Değerli okurlarım, futbolun bu vazgeçilmez güzelliğine, asaletine fanatiklerinde katkısı oldukça fazladır. Bazılarında fanatizm dışa vurmuştur, bazılarında da içinde saklıdır. Bir maçta ve atılan golden sonra çıkan canhıraş sesler ve yetmiyormuş gibi, elleriyle de bazı figürler yaparak giydirdik, geçirdik demek çok yakışıksız oluyor. Öyle deyinceye kadar, bizim takım, rakip takımın ağlarını sarstı ya da salladı, demek daha güzel olmaz mı? Bana göre böylesi daha geçerli…
İnsan, hayatın koyduğu kurallar ile şekillenerek sosyalleşiyor. Fakat her insanın içinde, hiç kimseyi dinlemek istemeyen bir canavar var. Arada bir başını uzatıp dışarıya bağırıyor. Futbol da, tıpkı cinsel yaşam gibi, insana içinde başka bir canlı olduğunu hatırlatmıyor mu? Daha doğrusu, içimizdeki o canavar ender de olsa bazı durumlarda kendini gösterip, bizi teslim almıyor mu?
Her maçtan sonra maç oynanırken üretilen, tıpkı yoğun ve çılgın uğraşlar gibi insanı apansız yoruyor ama içinde fırtınalar, volkanlar sokuyor. Yenilen taraftar dahi bu işten vahşi bir zevk alıyor. Tıpkı hayatta yenilmeye doymayan pehlivanlar gibi.
Dilediğiniz kadar zengin olun, dilediğiniz kadar zamanınız da olsun, hediye edilmiş uçağınız da olsun, bir maç izlemek için Avrupa’nın uzak bir ülkesine gidilir mi? Bu biraz zor bir soru oldu. Gidenlere sözümüz yok, saygılıyız. Ancak, aynı şehirde takımınızın maçı var ama televizyonlar da bu önemli müsabakayı naklen veriyor. Bu daha kolay bir soru oldu. İkincisini şahsen sık-sık yaptım. Birincisini hayatımda bir kez gerçekleştirdim. Nasıl oldu, nasıl gittim geldim hala kendime izah edemiyorum.
Bazıları futbolu acımasız bulur, haklıdırlar. Kimileri milyarlar üreten bu sektörde dönen dolapları vurgularlar, onlar da haklıdırlar. Kimileri erkek erkil bir spor diye futbola kızarlar, onlar da haklıdırlar.
Günümüzde kadınların da futbol oynadığını ve bu işin resmiyet kazandığını hemen belirtmeliyim. Ancak, hayatta acımasız, maddi dolaplarla dolu ve çoğu kez erkek erkil değil mi? Bütün bu olumsuz yönlerine rağmen aynı hayat bizleri bazen sevince, bazen üzüntüye boğmaz mı? Hayatta aniden değişen koşullarla yaşanmaz mı? Aynı zamanda ikisi de mutlaka bitmez mi? İşimize gelsin ya da gelmesin futbol böyle. Bundan sonra yine böyle!…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA




