Öğretmen Demek İdealist Demektir!

0
214

İçinde yaşadığı toplumu ve yurdu yüceltme ülküsüne bağlı bir inançla, ticari kârdan uzak meslek aşkı bir emekle çalışan bir insanla karşılaştığımızda dilimizin ucuna gelen sıfat nedir? “İdealist”  elbette..

Mesela? Mesela Köy Enstitüsü “çıkışlı” öğretmenlerimiz.. Hayır ben Köy Enstitülerini idealize etme kaygısında değilim.. Bu okullar, ideal eğitim kurumları anlamında Türk eğitim tarihimizde yazılıdır zaten..

17 Nisan 1940’ta çıkartılan yasayla kurulmuştu Köy Enstitüleri.. Yasa görüşülürken, “Bu nereden alınmıştır?” diye soran Karabekir Paşa’ya, ME Bakanı Hasan Ali Yücel şu yanıtı vermişti; “Kimseden almadık, bu bizimdir!”

Bizimdi Köy Enstitüleri.. Yerli ve milliydi yani.. Ki, bize ait olan Köy Enstitüsü kavramı, ABD Colombia Üniversitesinden Fay Kirby’in doktora tezine konu olmasıyla girmişti Dünya eğitim literatürüne.. Günümüz eğitim literatüründe geçen yaparak yaşayarak öğrenme, etkin öğrenme, ezbersiz öğrenme, işbirliğine dayalı, tam öğrenme, problem çözme temelli, proje tabanlı öğrenme gibi kavramlar Köy Enstitüleri’nde var olan kavramlardı.. Artı, UNESCO tarafından gelişmekte olan ülkelere önerildiği, dolayısıyla özgünlüğü kayıtlıydı mesela BM arşivlerinde.. Teorisiyle, pratiğiyle bize ait ideal bir eğitim modeliydi özetle..  

Sorulabilir; Peki ne vardı köy enstitülerinde uygulanan eğitimin özünde? Bireyin kendine, çevresine ve tüm  insanlığa yararlı iş ve ahlâk kavramı vardı mesela.. insanın, sözden çok iş içinde, iş aracılığıyla iş için yetiştirilmesi vardı.. Ki birey olarak kendilerinin farkına varıyordu mesela öğrenciler.. Düşünüyor, sorguluyor, eleştiriyor, üretiyorlardı.. Kendi yaşamlarından topluma, toplum yaşamından kendi yaşamlarına anlamlar katıyorlardı.. Kendi değerlerinin farkına varıyor, iyi birey; toplumunun, milletinin, ülkesinin değerlerinin farkına varıyor, iyi yurttaş; dünyanın değerlerinin farkına varıyor,  iyi insan oluyordu..

Sorulabilir: “İnsan her şeyin ölçüsüdür” atmosferinden nefes alan, hedefi; bireylerin bilgi, beceri, yetenek kazanımı ve sağlıklı psikososyal gelişimiyle toplumsal yetkinlik olan Köy Enstitülerinin idealizminden de, muallimlerin idealistliğinden de “her şeyin parayla ölçüldüğü” günümüze kalan ne?” Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmen kalmadığı tarihselliğinden hareketle, “günümüzde idealist öğretmen yok” anlamı çıkmaz herhalde bu sorudan.. Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmen kalmadı tamam.. Tamam da peki ya; Köy Enstitülü ‘akışlı’ veya ‘nakışlı’ ya da ‘bakışlı’ muallimler de mi kalmadı?

“Onlar gittiler, / Yalnız bir yemin kaldı aramızda” dizeleriyle başlar, Erdem Beyazıt, “Önde Gidenler İçin” adlı şiirine.. “Onlar Gittiler, / Topraktan bir işaret taşıyarak alınlarında!” diye devam eder ve “Onlar gittiler, / Gelen zamandan bir haber gibiydiler. / Ben şimdi bu yanda, / İçilmiş bir ant için bekleyenim” dizeleriyle bitirir..

Erdemli dizeler alır götürür bizi “bizden önde ve önce” gidenlerin hatıralarına.. Ve fakat önce ve önde gidenlerin hatıralarına öykünmek başka, öykülerini hatırlamak başka, o hatırları kendi yaşamına öyküleyebilmek ise daha başka.. Bu anlamda rahmet diliyorum Tanrı’dan, “bizden önde ve önce” giden idealist öğretmen arkadaşım Fatih Şirin’e.. Ve bu bağlamda teşekkür ediyorum öğretmen arkadaşımın idealistliğini yaptığı haberle bizlere duyurup hatırlatan gazeteci arkadaşım Doğan Süslü’ye..

Erdem’li dizeleri her okuduğumda, Köy Enstitülü ‘akışlı’ veya ‘nakışlı’ ya da ‘bakışlı’ idealist öğretmenler fotoğraflanır gözlerimde.. Kaldı ki ben, öğretmen adının önüne idealist sıfatını gereksiz bulurum.. Zira yazının girişindeki tanım bağlamında idealizmi zaten içermektedir mesleğim.. Dolayısıyla “öğretmen demek idealist demektir” aslında..

Her çocuğun zihninde bir öğretmen ideası vardır mutlaka.. Zihninde var olan öğretmen “idea”sıyla eşleşen “ideal / ülküsel” öğretmenini isimlemesini ve resimlemesini istediğimizde ne yapar? Kocaman bir “yürek resmi” çizer ve içerisine özenli bir emekle “sevginin ismini” yazar: “Canım öğretmenim!”

“İnsana emek, emeğe eylem, eyleme yürek, yüreğe sevgi ne güzel uymuş” der Ecevit de “Uyum” adlı şiirinde.. Bu dizelerle selamlıyorum, bu yazıya ilham veren öğretmen arkadaşlarım Kerim Altın ve Mustafa Saral’ın şahsında tüm öğretmenlerimizi…

Selam ve saygılar… (10 Eylül 2018)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here