Günaydın sevgili okuyucularım. Nasılsınız bu sabah? Gündemden uzaklaşalım istedim bugün… İki güzel hikaye okuyalım ders niteliğinde… Sağlık ve sevgiyle kalın sevgili okuyucularım. Yase
& & & & &
Çöpçülük Mesleği
Üzmüşler çocuğu, diğer çocuklar. “Senin baban çöpçü, sen de pis kokuyorsun” demişler. Vicdan duygusu tam gelişmemiştir okul öncesi çocuklarında. Zaman zaman böyle acımasız olabilirler. Sonuçta hepsi çocuk işte. Kırmışlar yavrucağın kalbini. Çocukların güzel yanıdır gönülleri, kırılsa da çok, hemen toparlanmaya meyillidir. Yetişkinlere benzemez, kin gütmezler.
Konuştum babayla. Çok üzüldü, çocuğunun üzülmesine. Dağ gibi adam gözyaşlarını ilk kez ayırdı gözlerinden belki de. “Üzülmek yetmez dedim, bir planım var. Dahil olur musun?” Kabul etti seve seve.
“Pis ülke” oyunu oynattım çocuklara bir gün. Türetilmiş (uydurma) bir oyun. Ne bulduysak attık yerlere. Bu arada “kötü koku spreyi” sıktık sınıfa, çocuklar görmeden tabi. Birazdan sınıf dayanılmaz bir kokuya karıştı. Dedim niye böyle oldu* Dediler öğretmenim çöplerden, pislikten. Durun dedim, bakın kapıya, biri gelecek, kurtaracak bizi bu pislikten, kokudan.
Pür dikkat kapıya bakıyor hepsi. Yepyeni sıfır çöpçü kıyafetleri, süpürgesi ve faraşı ile giriyor kapıdan kahramanımız. Çocuklar büyüleniyor sanki. Bak bak bitiremiyorlar. 1.90 boy. Heybetli mi heybetli çöpçümüz.
Başlıyor hemen temizliğe. Bende pencereleri açıyorum hemen. Temiz hava nüfuz edince etkisini kaybediyor kötü koku spreyi. Yardımcı öğretmenimiz de yasemin kokulu oda spreyini sıkıyor birkaç fıs. Çocukların gözü bizi görmüyor zaten. Ama içlerine doluyor mis gibi çiçek kokusu.
Sonra yarım ay düzeninde oturuyoruz çöpçünün karşısına. Konuşuyor prova ettiğimiz gibi. “Çöpçüyüm ben” diyor. “Siz sabahları uyurken daha, yada gece yarısı mahallenizin çöplerini topluyorum. Arkadaşlarım da var. Onlar da topluyor. Çöpler toplanmasa sokaklardan, her yer bugün sınıfınızın koktuğu gibi kokar. Çöpçülük zordur çocuklar. Çok zor iştir.”
Anlatıyor uzatmadan. kısa, öz, keskin. Anlattıkça daha da büyüyor adam. Nasıl dinliyorlar anlatamam. Gözlerini hiç ayırmadan. Hele oğlu. Gurur duyuyor babasıyla ve her sözünde hayran oluyor ona. O bakışa ömür verilir inanın bana.
Sonra fotoğraf çektiriyoruz hepimiz kahramanımızla. Alkışlarla ve aşkla uğurluyoruz çöpçümüzü. Bir baba, bir oğul. Tedavi edilmiş iki yürek. İşimiz bu. Yüreğe dokunmak. Hanımlar, beyler! Bir çocuğun alın teriyle para kazanan babasının mesleğinden utanmasına dayanamam. Dayanırsam, öğretmen olamam.
Ertesi sabah soruyor birkaç veli. “Bizim çocuk akşamdan beri büyüyünce çöpçü olacağım diyor. Siz ne öğretiyorsunuz bu çocuklara Allah aşkına?”
