Değerli okurlarım, sizlerin o dönemleri yani bizim yaşadığımız dönemleri merak edişinizi çok iyi anlıyorum. Daha önce de söylediğim gibi, okumakla, teknoloji ürünü TV’lerde izlemekle tatmin olunamayacağını pek düşünemiyorum. O nedenle de o günleri yaşayanların ağzından duymak sanırım daha heyecan verici olmalı. Teknoloji boy verdikçe insanlar yalnızlığa alışıyor, genel olarak iki gözüyle bakıyor. Hele televizyon bağımlılığı da varsa değme keyfine.
Tek kanal dönemi çoktan mazi oldu biliyorsunuz. Haftada iki gün, hem de siyah-beyaz üstelik. Televizyonu olan belli haneler bir süre sonra bizar oldu konuklardan. Bu arada o dönemin futbolunu ve futbolcularını es geçtiğimi sanmayın. O müthiş günleri dolu-dolu yaşadığımdan bu TV komedisini de aradan çıkarayım istiyorum. Teknolojinin siyah-beyaz olduğu yıllarda, televizyon sahibi olmak herkese nasip olan bir hadise değildi. Günün koşullarına göre oldukça pahalıydı.
Dağlarda tepelerde oturanların üzülerek söylüyorum, evlerinde gaz lambası, suları ise bir yerlerden taşımayla olurdu. Hal böyle olunca, bu insanlar televizyonu düşünebilirler mi? Çocukluk dönemimizde, ilginç insanlara ilginç iddialara da tanık oldum. Televizyona inanmayanlar çoğunluktaydı bu anlattıklarım çocukluğumuza rastlamıyor ama öyle bile olsa, o insanlar yine vardı. Futbola da, teknolojiye de bunlar gâvur icadı, günahtır deyip işin içinden çıkarlardı.
Şu ana kadar, siyah-beyaz teknolojinin yetersizliğinden ve günah kavramının ayyuka çıktığından söz ettim. Söylediklerimin hepsi doğru ama o günlerde çok fazla olan ancak günümüzde mumla aranan özelliklerden de söz etmemiz gerekiyor. Bu saydığım dezavantajlara rağmen, o dönemin insanları hallerinden memnun, kanaatkâr, isteklerde ifrata kaçmayan, bankanın yolunu bilmeyen, komşularıyla ve yakın çevresiyle iyi geçinen ve de mutlu insanlardı.
Bu saydığım hasletler az da olsa günümüze ulaştı ama saygı ve terbiyeleri teknoloji günlerine ulaşıncaya kadar hep zaafa uğradı, fire verdi. O kadar cılızlaştı ki; varlığı yokluğu belirsiz… Övünmek için söylemiyorum ama saygısıyla, terbiyesiyle ayakta duran son kuşağız. Arada bir eksilsek bile yüreğimiz insan sevgisiyle dolu. Ailemizin dışında, rahmete kavuşan öğretmenlerimizi de saymayacak olursa, futbol oynadığımız yıllarda, bizleri eğiten hocalarımızın da fazlaca katkıları oldu. Hepsini rahmetle anıyorum.
Şimdi her şey değişti, teknoloji tavan yaptı ya insanlar da ona ayak uyduruyor. Futbolda öyle, siyasetçi de. Siyaset deyince çağrışım yaptı. Ülkemizde siyaset yapılmıyor. Herkes birbirine abasının altından sopa gösteriyor. Bunun sonu nereye varır kimse. Bilmiyor. Sadece, Padişahlık Dönemi başlar gibi geliyor bana?
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA