Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Kafanız karışık, vicdanınız rahatsız, aklınız firarda mı? Korkmayın, az zaman sonra alışırız, zaten neye alışmadık, alıştırılmadık ki? Ancak alışmak, kabul etmek değildir kesinlikle bunu da unutmayalım. “Evet” diyenler burun farkı ile haklı ya da haksız kazandı; ancak bir sistemi değiştirmek için bendenizce en azından % 65 olmalı sonuçlar. Yani tabi bendeniz sıradan bir vatandaşım ve aklımın, vicdanımın emrettiği şey bu. Kabul görmeyeceğini bile bile söylüyorum. Ne yapayım, aklımın vicdanımın sesini susturamam ki?
Bu yüzden aslında o kucaklaşma hikâyelerine de inanmıyorum; zaten de kimse bu konuda illa da inandırıcı olmadı. Ve ben deniz, içimden gelmiyorsa kardeşimi hatta Emre’yi ki canımın içi Berke’yi ki canımın diğer yarısı onları bile kucaklayamam. İnanmıyorsam artık masallara sebebi vardır canım dimi ya.
Bu sabah şakacılığım üzerimde nedense? Ona helal gelmemesi için uğraşacağım. Ne de olsa biraz sonra ne olacak bilmiyorum dünü de zaten uykuyla geçirdim. İlaçlarım sağ olsun. İlk kez bir ilaca teşekkür ediyorum. Yani bugün ilklerin günü mü, onu da bilmiyorum, yarın ne olacağını bilemediğim gibi? Ama tabi kendime haksızlık etmeyim ön görülerim var hem de çok ama bende kalsın şimdi. Dedim ya neşemi hiçbir şeyin bozmasına izin vermeyeceğim bu “an”
Ve sevgili okuyucularım bir insanın gerçek özgürlüğü nedir bilir misiniz? Ben deniz eğer vicdanım rahatsa özgürüm. Her an her yerde. Vicdanı rahatsız olanlara da acırım kendimden bilirim çünkü çok ağır bir vebaldir valla! Onlar için dua edeceğim; Tabi bendeniz cami hocası falan değilim yani? Sakın yanlış anlaşılmasın. Sıradan bir vatandaş vicdan ağırlığını çok iyi bilen ve kimseye bunu layık görmeyen. Ah ya iyi ki sıradan bir vatandaşım ya sıradan olmasaydım? Yok yok kendimi seviyorum valla.
Ve sevgili okuyucularım sosyal medyada kıyamet kopuyor bir dalarsanız moral diye bir şey kalmaz ona yarın bakın bu gün şiir okuyalım sadece.
Ve sağlıkla ve sevgiyle ve her şeyin hayırlısı ile kalalım sevgili okuyucularım ayrımsız gayrımsız, masalsız, yalın gerçekle, aklıselim, sabır cemil olarak. Yase
& & & & &
Ben Sen O
O, yalnız ağaran tanyerini görüyor
ben, geceyi de
Sen, yalnız geceyi görüyorsun,
ben ağaran tanyerinizde.
Nazım HİKMET
Yurdum Benim Şahdamarım
Engereğin dişlerine işledim,
Ağu dişlerine
Oluklu, çentik…
Ve vurgun,
Gözleri bir çift cehennem
Burnuna kan tütmüş
Pars bıyığına…
Dağın pulat yüreğine işledim,
Şimşeğin masmavi usturasına
Sevdanı usul-usul
Sevdanı mısra-mısra
Lo ben seni hapislerde sevmişim,
Ben seni sürgünlerde.
Yurdum benim şahdamarım…
Yücende buzul
Ve kar,
Maviş dağ tavşanları
Gün vuranda alaran
Zemheri yılanları
Ve yahut bir hışımla
Öyle çakılan
Sonsuzluğun yakışığı kartallar.
………..
Başım gözüm üstünesin
Suskum, avazım üstüne…
Adından başka silah
Yazgından başka günah
Daha yazmamış
Hiçbir gizli dosyada
Hiçbir açık kitapta.
