Sayın Özel, Ankara’dan beni telefonla aradı ve “Doğan bey. Elinizi taşın altına koymanız gerekiyor. Yapılacak ilk seçimlerde Hatay 3. sıra milletvekili adaylığını size vermeyi düşünüyoruz. Kabul ederseniz seviniriniz. Buyurun Ankara’ya gelin, kahvelerimizi içerken, ayrıntıları konuşuruz” dedi.
*Ankara’ya Gittim…
Bir süre sonra Ankara’ya gittim. Genel Başkan sağ olsun beni kabul etti. Kahvelerimiz geldi. Genel Başkan Özel söze başladı.
“…Ben tüm aday adaylarını defalarca uyardığım halde seçime beş kala Genel Merkezimizi ve genel merkez yöneticilerimizi ziyaret ve telefon trafiği ile meşgul ediyorlar. Bizlere aracılar gönderiyorlar. Seçim arifesi sahada vatandaşla, sivil toplum örgütleriyle, basın kuruluşlarıyla olması gereken milletvekili aday adayları, genel merkez kat ve koridorlarını arşınlıyorlar.
Milletvekilliği adaylığı biz CHP’de, daracıyla, aracıyla, selamla, kelamla, boş boğazla, boş gezenle, elçiyle, vezirle, piyonla, değnekle, dernekle, sanal âlemin sponsorlu hesaplarıyla, SMS mesajlarıyla, kulağa hoş gelen sözler söylemekle görevli, kulağa üfleyen masalcılarla olmuyor. Biz her yerdeyiz. Her alanda gözümüz kulağımız var. Kimin ne olduğunu, kimlerin yıllardır, kimlerin aylardır kimlerin ise seçime beş kala sahaya indiklerini biliyoruz. Kimse kendini kandırmasın.
Tepeden inme vekilliği kimse benden ve bizlerden beklemesin. Hatay dahil tüm Türkiye’de en iyi listeyi yapmak adına Genel Merkez dışında bir yerde sakin kafayla çalışacağız. Milletvekili aday adaylarımıza bir kez daha rica ediyorum. CHP Genel Merkezini arşınlamayın, etki ve listelere şekil verme çabalarınıza son verin. Bulunduğunuz ilçeyi ve ili gezin…” diye konuştu.
*Siyaset Bana Göre Değil…
Son olarak Özgür Özel, “Doğan bey lütfen ana fikrini verdiğim bu konu üzerinde, milletvekilli aday adaylarını, sizde denk geldikçe uyarın!” şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Hatay 3. sıra milletvekilliği adaylık teklifini teşekkür ederek kabul etmedim. Gazetecilikten memnun olduğumu, siyasetin bana göre bir iş olmadığını belirttim.
Sayın Özel tam bana cevap veriyordu ki makam odasının kapısı çaldı… O sese uyandım!.. Meğer bizim evin kapısı çalıyormuş ve gördüklerim yine bir rüyaymış…
Ben az yazdım, hemen herkes fazlasını anlayacaktır diye düşünüyorum. Tüm siyasi partilerin olası aday adaylarına başarılar diliyorum. Sevgi, selam ve saygılarımla…
*”Mercedes’in Sahibi Siz misiniz Beyefendi?”
Diğer bir konuya geçiyorum. Bu rüya değil gerçek ve yaşadığım bir hadise…
Deprem öncesi, Çay Mahallesi, Osmangazi Caddesi üzerindeki Yurtiçi Kargo civarında kaldırımda yürüyordum. Takım elbisem ve kravatımla damat gibiyim. Sabah saçıma da fön (?) çekmişim. Çok süslü püslüyüm!
Yol kenarına lüks bir Mercedes hatalı park ettiği için, diğer bir otomobil onun arkasından çıkamıyordu. Mahsur kalan aracın sahibi yanıma yaklaştı ve “Beyefendi Mercedes’in sahibi siz misiniz?” dedi. Ben de Küçük Emrah modunda, boynumu bükerek “Benim hiç Mercedes’im olmadı ki!” dedim. Adam kahkaha attı ve “Üzülme be abi belki bir gün olur” diyerek yanımdan uzaklaştı.
Mercedes’i bana yakıştıran adam haklı sayılırdı. Baktı karşısında kelli felli bir adam. Ense, kulak yerinde! Şık bir takım elbisede var üzerimde… Ehh biraz da göbek var. Mercedes, olsa-olsa bu adamın olur diye düşündü.
Kelli felli olmak zor ağa…!
