, Saraçoğlu’da hemşerilerini makamında kabul etti…

Çaylar kahveler içiliyor ve Saraçoğlu hemşerilerine dönerek:

-Ülen, Yanbastı Rafet, sana gaç para attila?

-İşte efe, beni 200 bin banganot attila.

-Ne? Ülen sen 200 bin banganotluk adam mısın? Vah vah çok çok üzüldüm…

-Ülen Katirci, seni ne attila?

-Beni 300 bin attila.

-Muhittin Hoca, seni?

-Beni 400 bin.

Bu arada Saraçoğlu zile basıp özel kalem müdürünü emreder:

-Çabuk beni Ödemiş Mal Müdürü’nü bul telefona. Bizim hemşerilere, efelere gari çok vergi atmış namıssız herif . Ben onunna bir yol gorişcem.

Heyet memnun. Hemşerileri, çocukluk arkadaşları ve mahalle arkadaşları Başvekil (Yeni ismi başbakan) yardımlarına koşuyor. Vergileri inecek. Çaylar, kahveler içilip sohbet edilirken, Ödemiş mal müdürü bulunur.

Saraçoğlu:

-Alooo, müdür bek. Ödemiş’ten hiyet geldi. Bunnara kaç lira vergi attin, bi yol listeyi çıkar da oku bakem.

Saraçoğlu bir süre dinler, sonra hayretle bağırır:

-Ne? Yanbastı Kafet 200 bin mi? Ülen Müdür bek, biz seni oreye akilli adam deyi gönderivedik. Hiç Yanbastı Rafet’e 200 bin vergi atilir mi? Sil onu, 500 bin yaz..

Yanbastı Rafet atılır:

-Ulen Abey, eli ayani öpem. Biz seni adam sayip geldik, sen bizi öldürcen mi?

Saraçoğlu ısrar eder:

-Yaz ülen Yanbasti’ya 500 bin, müdür bek.

Sonra Muhittin Hoca’ya döner:

-Ülen Hoca, sana gaç banganot yazmişti?

-Yok gari, sen bene de gazik atçesin. Deyivermecem. Ben gidiyon.

-Ülen gel!

-Yok, yok, benim bi derdim yoğ.

-Ne söyleniyon Hoca?

-Heç, ananin gulayini çinlediveriyom…

Ödemişli Saraç Mehmet Tevfik Efendi’nin oğlu Şükrü Saraçoğlu’nda öyle bir Cumhuriyet sevdası, ciddiyeti, sorumluluğu, ahlakı ve namusu vardı.

Merhum Şükrü Saraçoğlu 17 Mart 1953’te zatürreeden vefat etti, ölüm tari­hi olarak (Aralık 1953) olarak da duymuştum ama tarihin ne önemi var ki. Öyle­sine güzel insanları, başarılı devlet adamlarını her an anımsamak, her an yazmamız gerekiyor. Demek ki yıllarca önce ülkemizde namuslu, şerefli, haysiyetli insanlar çoğunluktaymış. Şimdi “nasıl” diye soru sormayın lütfen…

Mutlu olun, mutlu kalın. SAYGILARIMLA

Günün Sözü

Saraçoğlu Gibisi Yok…

Öcal’dan İnciler

Saraçoğlu Selam Sana…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here