Hazreti Mevlana…

0
118

Değerli Okurlarım, hayat denilen oyunda baş rol savaşan figüranlarız. Acı zamanın yolcusu, bazı duraklarda gerektiğinden fazla duruyor, bazılarına uğramıyor bile. Acı çeken insan, acı çekmeye devam ediyorsa, acı çekmekten haz duyuyordur. Gözümüzde büyüttüğümüz hayallere ütopya adını vermek en kolayı. Kaçarak kurtulabileceğimiz eylemleri ertelemek, ancak düşüncelerin olmaktan ibarettir.

Ancak, Hz. Mevlana hiç de öyle düşünmüyor ve benim düşündüklerimin aksine doğaya ve insanlara iltifatlarda bulunuyor. Nasılsan öyle gel diyor.

Ey gülüp duran ilkbahar, ne kadar da neşelisin! Sen mekansızlık aleminden geldin; bize bir şey getir! Sevgilimizden ne gördük?

ocal-sanat-18

Gülüyorsun, yüzün terütaze; yemyeşilsin, misk gibi kokuyorsun! Sen ya bizim sevgilimizle aynı renktesin, yahut bu güzel rengi ondan aldın!

Ey mevsim; sen ruh gibi hoşsun! Gözlerden gizlisin; eserlerinle meydandasın, görünüyorsun ama kendin meydanda değilsin!

Ey gül; ne diye gülmüyorsun, neşelenmiyorsun? Ayrılıktan kurtuldun, bahara kavuştun! Ey bulut; sen de neden ağlamıyorsun, gözyaşı dökmüyorsun? Sevgilinden ayrıldın mı?

Ey gül; bahar yeşilliğini süsle, açıkça gülmeye başla! Çünkü üç ay gizlice kimseye görünmeden soğuk dikenler arasında koşup durdun, baharı bekledin!

Ey bahçe; şu yeni yetişen çimenleri, fidanları güzelce besle, yetişir, geliştir! Çünkü onlar zavallıların nasıl geldiklerini gök gürültüsünden uymadın!

Ey rüzgar; dalları oynat! Bir gün güllere doğru eseceğini hatırla da, dalları neşe ile oynat! Bak; ağaçlar, talihli insanlar gibi neşeli! Ey menekşe; senin boynun neden gamdan bükülmüş?

Süsen goncaya; gözün kapalı ama bahtın açık! Günden güne uğurlu bir talihe kavuşmadasın! Bize ötelerden, bize can baharından haber ver; senin çiçeklerinin kokularından, hafif hafif sallanışlarından anlıyorum ki, sen de can baharından mest olmuşsun!

Rüzgar, bahçeler arasında eserek dalları neşelendirdi, onları oynattı ve çiçekleri de okşayarak geçti, kırlara, ovalara açıldı; oraları misk kokusu ile doldurdu!

ocal-sanat-17

Lalenin yanakları alev alev gibi kızarmış; bu hal, nergisin gözünden kaçmadı da, sanki ona “güzellere kötü gözle bakma” diyordu!

Zaten gülle lale, renkleri ile, kokuları ile gönülleri avlayan tuzağa benzerler, kendilerini seyredenleri avlarlar! Öteki çiçekler de öyle; onlarda gözleri, gönülleri avlayan birer tuzak! Meyveler de, onlara av olmuş! İnsan böyle şeyleri yazarken inanın mest oluyor. Daha fazla yazmak isterdim ancak yerimiz bu kadar… Af ola!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Gazeteci İlhan Selçuk Kimdir?

Değerli okurlarım, “Cumhuriyet” çocuğudur ve Cumhuriyetten sadece iki yıl sonra, yani 1925 yılında Aydın’da dünyaya merhaba demiştir. Subay çocuğu olduğundan ve o dönemlerde de tayinler sık-sık yapıldığından, Türkiye’yi karış-karış gezdiğini anılarından biliyoruz.

İstanbul Hukuk Fakültesini 1950 yılında bitirdi ve Avukatlık yapmasına rağmen, yazmaya karşı büyük zaafı ve isteği vardı. Böyle olunca da, avukatlığı bırakıp matbaacılık, dergi ve gazetelerde yazarlık ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. Gazetecilik ve yazarlık konusunda Ağabeyi Rahmetli Turhan Selçuk’tan oldukça etkilenmişti. Beraberce 41.5 adlı mizah dergisini çıkardılar, daha sonra muhalif duruşuyla adını duyuran “DOLMUŞ” dergisiyle yola devam ettiler.

Terhis olduktan sonra ilk durağı Akşam Gazetesi oldu ve daha sonra Tanin ve bir süre sonra da sol eğilimli Vatan Gazetesi’ne geçti. Yazarlıkta gazete çok önemlidir. Uyum içindeyseniz her şey yolunda, değilse bir ton balla yenilmez olur.

