Belki Nergis Olurum Belki Kır Çiçeği…

0
197

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Çok ciddi ve düşünceli misiniz yoksa? Valla bendeniz düşünceliyim ve çokkk ciddiyim. Yine sınav zamanındayım çünkü. “hayırdır ne sınavı bu” mu diyorsunuz. Hiç bitmeyen hayat sınavında tabi; hayatın kendisi sınav tamam ama şu branşlar yok mu? Örneğin bilgelik. İnsan hayat sınavında başarılı olunca mı bilge olur? Bilge olabilmek için yüz üzerinden yetmiş almak yeterli midir? Diye düşünüyorum…

Ya da bilgelik doğuştan mı gelir… Ya bilgelik nedir ki aslında? Bilge “her şeyi bildiği gibi, bildiği şeyleri de iyi ve sağlam bilen, bilgisini kendisi ve başkaları için en yararlı bir biçimde kullanabilen, iyi ahlaklı, olgun kimse” imiş…

Of of of yürü ya kulum belki bir gün bilge olursun! Neyse ya vazgeçtik bilge olmaktan yüz üzerinden iki yüz bile alsak ne çare! Ama Allah için sabır sınavından iyi alıyorum, yüz üzerinden yüz. Kendimi kutluyorum! Ancak bazen sabır başka şeylerle karıştırılıyor örneğin korkaklık, sinmiş, sindirilmişlik gibi! Eh bazen bunlarda olmuyor değil yani?

Bazen korkuyorsunuz tabi. Örneğin bendeniz cahilden korkarım ilk başta… Hem de kimseden korkmadığım gibi. Evet, sindirilirim valla o zamanda içimi kocaman bir öfke sarar ama öfkemi yutarım. Ancak öfke baldan tatlıdır demiş atalarımız nasıl saçma sapan bir şey demişler ya! Öfkeyi kusmak iki saniyelik bir rahatlık verebilir ancak sonuçları baldıran zehri… Ama gelin görün ki  şu an yapmak istediğim tek şey bu sonunda zehir olduğunu bile bile ancak yapmayacağım çünkü gücüm yok çünkü iflah olmaz bir korkağım…

Haksızlıktan korkarım (bunlar kolay çok şükür genleriniz yardım ediyor)… Önyargıdan korkarım, Kırmaktan, incitmekten korkarım…

Ve sevgili okuyucularım, “kırıldıysan kırdığın içindir” der Mevlana. O zaman bu döngü ile yaşamak kaçınılmaz.  Hayatınızda tek bir kişi bile olsa bu ömrünüzün döngüsüdür. Sürekli kırılırsınız sürekli kırarsınız. Şahsen kimseyi bile isteye kırmışlığım yok ve olmaz… Ama sessizliğim ve duruşum nedense karşımdakini kırıp kırıp paramparça ediyor. Ve o parçalar sürekli yüreğime yöneltiliyor, içim kan revan oluyor, gözlerimden yaş değil sanki lav akıttırıyor!…

Peki, ne yapmak lazım? Nedeni ortadan kaldırmak tabi… Ya kıran yok olacak ya da kırılan. İnanmayın sevginin gücüne kuvvetine o bir yere kadardır. Gen denen şey var ya! Ve genlerde kıskançlık dediğimiz illet baskınsa inanın sevgi, saygı hak getire… Siz en yakın yerden yok olun en iyisi; tabi yok olabiliyorsanız birde o var yani!

Ve işte hayat sizi böyle sınavdan geçiriyor durup durup. “Nedir derdin” diyorum sınav başkanına “yüz üzerinden bin mi alayım istiyorsun yoksa pencereden mi atlayım? Zavallı bir faniyim altı üstü. Ne Eyüp peygamberim ne de nebi nasıl bir sınav bu?”

Ya sabrımı sınama artık.. Ya da yok olayım… Peygamber değilim. Bilge olamıyorum bari derli toplu bir ölü olayım.

Ağlasın üzerime yağmurlar, sel olsun mezarım, karışayım suya, toprağa çiçek olayım belki nergis olurum. Belki bir kır çiçeği mutlu eder kokum bari mezarlarında sessiz yatanları… Sabır sınavını kaybetmiş olsam da dert değil artık…

Ve sevgili okuyucularım sağlıkla, sevgiyle kalalım hep birlikte ayrımsız gayrımsız. Yase

nergis ile ilgili görsel sonucu

& & & & &

İnsanlığın Yansıması

‘Ah!’ diye bir ses gelir ve bu sesi duyan çocuk hayret eder. Merakla: “Sen kimsin?” diye bağırır ama aldığı tek yanıt; ‘Sen kimsin?’ olur.

Çocuk bu yanıta kızar ve: “Sen bir korkaksın!” diye bağırır.

Dağdan aldığı yanıt, ‘Sen bir korkaksın!’ olur.

Ustasına bakar ve: “Ne oluyor?” diye sorar.

“Oğlum dikkat et,” diyen bilge vadiye doğru, “Sana hayranım!” diye bağırır. Ses, ‘Sana hayranım,’ diye yanıtlar.

Usta, “Sen harikasın!” diye bağırdığında, bu kez dağdan, ‘Sen harikasın!’ yanıtı gelir. Çırak şaşırmıştır. Ama hâlâ ne olduğunu anlayamamıştır.

