Hıdrellez Bayramı

0
11

Günaydın sevgili okuyucularım. Nasılsınız bu sabah?  Her  şey insan için. Sağlık hastalık ve ölüm! Her an biri ansızın kapımızı çalabilir. Ve bizler asla o kapıyı hayır açmıyorum deme lüksüne sahip değiliz. Belki ansızın gelmez, gelişini hazırlayan bir sürü neden vardır görmediğimiz ya da  görüp de önemsemediğimiz. Ancak geldiğinde illa ansızın gelmiş olur ve ne olursa olsun yıkıcı…

Bazı yazılar gününde yayınlanmalı  ancak  bu konunun hala güncel olduğuna inanıyorum ve geçmiş ve gelecek Hıdrellez gününüz kutlu olsun diyorum. Mayıs ayının 5 ini 6’sına bağlayan gece büyük buluşma anı, gecenin hangi saati  belli değil ancak o saati ve anı uyanık bekleyenler belki o buluşmaya tanıklık edebilirler…

Dünya o an geldiğinde “tıp” der susar. Kuran’ı Kerimde Süleyman peygamberin “Saba melikesinin tahtını kim getirecek bana?” diye sorduğunda  yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki (gözünü açıp kapmadan) “Onu sana getirebilirim.” Süleyman, tahtı yanında görünce; “bu rabbimin fazlındandır” der ve kendine sorar; “Şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim?” Nemil süresi. 40. bölüm. İşte benim düşünceme göre Hıdır ve İlyas peygamberin buluştukları an, o ilmi Allah’tan almış kişinin tahtı getirdiği an kadar kısa ve bir o kadar  kutsal!! O ana tanıklık etmek belki gözün harcı değildir ancak onun olacağına dair olan inanç en az görmek kadar önemlidir diye düşünüyorum.

Ve  bu buluşma anının mistik ruhu ile  dileklerin kabul edilip, kaderin, dünyanın yeniden devinimi  gibi devineceğine inanıyorum. İnanan herkes gibi…

Halk arasında  bu buluşma anı,  çeşitli etkinliklerle kutulanıyor. Dev ateşler yakılıyor ve kardeşlik türküleri söylenip dansları ediliyor. Her yerde birlik ve kardeşlik görüyorsunuz. İnsanlar aynı  dünyanın insanı olarak bu gece bir oluyorlar. Kimse kimseyi ayırmıyor, sen, ben demiyor. Herkes belki bir tek bu gece, bu kadar birlik  ve biz  oluyor diye düşünüyorum. Ve belki en çok bu gecede dilekler dileniyor. Denize atılan dilekler inanca göre denizlerin koruyucusu olan İlyas peygamberin iletimine sunuluyor. Karadakiler ise Hıdır (as)’a Allah’a iletilmesi için sunuluyor.

Bu etkinliklerle hepimiz  dileklerimizi  sunarken yaradana  tek ruh olarak. İşte mucizenin gerçekleştiği an bu diyoruz… Tek ruh olmak olabilmek! Her ne kadar mucize anı kısa sürse de bu gerçekleşiyor. Gören gözler ve yaşayanlar için?

& & & & &

Peki ama Hıdır as ve İlyas peygamber. Nasıl oluyor da yılın bir gecesi bir araya geliyorlar? Hıdır as. Kuran-ı Kerim’de “kahf” süresinde anlatılan Hz. Musa’nın yol arkadaşı olan Allah’tan bilgi almış kimse. 65- derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. Dediği kimsedir… 66- Musa ona dedi ki: ‘Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?’ diyerek yoldaşlık ve bilgi istediği kişidir. Açıkça isim belirtilmediği halde işaret edilen kişidir  bence…

Bazı İslam bilginlerine göre peygamber olup, asıl adı “Elyasa”dır. Bazı bilginler ise Hz. Hızır’ın veli veya melek olduğunu iddia etmişlerdir. Rivayete göre Hz. Hızır ile hazreti İlyas “ab-ı hayat” içmişler ve ölümsüzlüğe kavuşmuşlardır. Bu iki arkadaş ab-ı hayatı içtikten sonra; Hızır karadakilerin, İlyas ise denizdekilerin yardımcısı olmuştur. Hızır ile İlyas 6 Mayıs tarihinde buluşurlarmış. Bu buluşma ile birlikte dünya da yeşilliklere bürünürmüş.

