Yine Yangın Yeri İçimiz

0
77

Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Hayat akıp gidiyor. FETÖ derken Ohal durumu derken sıcaklar, seller ve hiç değişmeyen vahşetle! PKK vahşeti, içimden dolu dolu beddua etmek geliyor, küfretmek, yeri göğü inletmek ama bir şey yapmıyorum. Her sabah bize gülümseyen beş, altı, sekiz gencecik aslan gibi umut dolu vatan evladımız şehit, buna can nasıl dayansın, nasıl bir yüreğimiz var bizim, ne kadar acı sığdıracağız daha içine, acıdan çatlamak üzere, sevgiye yer kalmadı içinde. Hainler, vahşiler, insanlık dışı yaratıklar. Ne bu dünyada ne de başkasında huzur bulmazlar inşallah. Diyarbakır’da, kıydılar yine gencecik vatan evladına, canımızdan can aldılar, yüreğimizi yaktılar. Allah onlarında yüreğini yaksın. “Bilenmeyelim, kin nefret içimize sinmesin, her şeye rağmen temiz kalsın içimiz” diyoruz ama bu gençleri görünce, beş altı her sabah karşımızda ister istemez içimiz nefretle kasılıyor, ömrümüzce kussak sanki içimiz temizlenmeyecek gibi geliyor. Bu çocuklar hepimizin çocuğu, evet ateş düştüğü yeri yakar denir ama artık bizde her yerdeyiz, hepimizin içine birden düşüyor ateş. Ve evine ateş düşmeyen kalmadı zaten bu sayede.

Ve başımıza kendi ellerimizle sardığımız, haberim yoktu vebalim var diye şimdi günah çıkardığımız belalıların en katmerlisi, her tarafı ahtapot gibi sarmış kurtul kurtulabilirsen her taşın altından fışkıran FETÖ cinnetti!

Ve bu cinnet durumu ile PKK cinneti, nasıl bu durumda yaşayıp sonrada iyiyiz, mutluyuz, zenginiz diyebiliriz?

Ve sevgili okuyucularım hayat bildiği gibi akmaya devam ediyor, onu ilgilendirmiyor, ne PKK ne de FETÖ cinnetti. Başın ağrıyabiliyor, acıkabiliyorsun ve hasta olabiliyorsun. Kaç gündür kardeşimle hastanelerdeyiz. Sıcak başımıza vurdu galiba? Hastane tepelere taşınmış, sıcakta oraya gitmek bile bir işkence minnacık Gazipaşa’da bile. Yazılarım bu yüzden aksıyor. Bu günde hastanedeydik, hastanesini hep beğenmişimdir şimdiki ise daha da güzel ancak onu güzel kılan, binası ya da içindeki aletlerin makinelerin, ıvır zıvırların varlığı değil, çalışanlarının güler yüzü, tatlı dili. Keşke herkes böyle olabilseydi.

Ve sevgili okuyucularım gerçekten rahatsızlık durumları bu sıcakta çekilmiyor ama biz insanız ve bunca kayıp, bunca bizi isyanla kıvrandıran olaylar yaşanırken bizler daha iyi olmayı beceremiyoruz ne yazık ki. Sağlık ve sevgiyle kalalım her şeye rağmen sevgili okuyucularım, el ele ayrımsız gayrımsız, yan yana… Yase

& & & & &

Herkes İçin Biraz Mutluluk!

Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu bir şey bulurdu. Hatta bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile, “bu adam, bu halde nasıl iyimser olabiliyor.” diye.

Birisi nasıl olduğunu sorsa “Bomba gibiyim” diye yanıt verirdi. Hep “Bomba gibiyim”

Jerry, bir doğal motivasyoncuydu… Yanında çalışanlardan biri, o gün kötü bir günündeyse, Jerry yanına koşar duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı. Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni… Bir gün Jerry’e gittim; “Anlayamıyorum” dedim. “Nasıl oluyor da, her zaman her koşulda bu kadar olumlu olabiliyorsun… Nasıl başarıyorsun bunu?”

“-Her sabah kalktığımda kendi kendime “Jerry bugün iki seçimin var. Havan ya iyi olacak ya da kötü derim ve havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda yine iki seçimim vardır. Kurban olmak ya da ders almak. Ben başıma gelen kötü şeyden ders almayı tercih ederim. Birisi bana şikayete geldiğinde yine iki seçimim var… Şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek. Ben hayatın olumlu yanlarını seçerim.”

yase-yaşam1

-“Yok yahu” diye protesto ettim. “Bu kadar kolay yani”

-“Evet kolay” dedi Jerry… “Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır, sen her durumda nasıl davranacağını seçersin. Sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin. Sen havanın, tavrının iyi ya da kötü olmasını seçersin… Yani sen hayatı nasıl yaşayacağını seçersin!…”

Jerry’nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu uzun yıllar görmedim. Ama hayattaki talihsiz olaylara dövünmek yerine, seçim yapmayı tercih ettiğimde hep onu hatırladım.

