Yalnızlığı Paylaşmak!

0
688

Yalnızlılık paylaşılır mı? Özdemir Asaf, “Yalnızlık paylaşılmaz, Paylaşılırsa yalnızlık olmaz” der yalnızlığını paylaştığı bir şiirinde.. “Benim yalnızlığım insanlarla dolu!” der yazdığı öyküleriyle yalnızlığını toplumla paylaşan Kafka da..

“Bu hangi çağ aynalar sağır / Akışı ağırlaşan sularda / Ne ben eski ben ne de sen // Issızlık üşür bakışlarımda / Çığlığı kucaklar gözlerim / Susar boşluk derinlikten // Uykusuz düşler yolculuğunda / Uzaklaşır yakınlığım gölgelerden / Yalnızlığım durakta bekleyen.”

Bu dizeler de, Münir Rahim Harputlu’nun “Ayrılık Kavuşması” adlı şiirinden.. (G. Özdemir, Gizli Defter, Gece Kitaplığı, s.49)

Yalnızlığımızı paylaşırız elbette baktığımızda aynalara.. Sağır değilseler şayet duyabiliriz sesleri.. Anlarız insanlarla dolu olduğunu duraklarda bekleyen yalnızlığımızın.. Toplumsal bir varlıktır çünkü insan..  Ki bu anlamda paylaştığımız; barış, kardeşlik, yardımlaşma, dayanışma, paylaşmayı içeren insanca yaşam umudumuzdur gerçekte..

İnsanca yaşamın umudu bağlamında yazdığım, ‘Takvim Yapraklarında Doğmak!’ başlıklı yazıya atfen; “Umudumuz eskimez, Yıllarımız yenilenir” dizeleriyle selamladım yeni yıl öncesi modern kalabalıklar içinde klasik yalnızlığımı paylaştığım sevgili öğretmen arkadaşım Kerim Altın’ı.. Kerim Bey, “ütopik takılmak” şakasıyla karşıladı yalnızlığımı.. Devamında; “İdeal toplum tasviri olan ütopyaları, eleştirel metinler olarak okurum ben. Ve fakat yoksa eğer toplumsal evrim konusunda yön ve eleştiri, ham hayallerle kurgulanmış bir kaçış edebiyatından öte anlam taşımaz benim için” cümleleriyle ayna tuttu düşüncelerime..

Kerim Bey’in tuttuğu aynaya baktığımda, kapitalist ilişkiler ağında tutsak,  toplumsal insanca yaşam umudumuzdan yoksun bırakıldığımız yalnızlaşma ve yabancılaşma görüntülü öyküler yansıdı kitaplardan..

Gogol’un, 1830’lu yıllar Rusya’sından yazdığı, “Burun” adlı hikâyesi mesela.. Hak etmeden ele geçirdiği makamın getirisi “yükseklik!” kompleksi içindeki “Bölge Şefi Kokalev, bir sabah aynaya baktığında burnunun yüzünde olmadığını görür.” Gogol, “Kayıp burnunu arayan” Kokalev’in şahsında bir yandan unvan düşkünlüğünü eleştirirken, diğer yandan bu tür davranışların nedeni olarak gördüğü ekonomik yaşamdaki çarpıklığın, birey ve toplum psikolojisi üzerindeki etkisine ayna tutar.. “Yüzünüz çarpıksa kabahati aynada bulmayın” cümlesiyle özetler söz konusu tüm hikâyelerini de..

Camdan aynaların olmadığı yıllarda, gümüş veya bakır kalay karışımı metal levhaların yansıtıcı yüzeyine bakarak yüzleşirmiş bir zamanlar insanlar.. Önüne cam konularak çerçevelenmiş önce.. Devamında, camın arkasına yapıştırılmış kalay yaprakları.. Sonrasında ise camın üzerine dökülen gümüş karışımı eriyiğin cama yapışması, diğer ifadeyle camın gümüşle sırlanmasıyla icat edilmiş bugünkü yüzleştiğimiz aynalar..

300 yıl önce yalnız Venedikli ustalar biliyormuş camın sırlanarak ayna yapılmasının sırrını.. Bu sırın ‘sırrını’ (henüz oluşan kapitalist ticari ilişkiler çerçevesinde) Fransız tüccarlara satan Venedikli ustalar, kendi yaptıkları aynalarla hiç yüzleştiler mi acaba? Baksalardı kapitalist ilişkiler çerçeveli aynalara, kendilerini tanımayacak kadar yabancılaştıklarını ve yüzleşecekleri bir yüzlerinin de kalmadığını göreceklerdi mutlaka kendi yalnızlıklarında.. Yabancılaşmayı “insan emeğinin (kapitalist sistem içinde ürettiği tüm değerlerle birlikte) nesneleşmesiyle” açıklar Marks..

Kafka, bu türden bir yabancılaşmanın görüntüsünü yansıtır; “Gregor Samsa, bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında korkunç bir böceğe dönüşmüş olarak buldu” cümlesiyle başlayan “Dönüşüm” adlı öyküsünde.. Gregor Samsa,görünüşte bir böceğe dönüşmüş olsa da, bilinciyle hala bir insandır ve fakat bunu ailesine ve çevresine bir türlü gösteremez.. Oscar Wlide ise, kapitalist sistemin benci, bencil kişilikler atölyesinden görüntüler yansıtır “Dorian Gray’ın Portresi” adlı eserinde.. Söz konusu romanda, yaptığı tüm kötülükler, yaptırdığı portre resmine yansır Dorian Gray’ın.. Görüntüsünde değişim olmaz fakat bilincinde korkunç bir böceğe dönüşür..

Yaşamdan gerçekleri sırlayıp ayna tutar sanatçılar.. Okuduğumuz kitaplar, yalnızlığımızı paylaştığımız aynalardır son tahlilde..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here