Değerli okurlarım, bu üç kavram satın alınmaz, bedavadır. Düşünebiliyor musunuz? Hem bedavadır ve de her şeyi halleder. Kurum ve kuruluşlarda, arkadaş ilişkilerinde hep iyi sonuçlar alınmıştır. Ama samimi ve dürüst olursanız geçerlidir. Durup dururken tanımadığınız, sevmediğiniz birine iltifat etmek nasıl anlaşılır sizce? Hani son günlerde Atatürkçüler çoğaldı ya, işte öyle bir şey. Riyakârlığa gerek yok, dürüst olacağız o kadar.
Saygın bir insan olmak, mutluluğu saçlarından yakalamak da, bana göre bu kategoriye giriyor. Yandaki makalemde de söylemeğe çalıştım. Evlilik bir sanattır ve altın kuralları vardır, neler olduğunu söylemiştim.
Hangi konu olursa olsun bayanlar koşulsuz en başta ve bu özellikleri de sonsuza kadar da devam edecektir. Medeni ve sosyal ortamlarda bu hep böyledir. Onlar da bunu çok iyi biliyorlar ve uygulayanlar da var diyebilirim…
Kadınlarımız her şeyi bilirler. Hatırlatmak için söylüyorum. Daima neşeli, dırdırsız ve pozitif enerji saçmalısınız. Güzel kokmalı, en güzel elbiselerinizi giyinmelisiniz. Tabi ki kocanız için. Arkadaş toplantıları ve altın günlerine genç kız gibi gidip de, akşam eve geldiğinizde hasta numarası yapmayın. Kimse yemiyor ama yapmazsanız daha iyi olur.
Münakaşalara balıklama atlamayın, arabulucu, şahsiyetli olun, ısrarcı olmayın. Erkeğinizi aşağılamayın ve ikide bir paradan puldan söz etmeyin genel de her şey dilediğiniz gibi oluyor. Tenkitlerinizde bile iyi tarafından yaklaşın, o konuyu görüşün, başka sorunları gündeminize almayın. Daha sonra değişmesini istediğiniz bazı şeylere zarif, nazik ve hanımefendi gibi girin. Münakaşalarınızda bile hümanistçe davranmayın. Çünkü yaşamın acımasızlığını hisseden sadece sizler değilsiniz. Toplum nezdinde avantajlısınız ve evinizde da saygın olmalısınız.
Nerede ve nasıl olursa olsun, kızgınken hırsınızı kocanızdan çıkarmaya çalışmayın, bunu toplumda, kocanızda affetmez. Dilinizi ısırmayı bilin. İletişim evlilikte esastır ve çözümleyemeyeceğiniz konunuz olmamalı, ruhsal olarak kenetlenmelisiniz. Bu çabanızı huzursuz etmeyip, sivri dilinizle onun rahatını kaçırmamalısınız. Bu çabanızı olgun yaşlarda göreceğinizden emin olun. Bunlar nedir biliyor musunuz? Mutlu insanlar önemli rahatsızlıklara duçar olmazlar. Panik ataklar, kabuslar, çaresiz dertler size yaklaşamaz bundan EMİN OLUN…
Kadınlar isterlerse dünyanın en mutlu insanı olabilirler. Biraz sevecen olsunlar, dil kondisyonlarını aşağı çeksinler, bütün mesele bu. Hem de çok kolay. Zor olanlarını yapmaya hiç de gerek yok. Evine geç gelen erkek, kahvesini yudumlarken, neden geç kaldığını, nereye takıldığını söyleyecektir. Çünkü onun güvencesi evidir de ondan.
Kadınlarımızın mutsuzluğu tabi ki hoş değil ama erkeğin mutsuzluğu daha beter olur. Mutsuz erkek ne olur biliyor musunuz? Ya şair olur ya da yazar… Ben böyle birini yakından tanıyorum. Sizin de tanıdığınız var mı?
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Evin Kadını Sağlam Olacak
Değerli okurlarım, canlılar içinde en çok ağlayanı insanlardır. Hele kadınların durup dururken ağlamalarına hala akıl erdirmiş değilim. Anadan doğma aktrisler sanki. Ağlamak insanları rahatlatır, kalbi yumuşatır, yani deşarj olmuş olur. Bunlar tamamen doğru da, hiçbir neden yokken ağlamak da neyin nesi. Hele de erkeklerin ağlama lüksü hiç yok. Erkekler ağlar mı hiç?
Bu ağlama konusunda kadınlarımızı anlatırken, bu hünerleri nasıl kazanıyorlar ve uyguluyorlar. Gerçekten saygı duyuyorum. Doğruyu da söylemem gerekirse, ağlamak onların en önemli sığınağıdır, her şey o gözyaşlarında saklıdır. Başlığımız ”ERKEKLERİNİZİ AĞLATMAYIN” olacaktı ama öyle bir başlık kullandığımı tahmin ettim ve daha anlamlı bir ifade kullandım.
Erkeklerin ağlaması kadar yürek burkan bir hadise olamaz. Hıçkıramazlar sessizliği yeğlerler. Canları yansa bile dişlerini sıkarlar, başka şeye tevessül etmezler. Genel olarak yapamazlar da ondan…
Erkekler, en yakınlarını toprağa verdikleri zaman bile, gözyaşlarını doya-doya dökemezler, o halinin kimsenin girmesini istemezler. Bu durum onların asaletinden kaynaklandığını, ailesine karşı acze düştüğünü göstermemesinden ibarettir ve başkaca bir nedeni de yoktur.
Erkekler, ailesine karşı gerektiği kadar yardımcı olmadığını anladığında içleri burkulur, meyus olur ve içlerine kapanırlar. Evin direği olarak adlandırılan bu insanları genelde kadınları üzer ve ağlatır. Ekonomik durumlarını bildikleri halde, boyutlarını aşan isteklerde bulunur ve çocukları nezdinde onları köşeye sıkıştırdıklarında, erkeklerde bir deprem olur, gözyaşları dökmezler ama yürekleri kanar.
EVİN KADINI SAĞLAMSA, O ERKEKTEN MUTLUSU YOKTUR…
Yeni okula başlayan bir çocuğa babası şöyle nasihat ediyor. “…Bak oğlum, bütün çocuklar anası ve babasıyla gelmiş. Ben de bir zamanlar okula başladığımda yanımda sadece babam vardı. Annene saygılı olup, onun kıymetini bilmelisin…” Genel olarak bütün babalar çocukları nezdinde annelerini yüceltirler. Bu da yine onların asaletinden kaynaklanmaktadır.
Dünyaya gelmek kolay da büyümek, anlayışlı olmak, donanım kazanmak bu kadar kolay değil. Çocuğun anlamayacağı, boyutlarını aşacağı ifadelerden kaçınmak ebeveynlerin en önemli görevidir. Bu konuda çok anılarım var da, şu anda yerimiz müsait değil. Yarım asır önce bir babanın bir köşeye çekilmiş, çömelmiş halini unutmam mümkün değil. Çocuklarına defter kalem alamadığı için dünyaya kahretmiş, saatlerce gözyaşı döküyor. Acze düşmüş bir babanın o anda nelere düştüğünü siz tasavvur edin.
AKILLI KADINLAR ERKEKLERİNİ AĞLATMAZ! Biz bunları söylerken, erkekler içinde yüzümüzü kızartacak babalar yok mudur? Hem de katmerlileri var. Allah onları da ıslah etsin. Günlük yaşamımızda sık-sık kullanılan bir vecize mi? Atasözümü? Bilemiyorum, bir ifade var. ELİMİ SALLASAM ELLİSİ…” falan! Bunu kim söylerse söylesin, densizliğin daniskasıdır.
Fazla beklenti içinde olan kadınlar, sonunda yalnız kalırlar. Erkeklerini beğenmiyorlar yetersiz buluyorlar ya, o günleri de çoookk arıyorlar. Bu dengesiz hareketleri yüzünden çocukları da uzaktır onlardan. Yalnız yaşamayı seçen kadınların gerçek dostu olamaz, bunun altını çizmek istiyorum. Çocuklar böyle annelerin yanına misafir gelip giderler. Bu çok zor bir durum! Bu tür dramatik olaylara çok rastladım.
Akıllı kadın, erkeğini dostu bilir. Yalnız yaşayan kadınlar, stresi ve kaosu seçmişlerdir. İnsanlar can verirken de yanında birileri bulunmalı. Sanat ve kültür sayfası, bazı olguların altını çizme özentisindedir.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Cennetin Kapıları
Cennetin kapıları kimlere açıktır dersiniz? İyi dincileri mi? Allah’a yakın olanlara mı? Çevresini kollayan, hayır yapanlara mı? Nohut, Kömür dağıtanlara mı? Allah’ı Kitab’ı yere indirip, şirket kuracağız diye, zavallı insanları kandıranlar mı?
Tamam, bunların hepsi de, sorgusuz sualsiz cennete girecekler. Bunların hepsi de iyi insan sınıfındalar da ondan… Peki, insanları karanlıklardan kurtaran, EDİSON, buluşlarıyla insanların rahat yaşamalarına katkı sağlayan ARŞİMET, TORİÇELLİ gibi dahiler cennete girebilirler mi?
Olur mu öyle… Cennetin biletleri bizdeki tarikat ağalarının elinde ve himayesinde, onları cennete kim sokar? Onlarda, nohut ve kömür dağıtımı yapsalardı cennete girebilirlerdi. Onlara kim dedi icatlarda bulunun diye!
Günün Sözü
Aşk Anlatılamaz Sadece Yaşanır!
Öcal’dan İnciler
Bazı Aşklar Bir Bilmecedir.