Atakaş Çelik’in Ana Sponsorluğunda 400’ün Üzerinde Katılımcıyla Steelorbis Piyasa Sohbetleri Toplantısı Düzenlendi
“Üreticiler Faiz Yükü ve Zayıf Talep Karşısında Ayakta Kalmaya Çalışıyor”
Atakaş Çelik’in ana sponsorluğunda Anemon İskenderun Otel’de 400’ün üzerinde katılımcıyla gerçekleşen SteelOrbis Piyasa Sohbetleri toplantısında Türk çelik sektörünün mevcut görünümü ve gelecek beklentileri ayrıntılı biçimde ele alındı. Atakaş Çelik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Naim Atakaş’ın da katıldığı toplantının diğer sponsorları ise Yatırım Finansman, Arslan Group ve Asya Taşımacılık oldu.
Atakaş’tan Sektörel Değerlendirme
SteelOrbis Genel Müdürü Murat Eryılmaz’ın açılış konuşmasının ardından söz alan Atakaş Çelik İhracat Müdürü Haydar Küpeli, Atakaş Çelik’in üretim hatları ve kapasite gelişimini özetleyerek şirketin Türkiye’nin en modern tesislerinden biri haline geldiğini vurguladı. Küpeli, asitleme, tersinir haddeleme, galvanizleme, boyama ve çelik servis merkezlerinden oluşan entegre yapı sayesinde şirketin yıllık toplam 1,1 milyon mt’u aşan işleme kapasitesine ulaştığını söyledi.
Türkiye’nin yıllık 37 milyon mt civarındaki ham çelik üretimiyle dünyanın sekizinci büyük üreticisi olduğunu hatırlatan Küpeli, 2025’te Türkiye’nin Almanya’yı geride bırakarak yedinci sıraya yükselebileceğini belirtti. Ancak buna rağmen kapasite kullanım oranlarının son yıllarda gerilediğine dikkat çekti ve “2021’de %75 olan kapasite kullanımı 2023’te deprem nedeniyle %57’ye düştü. Bu yıl %62 seviyesine yaklaşmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Küpeli ayrıca Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ve koruma önlemlerinin Türk çelik üreticileri için hem risk hem de fırsat yarattığını ifade etti. Küpeli’ye göre Türkiye’nin elektrik ark ocağı tabanlı üretim oranı ve lojistik avantajı sayesinde düşük karbonlu ürün segmentinde öne çıkma ihtimali var ve Çin ile Hindistan gibi yüksek emisyonlu üreticilerin fiyatlarının artması durumunda rekabetçiliğiyle Avrupa piyasasında yeni fırsatlar yakalayabilir.

Sektör İki Yıldır Zorlu Bir Dönemden Geçiyor
Murat Eryılmaz’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Atakaş Çelik Genel Müdürü Cem Üstün ve Ekinciler Holding Grup Pazarlama Müdürü Kaan Özülü, Türk çelik sektöründe son iki yıldır süren zayıf talep ve finansal sıkışıklığı ele aldı. Cem Üstün, son iki yıldır çelik sektörünün benzeri görülmemiş bir durgunluk içinde olduğunu belirterek “Eskiden ekonomik durgunluk dönemlerinde faizler düşerdi, bu da piyasaya nefes aldırırdı. Şimdi hem talep zayıf hem de finansman çok pahalı. Bu ikisinin aynı anda yaşanması sektörü zorluyor” ifadelerini kullandı. Atakaş Çelik olarak üretimi sürdürdüklerini ve yeni yatırımlarla kapasiteyi artırdıklarını belirten Üstün, buna rağmen piyasada bekledikleri canlanmanın olmadığını ifade etti. Üstün’e göre işçilik ve enerji maliyetleri yüksek olduğu için üreticiler tam kapasitede çalışmak istemesi ancak malzeme satacak pazar olmaması sektörün yaşadığı en büyük ikilem.
Kaan Özülü ise mevcut koşullarda firmaların yatırım yapma motivasyonunun zayıfladığını dile getirdi. “%40’ın üzerinde politika faiziyle, kârlılığı %3-4 olan bir sektörde yatırım yapmak kolay değil” şeklinde konuşan Özülü, para politikasında gevşeme olmadan iç talepte kayda değer toparlanma beklemediklerini söyledi. Ancak faiz indirimi sürecinin başlaması hâlinde “2026’da kapasite kullanımının %65–66 seviyelerine çıkabileceğini” belirtti.
Korumacılık Politikaları Gündemden Düşmüyor
Murat Eryılmaz, ABD’de Donald Trump’ın yeniden seçilmesiyle birlikte küresel çapta yaygınlaşan korumacılık trendinin çelik ticaretini nasıl etkileyebileceğini gündeme getirdi.
Kaan Özülü, ABD’deki korumacılık önlemlerinin hurda fiyatlarını artırıp çelik üretiminin büyük kısmında hammadde olarak hurda kullanan Türkiye’de kâr marjlarını daraltabileceğini söyledi. Bununla birlikte Özülü’ye göre korumacılık politikaları ABD’ye ihracat yapması zorlaşan Çin, Meksika ve Güney Kore gibi ülkelerin Türkiye’nin hedef pazarlarına yerleşmesine de neden olabilir.
Avrupa Kotaları ve SKDM
AB’nin uyguladığı kotalar ve 2026’da yürürlüğe girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) konusunda görüşlerini belirten Cem Üstün, Avrupa’nın karbon düzenlemelerini “ticaretin yeni filtresi” olarak tanımladı. “Artık sadece ürün kalitesi değil, karbon ayak izi de fiyatı belirliyor. Türkiye düşük karbonlu üretim altyapısıyla bu dönüşüme en hazır ülkelerden biri” ifadelerini kullanan Üstün’e göre bu sistem içinde Türkiye, diplomatik ve teknik hazırlık yaparsa avantaj elde edebilir.
2026 İçin Temkinli İyimserlik
Panelin sonunda her iki konuşmacı da sektörün geleceğine dair temkinli iyimser mesajlar verdi. Cem Üstün; “Eskiden beş yıl geçerli stratejiler yapılabiliyordu, artık üç ayda tablo değişiyor. O yüzden esnek olmak hayatta kalma şartı” şeklinde konuştu.
Kaan Özülü ise; “Krizlere rağmen üretim zinciri ayakta kaldıysa, bu tamamen sektörün çevikliğinden. Önümüzdeki dönemde esneklik, kapasite kadar önemli olacak” ifadeleriyle Türk çelik sektörünün en büyük gücünün adaptasyon yeteneği olduğunu vurguladı. Uzmanlara göre, finansman kanallarının açılması, faizlerin düşmesi ve yeşil dönüşüm yatırımlarının hızlanması halinde 2026 yılı sektörde yeniden büyüme dönemi olabilir.
Panelin ardından Sagam Strateji Danışmanlık Kurucusu Murat Sağman, küresel büyüme beklentisi ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelere değindiği sunumunu gerçekleştirdi. (Haber Merkezi)







