Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Sıcaklar tek kelime ile bunaltmaya devam ediyor. İçinde bulunduğumuz günler de buna katkı sağlıyor. Şimdi birde çalışmalarına yeni başlanan battı çıktı projesi yüzünden değişen dolmuş güzergâhları keşmekeşi başladı ki pir başladı, herkes ne yapacağını şaşırdı ama yakında hepimiz buna alışırız ne de olsa her şey İskenderun için ve trafiğe inşallah kalıcı bir çözüm olsun diye. Kolay gelsin diyorum.
Ve sevgili okuyucularım bu günleri biraz daha sıcak ve dayanılmaz kılan arka arkaya gelen şehit haberleri ve alçakça, haince, vahşice PKK’lı teröristlerce şehit edilen Ak Parti Lice İlçe Başkan Yardımcısı Orhan Mercan ve Özalp İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Ahi şehitleri ile darmaduman olduk. Kutlamakta olduğumuz bu kurtuluş gününe yine hainlerin aldığı canların acısı indi. Neşemize yine acı karıştı. Milyonlarca yüz, milyonlarca lanet olsun hainlere ve destekleyenlere. Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerinin, yakınlarının ve tüm milletimizin başı sağ olsun. Mekânları cennet olsun.
& & & & &
Ve bugün 5 Temmuz. Ve sevgili okuyucularım bu günler geleceğimiz için çok önemli… Ne kadar içinde bulunduğumuz durumu iyi analiz edebilirsek, ne kadar geçmişimize sahip çıkarsak, geleceğimizi o kadar doğru yönlendirebiliriz diye düşünüyorum. 5 Temmuz Hatay’ın ana vatana kavuşma sevinci ve kutlamalarını yaşarken. Ve ayrımına vardık ki aslında geçmişimiz hakkında pek bir şeylerde bilmiyormuşuz, ya da eksik, ya da yanlış biliyormuşuz!
79.yıldönümünü kutladığımız Anavatana kavuşma günü bugün. “Hatay Benim Şahsi Meselemdir” diyen Yüce Atatürk’ü saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz.
Hatay sahip olduğu limanı ile sahil komşularına (Mısır, Suriye Süveyş kanalı) hakim konumda ve Akdeniz’in giriş kapısı olması ile stratejik bir öneme sahipti. Tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Hatay tarihi Hititlere dek uzanır. Ve Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim Han’ın 1516’da Mercidâbık Zaferi ile Suriye ve Hatay’ı Osmanlı Devletine katmasına dek uzanır.
On yedinci asırda Antakya 5 sancaklı Trablusşam eyaletine (beylerbeyliğine) bağlı bir kaza merkeziydi. Yirminci asır başlarında ise 3 sancaklı Halep vilâyetinin (eyaletinin) merkez sancağına bağlı 14 kazadan biriydi. Bu kazalardan biri de İskenderun’du. Birinci Dünya Harbinin sonunda Ekim 1918 sonlarında Antakya’yı İngilizler işgal ettiler ve bir sene sonra Fransızlara devrettiler. 20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması ile Fransızların iç bağımsızlık tanıdıkları İskenderun sancağında çoğunluk Türklerdeydi.
Buna rağmen Fransa iki kardeş ve komşu ülke olan Türkiye ile Suriye’nin arasına fitne tohumu ekmek için, Misak-ı Millî sınırları içinde olan Hatay’ı (İskenderun sancağını) Lozan’da geri vermedi. Fransızlar, 1925 Mart’ında İskenderun sancağının idaresini diğer Suriye illerinden ayırdılar. Türkçe, Arapça ve Fransızcayı resmî dil kabul ettiler. 1937’de bağımsız Hatay Cumhuriyeti kuruldu. Atatürk’ün gayreti ve Hatay halkının isteği ile 23 Haziran 1939’da Türkiye-Fransa arasında yapılan Ankara Antlaşması ile Hatay’ın ana vatana kavuşması kesinleşti.
Gazi Mustafa Kemal Paşa 1923 Adana’da ‘Kırk Asırlık Türk Yurdu Düşman Elinde Kalamaz’ diyerek ilk meşaleyi yakmış, Şükrü Kanadlı bu meşaleyi 5 Temmuz’da Hatay’a girene dek taşımıştı. Bu yüzden Şükrü Kanadlı Hatay’ın simgesi sayılmaktadır. Rahmet ve minnetle anıyoruz.
Hatay’a girişinde Türk askerini ve Şükrü Kanatlı ve silah arkadaşlarını karşılamaya gelen heyet, Mustafa Kemal Atatürk’e bir telgraf çekerek teşekkürlerini şu şekilde dile getirmişlerdi;
ATATÜRK-REİSİ CUMHUR, İSTANBUL
Bugün Hatay’a giren kahraman Türk askerlerinin teşrifi kudümünden mesruri ve mutlu olan biz İskenderun cemaatinin mümessilleri büyük halaskarlarını tazim ile selam hissiyatı halisanemizin kabulünü rica ederiz.
Türk askerini karşılama komitesi reisi… Rasim Kunun.