Gülümseyerek cevap veriyorum. “İnsan olmayı öğretiyoruz”
& & & & &
Sermayemiz
Öldüğümüzde paramız bankada kalır… Ama yaşarken harcayacak yeterli paramız yoktur. Gerçek şu ki; öldüğümüzde harcanmamış epey paramız kalmıştır. Çin’de zengin bir iş adamı öldüğünde bankadaki 1.9 milyar dolar eşine kaldı. Eşi de adamın şoförüyle evlendi. Şoför şöyle söyledi: “Ben hep patronum için çalıştığımı sanırdım… Şimdi anlıyorum ki meğer o benim için çalışıyormuş!!!”
Acı gerçek şudur:
-Daha çok yaşamak daha zengin olmaktan önemlidir. O halde kimin kim için çalıştığını sorun etmektense güçlü ve sağlıklı bir bedene sahip olmaya çalışmalıyız.
-Son model bir cep telefonunun fonksiyonlarının % 70’i kullanılmaz!
-Lüks bir arabanın aksesuarlarının % 70’i gereksizdir.
-Lüks bir villanız ya da malikaneniz olsa alanın % 70’ini kullanmazsınız.
-Gardrobunuz için durum farklı mı? Giysilerinizin % 70’i yepyeni durur.
-Yaşam boyunca çabaların ve kazançların % 70’i başkalarının harcaması içindir.
-Demek ki biz, kendimize ait % 30’a sahip çıkmalı ve ondan tam yarar sağlamalıyız.
O halde şunları yapın:
-Hasta olmasanız bile düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırın.
-Susamasanız da daha çok su için.
-Çok ciddi sorunlarla karşılaşsanız bile onları boş vermeyi öğrenin.
-Haklı bile olsanız diretmeyin.
-Çok zengin ve nüfuzlu bile olsanız kibirli olmayın.
-Varlıklı olmasanız da mutlu olmaya çalışın.
-Çok meşgul bile olsanız aklınızı ve bedeninizi çalıştırmaya zaman ayırın.
-Sevdiğiniz insanlar için zaman ayırın.
Günün Şiiri
Sevgili Arkadaşım
1.
Gözlerinin rengi gibi
Yüreğinin rengi gibi
Saçların da kendi renginde
Ama ben, ellerini gördüm önce
Toplayan, düzelten, onaran ellerini
Dokunduğuna soluk aldıran
Telâşlı, usta, sevecen ellerini
Geç anladım ve inandım
Her gün daha çok inanıyorum
Ellerin, güzel işlerin karıncası
Ellerin, ellerden bıkmış ellerime sığınak
2.
Yüzünün rengi gibi
Dudaklarının rengi gibi
Saçların da kendi renginde
Ama ben, özverini gördüm önce
İçinden çavlan gibi dökülen özverini
Hep koşan, yürümeyi bilmeyen
Hesapsız, gücendirmeyen, saydam özverini
Neye uzansa dirilten
Susan, hüzünlenen, sıcak özverini
Geç anladım ve inandım
Gün gün daha çok inanıyorum
Özverin, güzel işlerin arısı
Özverin, sözcüklerden yılmış kafama barınak
3.
Derinin rengi gibi
Sesinin rengi gibi
Saçların da kendi renginde
Ama ben, seni gördüm önce
Gülen, yaşayan, bilen seni
Körpe bir söğüt dalı gibi çırpınan
Durduğu yere can veren
Gönüllü, duyan, seven seni
Geç anladım ve inandım
Şimdi daha çok inanıyorum
Sen, hayatın ablası
Saf olan her şeyin mayası
Sen, eşyalardan usanmış kalbime dayanak
4.
Sevgili arkadaşım benim
Sana “sevgili arkadaşım” diyorum
Budur, bizim anladığımız sevdanın tanımı
İşte sana bir aşk şiiri
İçinde “sevgilim” sözcüğü geçmiyorsa
Suçun yarısı senin
Çünkü, ben de bize yaraşanların sözcüğünü değil
Kendisini seviyorum senin gibi
Süreyya BERFE
Günün Sözü
İnsansal öz, tek tek her bireyin doğasında bulunan bir soyutlama değildir. Gerçekliği içersinde, bu, toplumsal ilişkilerin bütünüdür.
Karl MARX
Hayat herkes için acı, çünkü benim boş yere dilediklerime sahip olmuş nice insanlar gördüm, onlar da mesut değil.
Honore de BALZAC