Almanya’nın Hannover kentinde faaliyetlerini sürdüren Doğu Akdeniz Aleviler Birliği’nin düzenlediği ‘Antakya’da Edebiyat ve Sanat’ etkinliği, müzik sanatçısı Mehmet Çiçek’in ney dinletisiyle başladı. Dinleyenleri büyüleyen neyden sonra, Birlik yönetimi adına açılışı Fikret Abacı yaptı. Çok sayıda katılımcıya teşekkür eden Abacı, üyelerin dayanışmasıyla birçok etkinlik gerçekleştirdiklerini, ilk kez Antakya’da edebiyat ve sanatla ilgili panel düzenlediklerini belirtti. Panelistlere başarılar dileyerek, oturumu yönetmek üzere sözü fotoğraf sanatçısı ve yazar İlker Maga’ya verdi.
Tarihi ve kültürel geçmişi zengin olan Antakya’nın edebiyat ve sanata yansıyan özellikleriyle bu antik kentte gerçekleşen sanat ve edebiyatı değerlendirecek olan panelistler Müslüm Kabadayı, Hakan Mertcan ve Leyla Helen Uyar’ı tanıtan İlker Maga, ilk sözü Müslüm Kabadayı’ya verdi.
Kabadayı, Antakya’nın kadim uygarlıkların beşiği Akdeniz’in antik kenti olduğunu vurguladı. Mezopotamya-Mısır ve Anadolu kültürlerinin birleştiği bu coğrafyayı biçimlendiren Amanos ve Keldağ’la Amik Ovası ve Asi Nehri’nin Kamil Sarıateş, Sabahattin Yalkın, Bedran Cebiroğlu, Faris Kuseyri vd. şairlerin şiirlerine, Ayla Kutlu, Burhan Günel, Hanna Minna, Abdurrahman Munif vd. yazarların romanlarında konu olduğunun altını çizdi. Ali Yüce’nin Antakya Çarşıları’nı okuyup kentlerin özgün rengi olan meydan ve çarşılarının korunup geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Verimli topraklara, zengin bitki örtüsüne sahip olan Antakya ve çevresinde yaşayanların her zaman üretken ve paylaşımcı olduklarını vurgulayan Kabadayı; “Bu nedenle aşkın ve özgürlüğün buradaki Türker, Araplar, Kürtler, Ermeniler vd. topluluklar için çok önemli olduğunu şair Sabahattin Yalkın Aşkdeniz şiiriyle imgelemiştir” dedi.
Antakyalıların gittikleri yerlere de sevgi ve paylaşım kültürlerini taşıdıklarını dile getiren Kabadayı, Hannover’de olduğu gibi örgütlü yaşamanın yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.
Akademisyen Hakan Mertcan da, etkinliği düzenleyenler teşekkür ederek başladığı konuşmasında kadim kentlerin adlarının ve kültürel birikiminin korunması gerektiğini belirtti. Editörlüğünde hazırlanan Asi Gülüşlüm ve Müslüm Kabadayı’nın hazırladığı Edebiyatta Hatay kitaplarında yer alan metinlerinden örnekler okuyan Mertcan, doğa güzelliğine ve tarih bilincine vurgu yaptı. Bunu da yüz yıllık fotoğraflar eşliğinde gösterdi. Sohbet bölümünde de Hannover’de yaşayan Antakyalıların çocukların ve gençlerin bu coğrafyada anadillerini ve kültürlerini nasıl yaşatmak gerektiğine dair düşüncelerini dile getirdi.
Leyla Helen Uyar, Arapça ve Türkçe yaptığı konuşmasında 1990’lı yıllarda Antakya, Adana ve Mersin’e yürüttükleri Çağdaş Sanat Atölyesi ve Güney Uyanış gazete çalışmalarından örnekler verdi. Yaşlıların kentlerde yeni kuşağın Arapça konuşmamalarından duydukları acıyı ve yabancılaşmayı anılarla dile getirdi. Asimilasyon ve entegrasyon adı altında kadim kültür ve dillerin yok edilmesinin önüne geçildiğini belirtti.
Üç saati bulan panelin soru-yanıt bölümü de çok canlı geçti. Dernek başkanı Fikret Abacı, panelistlere bu verimli konuşmaları için teşekkür ederken, etkinlik, yazarların kitaplarını imzalamasıyla son buldu.