Alevi Cemaati adına Ahmet Abdulhamit Tümkaya (büyük dedem)
Musevi hahambaşı Davut Suade
Ermeni Ortodoks Cemaati ruhani reisi Papaz Krikor Dersahakyan
Rum Ortodoks Cemaati ruhani reisi Papaz Lüandiyos Mahfuz
Maroni Cemaati ruhani lideri Hana Seade
Rum Katolik Cemaati ruhani reisi Fladyonos Kehale
Gıldani cemaati ruhani lideri Mihail Getti
Süryani Katolik Cemaati namına Josep Makzume
Hepsine Tanrı’dan rahmet diliyor, minnetle saygılarımızı sunuyoruz. Bundan 77 yıl önce genç bir anne olan rahmetli annem ve teyzelerim bu günü kırmızı beyaz puanlı elbiseler giyerek ellerinde bayraklarla karşılamışlardı.
Bu günü görmemizi, kutlamamızı sağlayan Büyük Türk Atatürk başta olmak üzere bütün emeği geçenleri rahmetle, şükürle ve minnetle anıyoruz. Ve bu coşku ile bugün festival olarak kutlanan haftayı yaşıyoruz.
Ve sevgili okuyucularım bugün ve haftanın hepimize kutlu olmasını diliyorum. Sağlık ve sevgiyle hep birlikte… 79 yıl önce nasıl ki hep birlikteydik ayrımsız gayrımsız aynen öyle kalalım. Yase
& & & & &
Şükrü Kanadlı’nın Albay Collet ile Bir Anısı
3 Temmuz 1938’de Antakya’da Türk-Fransız askeri anlaşması imzalanmış, 5 Temmuz 1938’de Türk askeri Hatay’a girmiş, Fransızlarla ortaklaşa bir geçici yönetim göreve başlamış, bu olumlu gelişmelerin ışığında 2 Eylül 1938’de de Hatay Devleti kurulmuştu. O zamanki anlaşmaya göre İskenderun ve Kırıkhan Türk askerinin denetiminde kalacak, Antakya Türk-Fransız, Reyhanlı ise yalnız Fransız askerlerinin yönetiminde bulunacaktı. Türk askerleri Serinyol’da çadırlı ordugahtaydı. Kış başlamış ve çadırlı ordugahtaki Mehmetçikleri kapalı bir mekana yerleştirebilmek için Türk kuvvetleri komutanı Albay Şükrü Kanatlı Serinyol’da bir kışla yapımına başlamıştı. Albay Şükrü Kanatlı bir söyleşi sırasında bana şu ilginç ve Türk askerine yaraşır olayı anlattı:
“Geçen gün Albay Collet (Kole) beni ziyarete geldi. Görüşme sırasında sözü Serinyol’da yaptırmaya başladığım kışlaya getirerek “Bizim Hatay’da görevimiz bitmiş durumdadır. Hatay Devleti kuruldu, hükümet oluştu, bu bölgenin güvenliğini sağlamak için Hatay Devleti’nin bir de ordusu var. Sizin Serinyol’da bir kışla yaptırmaya başladığınızı haber aldım. Buna ne gerek var?” dedi. Kendisine şu karşılığı verdim:
“-Hükümetimden emir almadan buradan ayrılamam. Kış geldi. Çadırlı ordugahtaki askerlerimi bir çatı altında barındırmak zorundayım. Kışlayı bu nedenle yaptırıyorum.”
Albay Colltet geri adım atmadı: “-Ama bizim Suriye’de durumumuz biraz sıkışık. Hatay’daki birliklerimizi o tarafa aktarmak zorundayız.”
Collet’in gerekçesini hiç umursamadım: “-Albayım, sizin Suriye’de durumunuz sıkışık olabilir. Benim için böyle bir sorun yok. Demin de belirttiğim gibi hükümetimden emir almadan buradan ayrılamam. Eğer sizin Suriye’deki durumunuz gerektiriyorsa, sayın Başkomutan General Huntzinger’e şu önerimi iletiniz: Bizim Fransa ile bir ittifak anlaşmamız var. Ben, buradaki Alayımla sorunun çözümüne yardımcı olmak için Huntzinger’in emrine girmeye hazırım.
Bu kararlı yanıtım üzerine Albay Collet konuyu kapattı, bir daha kışladan tek kelimeyle bile söz etmedi.
Kaynak: Hatay’ın Kurtuluş Mücadelesi Anıları-Selim Çelenk
Günün Şiiri
Arpa Boyu İnsan
Güven, insanın huyunda, suyunda
Arayanlar onu boyunda.
Pek gafillik, pek ayıp etmişler.
Bugüne kadar terziler mi…
Güvenin boyunu ölçmüşler.
Ne yazık…
Bugün sana arpa kadar değişir diye boy biçmişler
Ve insanoğlu insan, bir arpa boyu kadar…
Değişir demişler.
Unutulmamalı benim şu dediklerim.
Dinle! Belki fikri olur senin ya da ötekinin.
Yanlış demiş, sayın büyüklerim.
Kusura bakmasın ve sıkılmasın ve alınmasınlar.
İnsan ki tohumdur, fidan olur
Lakin, düşündüm de…
Düşündükçe… Haklılar ki…
Hangi ceviz ağacı
Gül olur?
Zehra ÇETİN
Günün Sözü
Hatay Benim Şahsi Meselemdir.
Mustafa Kemal ATATÜRK