Hıdrellez inancı Türklerdeki bahar bayramı geleneği ile doğrudan ilgilidir. Diğer yandan Türk inançlarında, Türk destan ve efsanelerinde görüldüğü kadarıyla “Boz Atlı Hızır” inancı eski Türk inançlarından “Boz-atlı yol Tengrisi” yani “yol iyesi” ile izah edilebilir. Bu eski Türk inancı, İslamiyet’in kabulünden sonra “Hızır Nebi” veya “Hızır-İlyas (Hıdrellez) inancı olarak karşımıza çıkmaktadır. Halk arasında Hızır’dan beklenen şeyler ise darda kalanlara, sıkıntıda olanlara yardım etmesi, insanlara bolluk-bereket bahşetmesi gibi hususlardır.

Türklerdeki bazı deyim veya atasözleri bunu güzel bir biçimde aksettirmektedir: “Kul daralmayınca / sıkışmayınca Hızır yetişmez”

Türk dünyasında Hıdrellez etrafında oluşturulan gelenekler, inançlar, törenler bir bakıma Sultan Nevruz ve diğer baharı karşılama gelenek ve törenleri ile karıştırılmıştır. Daha açık bir ifade ile Türklerdeki bahar törenleri bir veya bir kaç önemli gün üzerinde yoğunlaşmış ve yapılan törenler o günün etrafında toplanmıştır. Bu bakımdan Nevruz, Hıdrellez veya diğer bahar törenlerinin tamamını herhangi birinin kutlanması sırasında görmek mümkündür.

Sağlıkla sevgiyle kalalım içimizden bahar eksilmesin sevgili okuyucularım bütün dileklerimiz tez yerini bulsun diliyorum… Yase

Not: Paoul Coelho, 5. inci dağ adlı kitabında okuduysanız. Hz İlyas’ın hayatını romanlaştırmış. Roman fikir verme yönünden faydalı olabilir. Eğer bazı şeyleri kale almasanız tabi. Burada özetlemek isterdim ancak uzun sürebilir. Bu yüzden okumayanlara öneriyorum.

Günün Şiiri

Bu Bahar Olmazsa Gelecek Bahar

Sabreyle sultanım bir gün gelirim,
Bu bahar olmazsa gelecek bahar,
Düşümdesin sanki her gün ölürüm,
Bu bahar olmazsa gelecek bahar.

Bekle çiçeklerin moru derilsin,
Ak ellere al kınalar sürülsün,
Deniz kızı yakamozda görülsün,
Bu bahar olmazsa gelecek bahar.

Katar,katar göçler yola dizilsin,
Bekle gölgelerin sırrı çözülsün,
Namerdin yaptığı büyü bozulsun,
Bu bahar olmazsa gelecek bahar.

Gün ışısın mehtabına karışsın,
Gök kuşağı yağmur ile yarışsın,
Bu baharda küsülüler barışsın,
Bu bahar olmazsa gelecek bahar

Zikrettin KARACA

Fahriye Abla

Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar
Bu afyon ruhu gibi baygın mahalleden
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın sen!

Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye abla
Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi

Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede
Yaz kış yeşil bir saksı ıtır pencerede

Bahçede akasyalar açardı baharla
Ne şirin komşumuzdun Fahriye abla
Önce upuzun sonra kesik saçın vardı
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı

İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla

Ne çapkın komşumuzdun sen Fahriye abla
Gönül verdin derlerdi o delikanlıya
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya
Bilmem şimdi hala bu ilk kocanda mısın

Hala dağları karlı Erzincan’da mısın
Bırak geçmiş günleri gönlüm hatırlasın
Hatırada kalan şeyler değişmez zamanda
Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye abla

Ahmet Muhip DIRANAS

Günün Fıkrası

Temel Makinist Olursa 

Temel bir gün tren kullanırken treni devirmiş, 400 kişi ölmüş. Amiri sormuş “Oğlum nasıl oldu ?”, demiş. Temel “Tren rayına bir adam çıktı, onun yüzünden oldu” demiş. Amiri “Oğlum ezseydin o adamı da 400 kişi ölmeseydi” demiş. Temel de “Ben de öyle düşündüm, adam raydan çıkınca onu ezmeye çalisurken tren devruldi” demiş.

Günün Sözü

Tanrı kuşları sevdi ve ağaçları yarattı. İnsan kuşları sevdi ve kafesleri yarattı.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here