Yıllar sonra Jerry’nin başına tatsız bir şey geldi. Soygun için gelen hırsızlar, paniğe kapılıp Jerry’i delik deşik etmişler. Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış. Taburcu edildiğinde, kurşunların bazıları hala vücudundaymış.

Ben onu olaydan 6 ay sonra gördüm.

“Nasılsın” diye sorduğumda

“Bomba gibiyim” dedi “Bomba gibi”

“Olay sırasında neler hissettin Jerry” dedim.

“Yerde yatarken, iki seçimim var diye düşündüm. Ya yaşamayı seçecektim ya da ölümü… Ben yaşamayı seçtim.”

“Korkmadın mı, şuurunu kaybetmedin mi?”

“Ambulansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı. Bana hep iyileşeceksin merak etme” dediler. Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerlerken doktorların ve hemşirelerin yüzlerindeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana “Bu adam ölmüş” diyordu. Bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım gerçekten…”

“Ne yaptın?” diye merakla sordum…

“Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak herhangi bir şeye alerjim olup olmadığımı sordu… “Var” Doktorlar ve hemşireler merakla sustular… Derin bir nefes alarak kendimi topladım ve bağırdım: “Benim kurşunlara alerjim var!…” Doktorlar ve hemşireler gülmeye başladılar… Tekrar bağırdım. Ben yaşamayı seçtim. Beni bir canlı gibi ameliyat edin, otopsi yapar gibi değil…”

Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının büyük katkısıyla yaşadı. Yaşaması bana büyük bir ders oldu. Her gün, hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim ve her şeyin kendi seçimimize bağlı olduğunu…

Günün Şiiri

Sevgilerde

Sevgileri yarınlara bıraktınız

Çekingen, tutuk saygılı.

Bütün yakınlarınız

Sizi yanış tanıdı

Bitmeyen işler yüzünden

(siz böyle olsun istemediniz)

Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi

Kalbinizi dolduran duygular

Kalbinizde kaldı

Siz geniş zamanlar umuyordunuz

Çirkindi dar vakitlerde sevgiyi söylemek

Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde

Açan çiçekler vardı

Gecelerde ve yalnız

Vermeye az buldunuz

Yahut vakit olmadı.

Behçet NECATİGİL

Tahta, Kürsü, Çocuklar

Tahta sınıfa karşı

Kürsü tahtanın yanında

Sınıfta otuz çocuk vardı.

Tahtanın önünde silgi

Üç dört tebeşir

Öğretmen içeri girdi

İlk ders cebir.

Tahta tahtadır ama

İnsanlardan anlayışlı

Hiç sevmediği halde

Tahta cebiri kavradı.

İkinci dersin öğretmeni

Geçti kürsüye oturdu

Tahta yan gözle ilgili

Öğrendi Auguste Comte’u.

Üçüncü derste tahtaya

Bir öğrenci kalktı fakir

Yaz dedi öğretmen yazdı:

“Hayata neş’e güneştir

Melal içinde beşer

Çürür bizim gibi…”

Tahta şairin halini

Çocuğunkine benzetti

Üzüntüler, yoksulluklar elinde

Çocuk da çürüyüp gitmişti.

Dördüncü ders boş geçti

Zil çalsın bekle çalmaz

Tebeşiri kaptığı gibi

Bir çocuk geldi haylaz

O canım mısralara

İki çizgi çizdi çapraz

Yazdı iri iri:”Yuha!”

Kayboldu tahtanın nuru

Kayboldu tahta

Sonraki çizgiler altında.

Behçet NECATİGİL

Günün Fıkrası

Psikologa başvuran adam; “Geceleri uyuyamıyorum efendim, sürekli yatağın altında biri varmış gibi geliyor yatağın altına iniyorum bu seferde sanki yatağın üzerinde birileri varmış gibi geliyor.”

Doktor da; “Altı aylık bir çalışma sonucu bu sorunu hallederiz.”

“Peki vizite ücreti ne kadar?”

“Seans başı 50 dolar haftada üç seans.”

Tabi adamın gidiş o gidiş. Doktor bir kaç ay sonra sokakta hastaya rastlamış gıcık bir şekilde gülerek; “Ne oldu hastalıktan kurtulabildin mi?”

Adamda gülerek; “Evet hem de bir şişe şaraba hallettim.”

Doktor çok şaşırmış; “Nasıl yani?”

“Sizden çıktıktan sonra birahaneye uğradım, biramı içerken yanımdaki berduşla dertleştik, ona bir şişe şarap ısmarladım o da bana karyolanın bacaklarını kesmemi tavsiye etti.”

Günün Sözü

Köpeğe atılan bir kemik yardımseverlik değildir. Yardımseverlik en az köpek kadar aç olduğunda etini onunla paylaşmandır.

Jack London

Dostluk iyi kişiler arasında çabucak temelleşir. Güçlükle yıkılır.

Beydeba

Bir kötülüğü beğenen, onu işleyenden daha kötüdür.

Şemsettin Sami

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here