Ahmed ARİF
En Yüksek Kulenin Türküsü
Sevdalar çağı dönsün,
Dönsün geri gelsin
Ah nasıl dayandım nasıl da
Unutamam artık dünyada,
Nice korkular kaygılardı
Uçup gitti göklere.
Bir belâlı susuzluk
Karartıyor damarlarımı.
Sevdalar çağı dönsün,
Dönsün geri gelsin.
Bir çayır gibi tıpkı
Unutulmuş bir kıyıda,
Karamukların, gülüklerin
Boyatıp çiçek açtığı,
O yabanıl uğultusunda
Korkunç pis sineklerin.
Sevdalar çağı dönsün,
Dönsün geri gelsin.
Arthur RIMBAUD
Neyi Yaşamak istiyorsan Onu Yaşa
Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki,
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum ,okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki ” söz ver kendine”
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı istiyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan,
Anladım…
Nietzsche
Acıların Rengi
.ey acılara tat veren güzellik
Yüreğimize hoş geldin
Geldin de
Çiçekli dallara döndürdün öfkemizi
Artık ister dolu yağsın ömrümüze
İsterse kar
Biz ki bildikten sonra sevmeyi
Bütün sabahlar
Acı renginde olsa ne çıkar.
Adnan YÜCEL
Günün Şiiri
Bahara Rağmen
Bahar geldi
Gördünüz mü?
sokakta, evlerin balkonunda,
kapıdan, pencereden içerde şimdi.,
her yere, her yere
gelmiş,
taşa, toprağa, böceğe karıncaya
gözünüzün uzandığı her yere!!
ama yüreklere?
Yoook hiç görünmüyor!?
Sesiz bir isyan var sadece
“neden
şimdi bu bahar?”
neden
Günler uzun,
gönüller
suskun ,
bir uyku hali var aslında
Tembellikten değil ,
Kolunu kaldırmak zor
Düşünmekte, bir söze katlanmakta,
Diken üzerinde başka alemlerde?
Ne kadar zor
“günaydın “
demek birine.
Erik ağaçları, leylaklar laleler sümbüller çiçek açmış,
Gelinlikler bayrak renginde,
Toprak taze canlı yeşil yeşilin her tonda
Göz görür,
Görürde
Neden yürek isyanda?
Oysa göze,” gör” diyen yürek değil mi ?
Aslında bahar neşe demek
Aşk demek hayat demek değil mi?
Değil mi? yanış mı bildiklerimiz.
Yase
Erimek
Erimek belirsizce her şeyde
Karışmak sulara yıldızlara
Sinmek kokusuna mor menevşenin
Yanmak damar, damar nefes, nefes
Yaşamak tükene, tükene.
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU
Müjde
Portakal kabuğundan
Kavun diliminden
Havalandı nakışlar
Avşar kiliminden.
Çılgın topukları üstünde
Sebepsiz sevincin
Adamın canı dostlara
Güzel haberler götürmek ister
Aksi gibi ne dost var meydanda
Ne de güzel haber
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU
Günün Fıkrası
Deniz aşırı bir ülkede askerliğini yapmakta olan John bir gün sevgilisinden bir mektup alır. Sevgilisi artık ondan ayrılmak istediğini bildirmekte ve fotoğrafını geri göndermesini istemektedir. John çok kızar. Arkadaşlarından eski kız arkadaşlarının fotoğraflarını toplar hepsini bir araya koyup paket yapar ve sevgilisine gönderir. Pakete bir de not iliştirir; “Kusura bakma, hangisi olduğunu çıkaramadım lütfen kendi fotoğrafını al ve diğerlerini geri gönder!!!”
Günün Sözü
İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmak.
V. Hugo
Hayat herkes için acı, çünkü benim boş yere dilediklerime sahip olmuş nice insanlar gördüm, onlar da mes’ut değil.
Balzac