Ünsal; “Türkiye’de Eğitim Sistemi, Derin Ve Çok Katmanlı Bir Krizle Karşı Karşıyadır”

0
12

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM-SEN) İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal,  2024/2025 eğitim öğretim yılı sonunda eğitimin durumunu değerlendirdi.

Sona eren 2024/25 eğitim-öğretim yılının sorunlarla tamamlandığını kaydeden Ünsal; “Türkiye’de eğitim sistemi, yıllardır sürdürülen piyasacı, rekabete dayalı ve sınav odaklı politikalar nedeniyle uzun süredir derin ve çok katmanlı bir krizle karşı karşıyadır. 2024/’25 eğitim öğretim yılında okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde yaşanan sorunlar, sistemin temel işlevlerini yerine getiremez hale geldiğini bir kez daha göstermiştir. Bu yapısal tıkanıklık, eğitimin niteliğinde ciddi bir gerilemeyi beraberinde getirmiştir” dedi.

Okulların fiziki altyapı eksiklikleri, donanımsızlık, kalabalık sınıflar ve ikili öğretim uygulamaları gibi temel problemlerin bu eğitim yılında da çözüme kavuşturulamadığını kaydeden Ünsal; “Özellikle kırsal bölgelerde sürdürülen taşımalı eğitim modeli, eğitime erişimi kolaylaştırmaktan çok çocukların sosyal, fiziksel ve pedagojik gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Özellikle dikkat çeken bir diğer konu ise çocukların dini cemaat ve vakıfların kontrolündeki yurtlara, kreşlere yönlendirilmesi ve bu yapılarda ortaya çıkan istismar vakalarının süreklilik kazanmasıdır. Eğitim kurumları ile bu tür yapılar arasında imzalanan protokoller, kamu eliyle eğitimin laiklik ilkesinden uzaklaştırılmasına yol açmaktadır.

Öğretmen açığı sorunu bu yıl da giderilememiş; nitelikli, güvenceli öğretmen istihdamı yerine, sözleşmeli, ücretli ve mülakata dayalı atama uygulamaları devam etmiştir. Bu politikalar, öğretmenler arasında adaletsizliği derinleştirmiş, mesleki saygınlığı zedelemiş ve eğitimde niteliği olumsuz etkilemiştir. MEB’in açıkladığı ve 2024-2025 itibarıyla kademeli olarak uygulamaya koyduğu yeni müfredat, bilimsel içerikten uzaklaşmış, eleştirel düşünceyi baskılayan, dini referanslı bir yapıdadır. Laiklik, eleştirel düşünce, bilimsel yöntem gibi temel ilkeler müfredatta giderek daha az yer bulmakta; yerini dogmatik, tekçi ve ideolojik öğelere bırakmaktadır.

Kız çocukları, engelli öğrenciler, mülteci çocuklar, geçici koruma altındaki bireyler ve anadili farklı dillerde olan çocuklar için eğitime erişim sorunlarına yönelik somut bir adım yine atılmamıştır. Bu durum, eşitlik ilkesine aykırı biçimde dezavantajlı grupların eğitim hakkından yararlanmasını engellemeye devam etmektedir.

Türkiye’de ilköğretimden yükseköğretime kadar öğrenci başına yapılan ortalama yıllık harcama 5.425 Amerikan dolarıdır, bu miktar OECD ortalaması olan 14.209 dolardan oldukça düşüktür. OECD ülkeleri ortalama %5–5,2 GSYH oranında toplam eğitim harcaması yaparken (kamu + özel sektör), sadece kamu harcamaları Türkiye’de OECD ortalamasının altında (yaklaşık %3,1–%3,9 civarı) seyretmektedir. Bu veriler, OECD ülkelerinde eğitime ayrılan bütçenin önemli bir kısmının kamu tarafından yapıldığını; özel sektör katkısının da belirli bir paya sahip olduğunu göstermektedir” diye konuştu.

“Eğitimde Yaşanan Yapısal Sorunlar Artarak Devam Etmektedir”

Sendika binasında yaptığı açıklamalarda eğitimde yaşanan genel sorunlara da değinen Ünsal; “Türkiye’de eğitimin gerçek anlamda bilimsel ve laik bir içeriğe sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. Çocukların hakları ve gelecekleri tehdit altındadır. MESEM’in sömürü çarkı dönmeye devam etmektedir. Eğitimde eşitsizlikler derinleşmektedir. Eğitim enflasyonu kamusal eğitim hakkını tehdit etmektedir. Öğrencilerin beslenme sorunu: derinleşen yoksulluğun eğitimdeki yansımasıdır. Liselerde eğitim süresinin kısaltılması girişimleri ideolojiktir. MEB proje okullarında büyük bir tasfiyenin peşindedir. Milli Eğitim Akademisi mesleki özerkliğe yönelik siyasal bir müdahale olmuştur. Deprem bölgesinde eğitimde geciken adımlar sorunları derinleştirmiştir. Taşımalı eğitimin kısmen kaldırılması eğitim hakkının gaspı demektir. Eğitim hakkına erişimin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

Eğitim Sen, çocukların eşit, özgür ve nitelikli bir eğitim alabilmesi; tüm ve eğitim emekçilerinin güvenceli, insanca koşullarda çalışabilmesi için mücadelesini sürdürecektir” diye konuştu. (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here