Tarihten Bir “Proje Okul” Hikâyesi

0
227

“1961 yılından bu tarafa yeni sömürgeciliğin kirli ve karışık oyunları hakkında çok şey söylendi, çok şey yazıldı. Geri ülkelere dost gibi sokulup düşmanca hareket eden gizli savaşçıların davranışları ve sömürme yöntemleri hakkında bugün daha çok şey biliyoruz.”

Bu cümleler, Osman Nuri Koçtürk tarafından yazılan ve 1969 tarihinde yayımlanan “Sessiz Savaş” adlı kitabın önsözünden.. (Ararat Y. İst.) Yazar, girişteki paragrafın hemen altında; “Sessiz savaşın usta kurmaylarının, uyguladıkları projeler üzerinde uzun süre çalıştıklarını” belirtiyor ve “bu çalışmalar sürecinde sömürgeci hayranı bilim çevrelerinden de büyük destek ve yardım gördüklerini” vurguluyor..

Emperyalist devletlerin ülkemiz üzerindeki sinsi projelerini 48 yıl öncesinde deşifre eden “yerli ve milli” yurtsever toplumcu aydın sayın Koçtürk, 500 sayfalık kitabının 95.sayfasında; “Milletlerarası insan pazarında, yalnız kol işçilerini değil, entelektüelleri ve kafa gücünü de bir ticaret metaı gibi pazara çıkarmış olan emperyalistler, geri ülkelerde ucuza teknisyen yetiştirerek kendi ülkelerine aktarmanın ve bu teknisyenlerin masraflarını fakir insanlara ödeterek onları kendi menfaatleri için çalıştırmanın kolayını bulmuşlardır” diyor ve ekliyor: “Birleşik Amerika, bugün Türkiye’de bu oyunu başarı ile oynamaktadır.” Devamında, “TÜBİTAK’a ait Bilim ve Teknik adlı derginin Ağustos 1968 sayısında yayınlanmış olan “Fen Öğretiminde Yeni Çığır” başlıklı yazı üzerinden uygulamayı izleyebiliriz” diyor ve alıntılarla “proje kapsamlı” okullara tarihsel bir şerh düşüyor..

“Ankara’da 1964 yılında açılan ve şimdilik 284 öğrencisi olan ve İngilizce öğretim yapan bir fen lisesi vardır. Bu lisenin müdürlüğünü yapmakta olan zat, başında bulunduğu liseyi bize tanıtırken, sahneye konan oyun hakkında değerli ipuçları vermektedir. Buna göre; sınıflar 24 kişidir. Okula her yıl 96 öğrenci alınır. Bu öğrenciler, ME Bakanlığı’nca, ortaokul üçüncü sınıf öğrencileri arasında mart ve mayıs aylarında Türkiye çapında yapılan sınavla seçilir. Her yıl 12 bin öğrenci bu sınava girer. İçlerinden en zeki ve araştırıcı olmaya en elverişli olanlar seçilerek fen lisesine teslim edilir. Devlet bu okulda okuyan her öğrenci için kuruluş masrafları hariç yılda 6500 TL masraf yapmaktadır. Bakanlıkla Ford Vakfı arasındaki anlaşma gereğince, okulun laboratuar araçlarını Amerikalılar vermiş, öğretimin İngilizce olması ile yetinilmemiş, danışmanlar marifetiyle Amerikan liselerinde Amerikalı öğrencilere okutulan müfredat programı tercüme edilerek lisede uygulamaya konulmuştur. Başka bir deyişle Türkiye de, Türk halkının parası ile Türk çocuklarına öğretim yapan bu lise, Amerikan toplumunun amaç ve ilkelerine uyarlı adam yetiştirmektedir.

TÜBİTAK, modern ve Amerikanvari fen eğitimini bütün Türkiye ye yaymak için komisyonla iş birliği yapmakta ve bu işi yaparken fen lisesi örneğinden yararlanmaktadır. Daha şimdiden dokuz lisemizde fen eğitimini Amerikanlaştırma denemelerine girişilmiştir.(s.96) Bir fen lisesi öğrencisi streptomisinin farede unutkanlık yaptığını tespit edince bunu İngilizce olarak yazmış ve Amerikan üniversitelerine göndermiş, bu bulgusundan dolayı bu öğrenci Amerika Florida Üniversitesine davet edilmiş ve kendisine burs verilmiştir. Özetle; ülkemizin en akıllı çocukları devlet eliyle seçilmekte, devlet okulunda devletin parasıyla yetiştirildikten sonra beyinleri İngilizce öğretimle yıkanmış olarak Amerikan toplumuna hizmet etmektedir. Buradaki gizli ve asıl amacın zaman içinde Türk toplumunun sırtından Amerikan ihtiyaçlarına ve Amerikan standartlarına uygun ucuz teknisyen yetiştirme olduğu anlaşılıyor.

Nitekim bu liseden veya bu liseyi taklit etmek suretiyle çoğaltılacak liselerden mezun olacak gençler İngilizce öğrenim yapan üniversitelere aktarılacak ve öğrenimlerini bitirdikten sonrada Amerika’ya gitmeyi veya Amerikan sermayesiyle iş gören şirketlerde yüksek ücretle görev almayı düşüneceklerdir. Ulusal amaçlara yönelmemiş bir eğitim marifetiyle masrafları milletin sırtına yükleyerek, binlerce lira sarfı ve emek harcama suretiyle yetiştirdiğimiz teknisyenleri başka toplumların emrine vermek doğru değildir. Yabancı dilde, yabancının kitabı ve metotları ile yetiştirmek demek; Türkiye’ye değil, yabancıya hizmet etmek ve onun çıkarlarına alet olmak demektir. Bunu yapmamalıyız.” (s.97, 98)

Mustafa Kemal, emperyalizme karşı milli mücadelemizi istiklali tam bir zaferle sonuçlandırdıktan sonra, koruma ve yaşatmanın ortam ve koşullarını; “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istiklaline, kendi benliğine, ananat-ı milliyesine (tarihten gelen maddi ve manevi değerler toplamı hatıralar tümlüğüne) düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir” cümlesiyle ilan etmişti..

Cumhuriyetimizin 93. yaşı kutlu olsun…

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here