Mehmet’ler Engin’ler (4)

0
58

Değerli Okurlarım, çocuk yetiştirmeyi kolay zannedenlerin, düşüncelerini en kısa zamanda değiştirmelerini dilerim. Yaşlılarımız; karnı tok sırtı pek derler. Bu ifadenin doğruluk derecesi daima tartışılır ama yaşamadığımız asırlar için fazla bir şey söyleyemeyiz. Ancak, yaşadığımız asırda bu konu o kadar çok çekiştirilir ki lime-lime olur adeta. Karın tokluğu ile çocuklarımızı gereği kadar yetiştirmiş sayılmayız, öyle kabul etmemiz mümkün değildir.

Çocuklarımızı donanımlı olarak hayata hazırlamak, kişilik kazandırmak, pembe ufukları göstermek, her ananın babanın asli görevidir. Dünyaya getirdikten sonra, kişiliğini kazansın diye sokağa salmak doğru mudur sizce? Daha önce de söylemiştim… Çocuklarımızı anaokuluna kaydettirirken, bir spor okulunu da yazdırmayı ihmal etmeyelim. Çocuklarımızı spor ahlakıyla hayata hazırlarken, istikrarın da ne olduğunu öğretelim. İstikrara (siyasetle aram yok ya) siyasi bir örnek vermek istiyorum.

Örneğin, Türkiye’nin temel çıkarı bölgesinde istikrardan geçiyor. Yani komşularımızla düşman olup, tedirgin olacağımıza onlarla dost olmakta yarar var demeye çalışıyorum. Ancak, İran ve Rusya söz konusu olduğunda, Ortadoğu’da istikrar ve barış bu iki ülkenin çok da çıkarına değil. Nedenini tahmin ettiğinizi sanıyorum. İşin en basit boyutu petrol fiyatı… İstikrarsızlık ve savaş ortamı petrol fiyatını yukarı çekiyor, bu iki ülke kazanıyor ama İran için istikrardan başka meselenin bir de ideolojik boyutu var. İran, kendi uzun dönemli çıkarının, önce yakın çevresinde, sonra genel olarak bütün Ortadoğu’da istikrarsızlıktan geçtiğine inanıyor. İsrail’in bağımsızlığını ilan ettiği günden beri Sovyetler Birliği’nin ve bugün Rusya’nın görüşü de bu yönde.

İran ve Rusya’nın çıkarlarıyla Türkiye’nin çıkarlarının çatışması yeni bir hadise değil, bu gelişmeler ilk kez olmuyor. Fakat bir hususu iyice içimize sindirmemiz lazım. Her iki ülke de bizim rakibimizdir düşmanımız değil. Bu nedenle, rakiplerimizle sık-sık konuşabilmeli, hatta arada bir işbirliği içinde bulunmalıyız. Bunun içinde, yani tercihen de karşılıklı bağımlılık ilişkisine girebilmeliyiz.

Türkiye’de dış politika meselelerine siyah-beyaz bir bakış bazen söz konusu olabiliyor. Oysa gerçek yaşamın çok sayıda rengi vardır, siyahtan beyaza gidene kadar. Bunları dikkate almak gerekmektedir. Konumuza siyasi yönden bir örnekleme yaptım. Biraz uzun oldu ama çok şeyleri de anlattığımı sanıyorum. Çocuklarımızı da yetiştirirken, yarış alanlarında, yarıştıkları sporcuların düşman değil, sadece rakip olduklarını öğretmeliyiz.

Bu öğretme şekli, öncelikle; devletin kurum ve kuruluşları, analar ve babalar, eğitimciler, çocuğun yüreğinden kopup gelen duygular. Amatör sporcuların rüyası olimpiyatlardır ve o arenada yarışmak isterler. Özellikle madalya kazanmak, onlar için çok değerlerin üzerindedir. Olimpiyatlara iştirak edebilmek gerçekten önemli ama madalyalı olmak daha önemli! Londra Olimpiyatları sona erdikten sonra da esprileri devam etti. Çocuğunu uyutmaya çalışan bir Laz vatandaşımız bakın neler söylüyor: “Ula olum pi yat, olum pi yat, yat lan yat…”

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here