ORMANLAR
08.02.1937 gün ve 3116 sayılı Orman Yasası özel mülkiyetteki ormanların büyük bir bölümünün devletleştirilmesini getirdi. Yasanın geçici 1. maddesine göre, mülkiyeti devletten başkasına ait ve bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte var olan ormanlardan:
A-Devlet ormanlarına bitişik olanlar; köylülerin kişisel mülkiyetinde olup da alanı elli hektarı geçmeyenler dışında, alanı ne olursa olsun;
B-Devlet ormanlarına bitişik olmayıp da alanı bin hektarı geçenler devletçe kamulaştırılacaktır. Kaynak: (Çağlar, Yücel, Türkiye’de Ormancılık Politikası (dün), Ankara, 1979, s.211-2) 1939 yılı sonuna kadar ülkenin çeşitli yerlerinde 40.828 hektarlık 44 parça orman istimlâk edilerek devletleştirildi.
TOPRAKLARIN KAMULAŞTIRILMASI
1924 Anayasası (Teşkilatı Esasiye Kanunu) büyük toprak sahiplerinin arazilerinin topraksız ve az topraklı köylüye dağıtılabilmesi amacıyla kamulaştırılmasını kolaylaştırmak amacıyla 1937 yılında değiştirildi. Anayasanın 74. maddesine 13.2.1937 gün ve 3115 sayılı Yasa ile şu fıkra eklendi: “Çiftçiyi toprak sahibi yapmak ve ormanları Devlet tarafından idare etmek için istimlâk olunacak arazi ve ormanların istimlâk bedelleri ve bu bedellerin tediyesi sureti, mahsus kanunlarla tayin olunur.” Bu değişiklik temelinde bazı büyük toprak sahiplerinin arazileri kamulaştırıldı. (Toprak ağalığına vurulan darbe, topraksız köylü bırakmamak düşüncesi…)
MADENLER, ETİBANK, TÜRKİYE KÖMÜR İŞLETMELERİ, TÜRKİYE TAŞKÖMÜRÜ KURUMU
Cumhuriyet Hükümeti, Fransızlara ait Ereğli Şirketi ile 28 Kasım 1936 günü bir devir sözleşmesi (millileştirme ve devletleştirme) imzaladı. Bu Sözleşme 31.3.1937 gün ve 3146 sayılı Yasa ile onaylandı. Bu Yasayla Zonguldak limanı, demiryolu ve madenlerle, Kozlu ve Kilimli demiryollarının işletilmesi Ereğli Şirketi’nden devralındı ve havzadaki deniz işleri tekel altına alındı. 30.5.1940 gün ve 3867 sayılı Yasayla Ereğli Kömür Havzası’ndaki ocakların Devlet tarafından işletilmesi kararlaştırıldı. 11.6.1937 gün ve 3241 sayılı Yasayla da Ereğli Kömürleri İşletmesi kuruldu.
Diğer yabancı sermayeli şirketlerle yerli madenciler ve bankaların elindeki ocaklar da 30.5.1940 gün ve 3867 sayılı Yasa “Füzyon Kanunu” uyarınca ve İcra Vekilleri Heyetinin 15.10.1940 gün ve 2/14547 sayılı kararnamesine göre, 1940 yılı Aralık ayı başından itibaren devlet tarafından satın alındı.
Ereğli Üzülmez Bölgesinde 1935 yılında Türkiye İş Bankası tarafından kurulan Maden Kömürü İşleri A.Ş. tarafından yaptırılan Sömikok ve Briket Fabrikası da 1940 yılında devletleştirildi. (Toros, Hüsamettin, Türkiye Sanayi, Devlet İşletmeleri, İstanbul, 1954., s.201)
1.7.1938 gün ve 3437 sayılı Mahrukat Kanunu ülkenin kömür ihtiyacının karşılanmasını Etibank’a bir görev olarak verdi.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde işletilen linyit Ocakları 1918 yılında kapanmıştı. Cumhuriyet dönemine geçişle birlikte önce Soma’da linyit üretimi başladı. 1927 yılında Çeltek’te bir işletme üretime geçti. Ardından Tavşanlı, Değirmisaz, Yerköy ve Gerenez ocakları özel sektör tarafından çalıştırılmaya başlandı. 1938 yılında bu konuda yeni bir devlet politikası uygulanmaya başlandı; bu işletmeler devletleştirildi ve Etibank Garp Linyitleri Müessesesi oluştu. (TKİ, Cumhuriyet’in 50. Yılında Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Ankara, 1973, s.75)
Ergani Bakır Madeninin işletme imtiyazı Birinci Dünya Savaşı öncesinde bir Alman şirketine verilmişti. (Etibank, Cumhuriyetimizin 50. Yılında Etibank, Ankara, 1973) Almanlar imtiyaz sözleşmesinin gereklerini yerine getirmeyince, 1925 yılında işletme hissesinin yüzde 50’si Almanlardan satın alındı ve Ergani Bakır İşletmesi Türk Anonim Şirketi kuruldu. Bu şirketin Türk grubu hissesi 1,5 milyon lira, Alman hissesi de 1,5 milyon liraydı. Almanların bu hissesi de 11 Haziran 1936 tarihinde millileştirildi ve devletleştirildi. İlk aşamada İş Bankası’nın da 500 bin liralık hissesi vardı. Bu hisse 14 Kasım 1944 tarihinde Etibank’a devredildi. Şirket böylece tümüyle devletleştirilmiş oldu.
Devletleştirilen ve millileştirilen bu kurumlar, 12 Eylül darbesi ile harekete geçen liberal düşünce; Özal Liderliğinde Tek tek özelleştirilmeye başlandı. Şu sözleri vatandaşlarımızın unutmaması gerekir.
Özelleştirme Yasası’nın çıkarıldığı akşam, zamanın başbakanı Tansu Çiller, kadehini “son sosyalist devleti yıktık” diye kaldırdı. Washington’un penceresinden bakanlar, kamu iktisadi kuruluşlarını “sosyalizm” olarak görüyorlar. Yıktıkları, Cumhuriyet devrimiyle inşa edilen kamu mülkiyetidir, Cumhuriyetin kendisidir ve Ulusal Devlettir.
Yine o zaman hükümette yer alan Kemal Unakıtan, “babalar gibi satarız arkadaş” diyordu. Ve ondan sonra gelen her hükümet kamu mallarını satmaya devam etti.
Ve şimdiki Hükümette en son kalanları satıp tüketti. Geldiğimiz durum bu. Ne dersiniz sahipsiz malı talan ederler desek kızarmışınız?
Sadık KARAKAŞ