Rahmetli İlhan Selçuk Ağabey herkes tarafından tanınan bir yazar olmuştu. Bu sıralarda Nadir Nadi’nin (Başyazar) teklifini kabul ederek ömrünü adadığı ve ismiyle özdeşleşecek “Cumhuriyet Gazetesi”ne yazar oldu, yıl 1963. Bu tarih benim için çok önemlidir. Sanat yazımda da sözünü ettiğim gibi, Rahmetliyi tanımıştım. Bu sıralarda “YÖN” Dergisinde da yazıları yayınlanmaktaydı. Sol görüşlü olduğundan bu dergi kapatıldı ve “DEVRİM” dergisinde yazmaya başladı.

12 Eylül 1980 darbesinde gözaltına alındı alınmasına da, hakkında o kadar çok dava açıldı ki, bu davalar gazetecilik yaşamının bir parçası haline geldi. Hepimizin bildiği gibi, 1990’lı yıllardan itibaren Cumhuriyet Gazete’sinin laik ve cumhuriyet çizgisinin sözcüsü haline gelmesinde en etkili isim oldu.

Merhum İlhan Selçuk 45 yıl Cumhuriyet Gazetesinde yazdı, başyazarı ve imtiyaz sahibi oldu. Köşesinden uzak kalmadı ama nedense bazı çalışma arkadaşlarıyla ters düştü. Bunu da gazetecilik mesleğinde doğal olarak kabul etmeliyiz.

Böylesine güçlü kalem her defasında susturulmaya çalışıldı. Bunların hepsi de boşunaydı tabi. En son 21 Mart 2008’de sabaha karşı saat 04.30’da Ergenekon Soruşturması kapsamında gözaltına alındı. 40 saat gözaltında kaldı. Ardından yurtdışı yasağı konularak serbest bırakıldı.

Merhum İlhan Selçuk Ağabey, Cumhuriyet Gazetesindeki köşesi Pencere’de okurlarına erkenden veda etmiştir. Köşesinde şöyle diyordu:

“…Pazartesi günü yürekten ameliyat olacağız. Söylenenlere bakılırsa, epey gıllıgışlı bir operasyonmuş, nalları havaya dikersek bozulmayalım, olur böyle şeyler… Nalları dikmezsem daha görüşürüz. Dikersem, her ne kadar kusurumuz da olsa af ola… İkisine de eyvallah…”

Efendim, işte böylesine temiz, sevimli, yakışıklı, devrimci, laik ve de Atatürk ilke ve inkılâplarına yürekten bağlı, kaleminden kan damlayan bir gazeteciyi, bir yazarı, bir devrimciyi ebedi istirahatgâhında dinlenmeye terk ettik. Tanıyınca daha zor oluyor yazmak. Onu tanımakla sevinçli ve de gururluyum. En azından iltifatlarına mazhar oldum. Türk basının ve tanıyanlarının başı sağ olsun… Nur İçinde Uyusun!

Mutlu olum, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Güzel Yaşam ve İsteyiş

Her isteyiş, bir yetersizlik duygusuyla ilgilidir. İnsanda bir doyum, bir hoşnutluk, bir yeterlilik sağlama eğilim ve dürtüsünün doğmasına yol açar. Örneğin moral gücünü yitirmiş, pısırık bir ortamda büyüyen çocuklarda böyle olumsuzluklar sık-sık yaşanır. Çevrenin aşırı kötümserliği maalesef çocuğa geçer.

Çocukları güzel yaşama adapte biraz da ebeveynlerin elindedir. Çocuğun aile çevresindeki bir kişiye gösterdiği aşırı sevgi göz ardı edilmemelidir.

Bazı çocuklar aşırı huysuzlukla dikkat çekmek isterken, daha çok ya da daha az kurnaz olanlar aşırı derecede uslu davranarak aynı amaca varmaya çalışırlar. Hayatta birçok olumsuz olaylarla karşılaşmış çocukların hayal gücü en üst düzeydedir. Böyle çocuklar her zaman düş kurabilirler.

Bütün yaşamımız, insanların birbirini karşılıklı etkileyebileceği varsayımına bağlı olarak akıp gitmektedir.

Ancak, güzel yaşama alıştırmak ve olumlu yönde etkilemenin en önemli yolu, çocuğa belli bir yaşa kadar hak ve çıkarlarının en iyi şekilde ailesinin vereceğini beynine kazımaktır. Yani, çocuğa ailesine olan güvenini pekiştirmektir. Çocuklarda ruh hali oldukça önemlidir ve bu konuda ailelere büyük görevler düşmektedir.

Günün Sözü

Aşk Dünyanın En Güzel Belasıdır!

Öcal’dan İnciler

Çevren Temizse Ruhun da Temizdir!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here