Spor Yapanlar Huzurlu Olurlar (1)

0
41

Değerli okurlarım, bugünkü edebi yazımızda bildiğinize inandığım yine de ilginç bulacağınız bir konuyu anlatacağım. Daha önce yazmanın trafiğinden küçük bir paragraf düşmek istiyorum. Yazmanın ve yazarın tek kutuplu bir trafiği olmadığını bu kapsamda dalları, yönleri, yolları varsallaştırarak eserler meydana getirdiğini ve etkinlikler düzenlendiğini günümüzde bilmeyen yoktur. Bu etkinlikleri izleyen kaç kişi bulunur diye düşünüyorum. Muhtemelen çoktur ama bizler neden göremiyoruz dersiniz?

Eserlere yürekten bakmak ve de onları içten alkışlamak, sevmek, korumak gerekmiyor mu? O eserleri uzaktan izlemek duyumsamak bile yeterli ve doyurucu olur diye düşünenlerdenim.

Efendim, bunları ormana bakan balkonun en ücra yerine büyük bir saksıya isot ekmiştim. Olgunlaşınca da topladım. Birkaç gün sonra bir saka kuşunun saksının etrafında turladığını gördüm. Belki tesadüftür ya da o da acıyı seviyordur diye düşündüm ve faza ilgilenmedim. Ertesi günü o kuşun saksının etrafında spor yapmak amacıyla değil, yuva yapmak amacıyla çam ağaçlarının dikenli yapraklarını yığdığına tanık oldum. Balkonun kapısını açmadığım gibi, perdeye de dokunmadım. Sadece midesi şişkin kuşun ritimli hareketlerini dikkatle izliyordum.

İki gün sonra yumurtasının üzerinde yatıyor gördüm o kuşu. Arada bir kendini doyurmak için ormana uçtuğunda, ince bulgur taneleri, yeşillikler ve özellikle küçücük bir tasa su koyarak saksının içine gizlice bıraktım. Kuş geldi o yiyecekleri ve suyu görünce şaşırdı, sağına soluna baktı ve göz göze geldik. Tedirgin olmadı ve cik-cik diyerek bana teşekkür etti sanki.

Kuşla dost olduk ve tüm ihtiyaçları önünde olduğu için de bir yere gitmedi ama sadece spor olsun diye ormanı şöyle bir turlayıp geliyordu. Hemen kanatlarını açarak müstakbel çocuklarının üstünü örtüyordu. Kadehimi kaldırırken yine cik-cik diyordu. Afiyet olsun der gibi.

Yumurta çatladı ve yavru kuş dünyaya merhaba dedi. İkisi de korkudan azade, güven içindeydiler. Yavrusunu beklerken üzerine kanat geren, yorulduğunda başını kanatlarının arasına alıp uyuyan, balkondaki büyük saksıda yeni bir hayata beden veren ana kuş ve yeni doğan yavruda gözlerim.

Aslında yaşamın döngüsünü, geçiciliğini vurgulayan bu devinimden ders almamızı öğütleyen öyle çok simge var ki anlatmakla bitiremem. Burada bir gerçeği sunmak ve hatırlatmak istiyorum ki; yürekte hayvan sevgisi olmazsa bunların hiç birisi olmaz. Kuşların yuvalarını yıkan öyle insanlar var ki. Neyse.

Çok ilginçtir ki, o ana ve yavru kuş günde iki kez balkona gelir kendilerini doyurur yüzüme karşı cik-cik demeden gitmezler. Ahde vefa bu olmalı…

Bu edebi girişlerimi okurlarım çok seviyorlar ve muhtelif vesilelerle bunu gösterip teşekkür ediyorlar. Ben de kendilerine teşekkür ederim.

Spor yapanlar sadece huzurlu olmazlar ve özellikle narin ve çekici, sağlıklı bir vücuda sahip olurlar. Bu ifadelerim daha çok bayanlar için geçerli olsa bile gösterişli ve erkeksi bir vücuda sahip olmak isteyen erkekler de çoğunlukta. Neler yapılması gerektiğini aheste-aheste anlatmaya çalışacağım. Huzurla birlikte mutlu olmak kolay bir hadise değildir.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here