Bilge açıklar: “Oğlum, insanlar buna yankı derler; ama gerçekte yaşamın ta kendisidir. Yaşama ne verirsen, sana onu yansıtır. Yaşam senin davranışlarının aynasıdır. Eğer yaşamında daha çok sevgi istiyorsan, insanları daha çok sev. Eğer sana saygılı davranılmasını istiyorsan, insanlara saygılı davran. Eğer başkaları tarafından anlaşılmak istiyorsan, önce başkalarını anlamaya gayret göster. Eğer insanların sana hoşgörülü ve sabırlı davranmasını istiyorsan, önce sen hoşgörülü ve sabırlı olmalısın. Oğlum, yaşamda ne ekersen, onu biçersin. Bu doğa yasası, yaşamın her yönü için geçerlidir.

“İnsanların yaşamı tesadüfler sonucu oluşmaz. İnsanların yaşamı onların davranışlarının yansımasından başka bir şey değildir.” Alıntı

Günün Şiiri

Gerçekten Sevmek

O durmadan kaçıyor;

sen ardından gitmiyorsan;

 

o günün her saatinde saklanıyor,

sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;

 

o sana acıların en büyüğünü tattırıyor,

sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;

 

boşuna aldatma kendini,

onu sevmiyorsun demektir.

 

Elindeki içki kadehinde,

dudağındaki sigarada ,

okuduğun kitapta,

mırıldandığın şarkıda,

söylediğin şiirde,

gördüğün rüyada

ve yaşaman için

ciğerlerine doldurduğun havada

o yoksa;

Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;

onu sevmiyorsun demektir.

 

Renkler onunla değerlenmiyorsa,

örneğin onsuz kırmızı kırmızılığının,

mavi maviliğinin farkında değilse,

beyaz yalnız o giydiği zaman

güzelliğini haykırmıyorsa,

sabahları onu görünceye kadar

güneş doğmuyorsa

ve onsuz gökyüzü geceleri

aya, yıldızlara

hasret değilse

onu sevmiyorsun demektir.

 

Sokakta gördüğün her yüzde

ondan birşeyler aramıyorsan,

güzel bir manzara,

hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,

uykudan uyandığın zaman

yaşamakta olduğundan önce

onu hatırlamıyorsan,

omuzlarına dökülmüş saçları,

bir sis perdesinin ardında

her zaman gülen,

ışık saçan gözleri

aklına gelmiyorsa,

durup durup avuçlarının

sıcaklığını özlemiyorsan;

Onu sevmiyorsun demektir.

 

Dünyada yaşıyan öteki insanların

senin için hala bir değeri varsa,

ona karşı tutumunu

toplumun köhne ve manasız

kurallarına göre ayarlıyorsan

ve açık açık

sanki var olduğunu haykırırcasına

sevgini söylemiyorsan;

Onu sevmiyorsun demektir.

 

Yok o senin için

herşeyden değerliyse,

gözünü yumduğun anda

onu görebiliyorsan,

o bütün şarkılarda,

bütün şiirlerde,

bütün resimlerde ise,

ona muhtaç olduğunu

söylemekten utanmıyorsan,

senin içten ve büyük sevgine

karşılık vermiyeceğinden

korkmuyorsan,

bütün bencil duygularından

sıyrılabilmişsen

onun için herşeyi,

ama herşeyi yapacak gücü

kendinde buluyorsan,

her hali sana

ayrı ayrı güzel geliyorsa,

karşısında kendini

bir çocuk gibi hissediyorsan,

istediği anda onun için

ölebileceksen,

onun için yaşıyorsan

ve yine onun için

bildiğin bilmediğin

bütün düşmanlıklara

karşı koyabileceksen,

o her geçen dakika

sende biraz daha büyüyorsa

ve kendi kendine bile

çok sevdiğini bütün

samimiyetinle,

inanmışlığınla

itiraf edebiliyorsan,

bir gün o seni hiç,

ama hiç sevmediğini söylese bile,

senin sevginde azalma olmayacaksa

ve ölünceye kadar onu aşkların

en ölümsüzü ile sevebileceksen;

işte o zaman

onu seviyorsun demektir.

 

O sana sevmeyi,

gerçek aşkı öğretti.

Sen onu hep sevecek

ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.

 

O, hiç sen olmasan bile,

seni bir parça sevmese bile…

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Günün Fıkrası

Temel’le oğlu İstanbul’u hiç görmemişler ve bir iş için oraya giderler. Küçük köylerinden sonra gördükleri her şeye şaşırır ve hayretler içinde kalırlar. Taksimde gezerlerken bir otelin içine girerler. Bir bakarlar ki demirden duvarlar ve bu duvarlar otomatik olarak açılıp kapanabiliyor. Tabii ki ikisi de şaşırmış. Temel’in oğlu babasına sormuş ; “Buba bu ne ya?” Temel hayatında hiç asansör görmediği için şu şekilde yanıtlamış “Oğlum ben böyle bir şeyi hayatımda görmedim, ne olduğunu bilmiyorum.” İkisi de büyük bir şaşkınlıkla bu duvarlara bakarken 150 kiloluk şişman bir bayan açılan duvarlardan küçük bir odanın içine girer. Duvarlar yine kapanır ve numaralar birer birer yükselmeye başlar. Daha sonra numaralar küçülmeye başlar. Temel ve oğlu şaşkınlık içindedirler. Birazdan duvarlar yine açılır ve dışarıya 24 yaşlarında çok güzel, seksi, zayıf ve sarışın bir bayan çıkar. Temel gözünü bu bayandan ayırmadan oğluna sessizce ; “Hemen cit anani al ve buraya cetur.”

Günün Sözü

İki şeye hakkım olduğuna karar verdim: Özgürlük ve ölüm. Birine sahip olamazsam ötekini isterim çünkü hiç kimse beni canlı tutsak edemez.
Harriet Tumban

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here